Osmanlı'nın Rumeli'ne geçişiyle başladığı kabul edilen ve bu yıl 654'üncüsü düzenlenen Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nde pehlivanlar yarın Kırkpınar Er Meydanı'na çıkacak.

Tarihi kaynaklara göre, Rumeli'nin fethini gerçekleştirecek akıncı birliklerinin öncü kuvvetlerini oluşturan 40 namlı asker, mola zamanlarında hem eğlenmek hem de kuvvetten düşmemek için bir anlamda idman saydıkları güreşe tutuştu.Şimdi Yunanistan'ın topraklarında kalan Simavina'da (Samona) mola sırasında Ali ve Selim adındaki iki kardeş saatlerce güreşmesine rağmen yenişemez. Israrla birbirini kündeye getirmek üzere verdikleri mücadelede her ikisi de oldukları yerde canlarını verir. Akıncılar iki kardeşi bir söğüt ağacının altına gömerek, vazifeleri gereği yollarına devam eder. Yıllar sonra akıncılar, arkadaşlarının mezarını ziyaret için gittiklerinde iki pehlivanın mezarlarının bulunduğu yerde bir pınar görürler ve burası bundan sonra "Kırkpınar" olarak anılır. Edirne'yi fetheden 1. Murat'ın güreşçiler tekkesi kurması sonrası dönemin başkent Edirne'de  her yıl güreş yapılması gelenek haline geldi. Osmanlı-Rus Savaşı, Balkan Savaşı ve 1. Dünya Savaşı sırasında kesintiye uğrayan organizasyon geçmişte Kırkpınar Ağaları tarafından düzenlenirken 1946 yılından bu yana Edirne Belediyesi organizasyonunda gerçekleştiriliyor.

Kırkpınar'a özel 

Ağa: Eskiye nazaran şimdilik sadece bir simge durumunda olsa da, ağa Kırkpınar'ın vazgeçilmez ögelerinin başında geliyor. Eskiden güreşleri düzenleyen, konukları ağırlayan, ödüller dağıtan görevi olan ağanın pekçok görevi Edirne Belediyesi ve Türkiye Güreş Federasyonu tarafından yapılmakta.Başpehlivan: Kırkpınar'da baş güreşlerinde rakibini yenen pehlivan Türkiye başpehlivanı unvanını alıyor. Bu unvanı 3 kere üst üste alan başpehlivan altın kemerin ebedi sahibi oluyor.Kispet: Manda, dana derisinden yapılan pehlivan giysisine verilen addır. Beli sarması için bel kısmında kalın bir ip bulunan kispetin, paça kısmı da bir sicimle bağlanır. İyi bağlanmayan bir paça, rakip güreşçinin parmaklarını paçadan içeri sokup yenmesi anlamına gelir. Kispetler zembil adı verilen hasır çantalarla taşınır.Peşrev: Pehlivanın rakibiyle güreşe tutuşmadan önce yaptığı egzersizlerin bütünüdür. Belirli bir ritüeli bulunan peşrev, pehlivanı seyreden güreşçiyi coşturarak, güreşçiye moral de yükler. Hakem heyeti önünde toplanan pehlivanlar, cazgırın tanıtımıyla peşreve başlar. Üç ileri, üç geri gidişten sonra yere sol diz ile çökülür. Önce sağ el yere, dize, dudağa ve alına vurulur. Bu şekilde çayırda gidiş geliş yapılır, bu sırada karşılaşılan rakibin paçaları yoklanır, sırtı sıvazlanır, enseler bağlanır, eller tutuşulur.Yağlanma: Güreşte, her iki pehlivan da savunma amaçlı yağlanır, yağ sürülen vücut kolay kavranamaz. Pehlivanlar, omuzlarına, göğüslerine, kol ve kispetlerine yağ sürerler.Cazgır: Salavatçı da denen cazgırın görevi, hakem heyetinin eşleştirdiği pehlivanların adlarını, memleketlerin uygun manilerle söyler, pehlivanları güreşe dua ile davet eder.Davulcu ve zurnacı: Güreşlerin olmazsa olmaz ögelerindendir. Çaldıkları ezgilerle pehlivanları ve seyirciyi coştururken, kimi zamanda güreşteki temponun düştüğünü, çaldıkları tempoyu düşürerek pehlivanlara aktarırlar.Kırmızı dipli mum: Kırkpınar'ın davet simgesidir.

Yağlı güreş oyunları

 Ayakta ve yerde yapılan güreşlerde oyunlar, elense, tırpan, kaz kanadı, ayakta güreşi bağlama, budama, paça, kazık, kepçe, kemane, kolbastı, köstek, künde, boyunduruk, kurt kapanı, yanbaş, sarma gibi sıralanmakta.Yağlı güreş kurallarına göre, rakibi sırt üstü getirmek, rakibini kucaklayıp, ayağını yerden kesmiş vaziyette en az üç adım taşımak, rakibi pes ettirmek, rakibin ayağından kispetini çıkarmak yada boydan boya kispetin yırtılması yenilmenin işaretidir.

Yağlı güreşlerde hakeme, seyirciye veya rakibe söz ya da işaretle hakaret etmek, rakiple tartışmak, güreşi sulandırmak, şike yapmak, güreş kurallarına uymamak, hakeme riayet etmemek ceza gerektirir.