Serter: Golden artık bir sokak köpeği

Kedi ya da köpek besleyenler, cinsine göre belli aralıklarla traşlanması için onları veterinere ya da pet kuaförlerine götürürler. Tamamen ayrı bir uzmanlık alanı olan pet kuaförlüğü son yıllarda ülkemizde de yaygınlaşmaya başladı. Bunu yanı sıra Pet Kuaförü Emre Serter’e göre hepsinin nitelikli olduğundan bahsedemeyiz. Ülkemizde resmi olarak iş statüsünde tanımlanmayan pet kuaförlüğü, pet shop kategorisinde değerlendiriliyor. Mesleğinin inceliklerini Serter’le konuştuk

RÖPORTAJ / SULTAN YAVUZ (ANKARA) - Ankara’nın pet kuaförlerinden biri de MELS’in sahibi Emre Serter... 1994 yılında Samsun’da doğan Serter, kendi deyimiyle Türkiye’de tek hayvan sağlığı bölümü bulunan Samsun Anadolu Tarım Meslek Lisesi’ni bitirmiş. Okulu bitirince direkt veteriner sağlık teknisyeni unvanına sahip olarak meslek hayatına atılabildiklerini kaydeden Serter, okulu bitirince sekiz aylık bir staj ve çalışma dönemi geçirmiş. İlk pet traşlarını Samsun’daki bir veteriner kliniğinde yapan Serter, mesleğine isteyerek yöneldiğini ve hayvan sağlığı yerine, hayvanların estetik ve güzellik kısmıyla ilgilnmeye başladığını anlatıyor. 2013 yılından beri Ankara’da bulunan ve MELS’te sadece köpek kuaförlüğü yapan Serter, daha önce “guinea pig” denilen uzun tüylü bir kemirgeni, kedileri ve Hollanda Tavşanı’nı traş etmiş. Köpek kuaförlüğü yapma nedeninin, saydığı diğer hayvanları tercih etmemesinden kaynaklandığını söyleyen Serter, Türkiye’de köpek traşlarına dair yanlış bir algı oluğundan bahsediyor. Serter, veterinerlerin yıllardır alışılagelmiş standart bir traşı olduğunu ve genellikle traş makinesine takılan 10 numara uç ile köpekte bir buçuk metre uzunluğunda tüy bıraktıklarını belirtiyor. Serter, “Yazın gördüğümüz ve halk arasında ‘sıfır traş’ dediğimiz bir model ortaya çıkar ama bu, köpekler için zararlıdır. ‘Yaz geldi, köpeğimizi sıfır traş ettirelim de, sıcakta rahatlasın’ denir ama tam tersine köpek daha fazla yanıyor. Çünkü bizim kıyafetlerimiz gibi köpeklerin tüyleri de onları güneşin zararlı ışınlarından koruyor” diyor. Hayvan traş etmenin çok uzun yıllara dayandığını ancak pet kuaförlüğünün son yıllarda arttığını kaydeden Serter, “Pet kuaförü denilebilmesi için belli standartları geçmiş olmanız lazım. Tüm vücudu makasla traş edebilmeniz ve spesifik ırkların traşlarını yapabiliyor olmanız gerekiyor. Yoksa elinize makineyi aldığınızda, her hangi biri de bir ayda öğrenebilir” diye belirtiyor. “Pet boyası kullanmıyorum” Pet sahiplerinin sosyal medya üzerinden yurt dışındaki traşları görüp, aynı traşları isteyebildiklerini söyleyen Serter, ilginç uygulamaları şu sözlerle anlatıyor, “Mesela hayvanlar için üretilmiş ve zararlı olmayan pet boyalar var. Ben kullanmıyorum ve kullanmayı da düşünmüyorum. Örneğin pomeranian cinsi köpeklerin kuyruk uçlarını mora ya da pembeye boyarlar. Yurt dışında tamamını boyayıp, köpeğe elmas kolye takıp fotoğraf çekenler de var. Enterasan örnekler çok ama bence hayvanların spesifik traşları vardır ve yaptığınız şey sadece tüylerini kesmek, şekle sokmak ve belki onu biraz daha sevimli kılmaktır. Traş ihtiyaç mıdır? Görece ihtiyaç, bunu müşterilerime de söylüyorum. Mesela düzenli olarak köpeğinin bakımını yapan, düzeneli kozmatik alan, onu düzenli tarayan ve gereken aralıkta yıkayanlar, eğer tüy dökemünden rahatsız olmuyorlarsa ya da estetik olarak kaygıları yoksa traş onlar için ihtiyaç değildir. Ben hayvanların metalaştırılmasına sıcak bakmıyorum, en fazla pomeranian bir cinsi traş ettikten sonra hediye olarak bir papyon takıyorum. Bence eskiden belli bir kesim için lüks araba, evinin perdesi ya da evi bir ego tatmini biçimiyken, şimdi Yorkshire teriyeri ya da çantasının içindeki Maltese tereyeri aynı duruma geldi. Köpek, köpekliğini yaşamalı, bu işten para kazanıyor olsam da abartılmamalı diye düşünüyorum.” “Mesleğimi neden seviyorum?” İşinin en keyifli kısmının, “Baştan Yarat” programlarındaki gibi, bir köpeğin öncesi ve sonrasını görmek olduğunu belirten Serter, pespaye hale gelmiş, tüyleri keçeleşmeye başlamış ve rengi değişmiş bir köpeği daha güzel bir hale getirmenin kendisini mutlu ettiğini söylüyor. Serter, “Traşlarımda hep before/after (önce/sonra) fotoğrafları çekerim. Bunu görmek iyi hissettiriyor. Bizim mesleğimizde güncel kalmak çok önemli, Türkiye’de çok sayıda yok ama özellikle yurt dışında bu alanda iyi olan insanları sosyal medya üzerinden takip ediyorum. Farklı model geliştiren insanları takip etmek ilham verici oluyor. Zaten Türkiye dışında hemen her yerde ‘pet grooming school’ dediğimiz akademiler var. Türkiye’de de açılması için uğraşıyoruz çünkü o eğitimlere katılıp sertifika alabiliyorsunuz” diye anlatıyor. Serter mesleğini yaparken yaşadığı zorluklara dair de şunları söylüyor, “Türkiye’de pet kuaför ve pet market olarak geçiyoruz. Ama diğer mesleklerde olan ve mesleği yasal olarak tanımlayan ‘nace kodu’ ne yazık ki bize verilmiyor. Yani devlet nezdinde meslekten sayılmıyor. O nedenle pet shop olarak açmak zorunda kalıyoruz, bu durum bir çok yönden önümüzü tıkıyor. Bir de Türkiye’de eğitimi olmadığı için yurt dışına gitmek zorundasınız, bu da ekonomik olarak zorlayabiliyor. Oraya gittiğinizde çok sayıda köpek ırkı olduğu için uygulamalı öğrenme şansınız da artıyor. Amerika, İspanya ve Rusya bu anlamda önde gelen ülkelerden. Özellikle Amerika ve İspanya aynı zamanda pet kuaför ürünleri ve kozmetikleri de üretebiliyor. Benim takip ettiğim ve en iyi bulduğum kişi ise Brezilyalı bir pet kuaför.” Köpek traşı fiyatları Fiyatların genelde birbirine benzediğini belirten Serter, köpeğin ırkı, tüy yapısı, boy ve kilosunun yanı sıra, köpeğin huysuz olabilmesinin de fiyatı da değiştirebileceğine dikkat çekiyor. Serter şunları söylüyor, “Fiyatlar arasında çok uçurum olmuyor, mesela Gaziosmanpaşa’dayken küçük ırkın makas traşı ve banyosu 140 lirayken, Ayrancı’da 120 liraya yapıyorum. Belki Çayyolu ve Ümitköy’de 150 liraya çıkabiliyor olabilir ama 200 olmaz mesela. Ankara’da makas traşı yapan çok az kişi var ve fiyatları birbirine yakın. Ben küçük ırk traşını 65, orta ırkı 75 liraya yapıyorum. Fakat Chow chow, Akita ya da Samoyed gibi köpekler tüy yapılarından dolayı zor traşlanırlar. Bir Husky’i traş etmek için bir bıçağı harcarsınız, o yüzden spesifik ırkların traşı hepsinden pahalıdır. Bir de her meslekte olduğu gibi yaptığımız işi değersizleştirenler var. Benim yaptığım bir işi, on numara uç takıp hayvanı traş eden kişi daha ucuza yapıyor. Bence bu işin karşılığı bu değil ve böyle insanların tek yaptığı, ellerine makine alıp köpekleri dazlak yapmaktan başka şey değil.” “Satın almaya karşıyız, sahiplenmeye mecburuz” Serter, Güneydoğu’da ya da kırsalda besicilik yapan bir kişinin köpeğinin bir işlevi olduğunu belirtiyor. Sürüyü koruyan ve fayda sağlayan köpeğin, sahibiyle bağının biraz da ekonomik olduğunu ifade ediyor. Ülkemizde köpeklerin genel olarak maddi bir getirisi olmadığı için, çok da etkili politikalar geliştirilmediğini dile getiren Serter, köpeklerin durumunu şu sözlerle özetliyor, “Hayvanların yaşam alanları kalmıyor, denetim yok ve barınakların hâli ortada. Üremesini de durduramıyorsun, insanlar da metropellerde sahipleniyor ki bunu yapmak zorundayız bence. Mesela benim Golden Retriever cinsi köpeğim var ama artık Golden da sokak köpeği oldu. Her yıl en az on tane ‘sokaktan golden bulduk’ diye getirenler oluyor. Bu biraz da bilinç ve vicdanla alakalı... İnsanlar ‘yaz geldi, çocuğuma karne hediyesi olarak köpek alayım’ diyor ve çocuğun hevesi geçince de köpeği sokağa atıyorlar. O zaman biz barınakları da haklı çıkarmış oluyoruz. Belediye, sokağa atılan hangi köpeğin peşine düşsün ki? Eskiden büyük ırklar daha revaçtaydı, şimdi üreticiler küçük ırklara yöneliyor. Bakımı daha kolay ama pahalı olan köpekler... Satın almaya karşıyız ama sahiplenmeye mecburuz. Köpeğim Diren de diğer köpekler gibi ilk altı ayında bizi zorladı. Bence insan bebeğinden daha zor bakımı ama sonra onun o sevgisi insanın içini kaplıyor. Köpekler çok akıllılar ve her şeyin farkındalar. Sinirli yada üzgün olduğunuzda, gelip burunlarıyla ‘beni sev’ derler, bir kaç gün ayrı kalsanız, yıllardır görmemiş gibi üstünüze atlarlar. Sen kızsan da, beş dakika sonra oynamaya gelirler. Masumluğu ve karşılıksız sevgiyi temsil ediyorlar benim için. Ben köpeklerle büyüdüm ve onları gözlemlediğinizde anlayabilirsiniz. İçleri dışları bir olan, muhteşem canlılar...” Emre Serter, çok sevdiği mesleğinde kendisini her konuda destekleyen ve hayatının en önemli varlığı olarak söz ettiği nişanlısı Gülden Yurtsever’den de övgüyle bahsediyor. Yakında pet market bölümünün Mamacızade firmasında olacağını ve kurumun Ayrancı şubesinin, MELS’in üst katında hizmet vereceğini belirten Emre Serter, instagram sayfasından yaptığı traşların görülebileceğini söylüyor. MELS’in instagram hesabı: https://www.instagram.com/melspetkuaforankara/
Editör: TE Bilisim