Sevgi Özel, Basın Evi’nin konuğu oldu

Gazeteciler Cemiyeti tarafından yürütülen ve Avrupa Birliği (AB) tarafından finanse edilen “Demokrasi için Medya/Medya için Demokrasi” programı (M4D) kapsamında, Ankara’daki Basın Evi’nde gerçekleştirilen haftalık buluşma etkinliklerinin konuğu, dil araştırmacısı Sevgi Özel oldu. Özel, Türkçede yapılan hataları ve bu hataların basına nasıl yansıdığını anlattı

SULTAN YAVUZ - Gazeteciler Cemiyeti tarafından yürütülen ve Avrupa Birliği (AB) tarafından finanse edilen “Demokrasi için Medya/ Medya için Demokrasi” programı (M4D) kapsamında, Ankara’daki Basın Evi’nde düzenlenen etkinliğin konuşmacısı, dil konusundaki araştırmalarıyla tanınan Sevgi Özel oldu. Özel’in sunduğu “Basın Dili” konulu söyleşide, genç gazeteciler basın diline yansıyan Türkçe yanlışları konusunda bilgilendirildi. [caption id="attachment_165167" align="alignleft" width="349"] M4D Direktör Yardımcısı
Seva Ülman Erten, söyleşinin açılış konuşmasını yaptı[/caption] Söyleşinin açılış konuşmasını yapan M4D Direktör Yardımcısı Seva Ülman Erten, Özel’e ilişkin şu bilgileri paylaştı: “Yaşamının büyük bir bölümünü Türkçemizin doğru kullanılmasına adamış, bilimsel çalışmalarını bu konuya yönlendirmiş, dil araştırmacısı Sevgi Özel’le sizi buluşturuyoruz. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin Dil ve Edebiyat bölümünü bitirdikten sonra Türk Dil Kurumu’nda çalışmaya başlayan Özel, burada Türkiye Türkçesini araştıran bilimsel çalışmalarının yanı sıra, yazım konusunu izleyen dilbilimcileriyle çalışmalarını sürdürdü. 1983 yılında Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurumu (TDK)’nun kapatılması üzerine buradan ayrılarak, Ümit Yayıncılık ve Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nda yayın yönetmenliği yapmaya başladı. Özel, 1987 yılında TDK’dan ayrılan 34 kişiyle birlikte Dİl Derneği’nin kurucuları arasında yer aldı. Çok sayıda dil konusundaki kitaba imza atan Özel’in bazı çalışmaları; “Afilli Mavallar”, Dil Kiri, El Kiri”, “Dilimde Tüy Bitti”, “Dilleri Uzun”, “İktidar Benim, Ne İstersem Söylerim”, “Türkçenin Renkleri”, “Baba İnönü’den Erdal İnönü’ye Mektuplar...” Özel’in Ümit Yayınevi’nden çıkan öykü kitapları da bulunuyor.” Özel, “Yalanların havaya uçuştuğu bir süreçten geçiyoruz” Sadece basın diline ilişkin konuşmayan Sevgi Özel, eskiden gazeteciler için yazmanın daha önemli olduğunu, televizyonun ikinci planda kaldığını söyledi. Özel, günümüzde en fazla siyasetçilerin izlendiğini kaydederek, Türkiye’nin dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e ilişkin, “Benim kuşağımın birçok acılarının sebeplerinden biri Süleyman Demirel’di. Osmanlıca sözcük çok kullanırdı ve o ne zaman Osmanlıca sözcük kullansa, basın beni arardı. Demirel’in ne söylediğinden ziyade, o sözcüklerin peşine düşerlerdi. Böylece asıl konudan uzaklaşırlardı” dedi. Yalanların havaya uçuştuğu bir süreçten geçildiğini ve basının içini çok acıttığını kaydeden Özel, yayıncılık sektöründe 200’e yakın kitabı yayına hazırladığını ve bunlar içinde Cüneyt Arcayürek, Erbil Tuşalp ve Tuncay Özkan’ın kitaplarında dil düzeltmesi yapmadığını, çok özenli yazarlar olduklarını belirtti. Genç gazetecilerin kitaplarında çok fazla dil hatası yapıldığına vurgu yapan Özel, bu duruma ilişkin şunları söyledi: “Aradan geçen 15 yılda eğitim sistemiyle beraber çok şey değişti. Dil ve ağızla ilgili sayısız deyim ve atasözümüz var ama gençlerde bunların kullanımı yok. Basın diline yansıyan çeviri sözcükler var. Beni en çok acıtan basın dili… Türkiye’deki en kötü eğitim Türkçe alanında. Bundan sonraki kuşaklar çeviri diliyle konuşmaya başlayacak. Basında çok genç arkadaşlarda başladı bile… Türkçe eğitimin ne kadar kötü olduğunu Meclis’teki bazı genç milletvekillerinde görüyoruz. Türkçe’nin eğitimi çok iyi olmadığı için sanayiye, politikaya, basına sirayet ediyor bu dil kullanımı. Türkçe’nin bütün arka sokaklarını dolaştım, müziğini o kadar iyi biliyorum ki… Oysa eski kuşak için ilk amaç, Türkçeyi doğru kullanmaktı. Çoğu sanat ve siyaset sayfalarında yazan insanlardı.” Karıştırılan sözcükler; “mahzur, mahsur, maruz” Özel, 12 Eylül’den sonra tüm basın ve yayınevlerinde bilimkurgunun yer aldığını; şimdi ise her kanalda yemek programı olduğunu belirtiyor. Özel, bu programlar için, “Çoğu ev hanımı İngilizce ve Fransızca yemek terimlerini öğrendi ve o kelimelerle yemek tanımı yapıyorlar”dedi. Gazetecilerin sıkça “performans” kelimesini kullandıklarını da kaydeden Özel, Türkçe hataları şöyle anlattı: “Ana haberde, magazinde, yarışma programlarında hep performans sözcüğü kullanılıyor. Ana haberde ‘Olayın müktesabatı performansına bağlı’ denebiliyor. Çok sık karıştırdığımız sözcükler ‘mahzur’, ‘mahsur’, ‘maruz…’ Özellikle de ana haber bültenlerinde çok rastlıyorum. Bir de, ‘tahliye oldu’ yerine Türkçesini söyleyebilirler. Anlamını bilmedikleri Osmanlıca sözcüklerle konuşmaya çalışıyor gençlerimiz… Anlamını bilerek kullanırsa, sözcük seçimi kişisel bir özgürlük alanıdır ama anlamını bilmiyorsa eleştiririm. ‘Kayıp etmek’ diye bir kullanım yok, doğrusu kaybetmek; devir etmek değil, devretmek… Geçen gün, ‘Denizli’de deprem sarsılması’ denildi, ‘sel suları’ deniyor ya da. Bunlar yanlış. Bir de hepimizin kullandığı yanlış; ‘eşyalar’ ve ‘aidatlar.’ Bu iki sözcük de zaten çoğul. Türkçe yazıldığı gibi okunan, okunduğu gibi yazılan bir dil değil; ‘büyük ölçüde’ yazıldığı gibi okunan bir dildir. Dünyanın hiçbir yerinde öyle bir dil yok ama Türkçeyi ayıran bu özelliğidir. Bir diğer ayırıcı özelliği de, Türkçe’nin bir müziği olmasıdır.” İngilizce kelimeler Sevgi Özel, Türkçe harfleri İngilizce okumanın yaygınlaştığını belirterek, özellikle televizyon kanallarının böyle ifade edildiğini söyledi. Özel, günlük kullanımda da beden ölçülerinin İngilizce söylendiğini kaydererek, şunları söyledi: “Beden ölçüleri, en çok basın yoluyla ve televizyonla yayıldı. Çok kızsak da bir zamanların TRT’sinin bir dil ölçütü vardı. TRT, çeviri filmlerin dilini düzgün okusunlar diye bizim gibi insanları davet edip, denetim yaptırırdı. Osmanlıca ağırlıklıydı ama en azından doğru söyletiyordu. Bir de ‘korkarım”la başlayan tümceler yayıldı, ana haberde bile yer alıyor. Gençlere tavsiyem, bu işi artık dil bilgisi kitabı ile çözemezsiniz ama bir sözlük kullanın ve Türkçeyi iyi kullanan Yaşar Kemal, Sait Faik Abasıyanık ve Füruzan gibi yazarları okuyun.”