ERZURUM - Terör örgütü PKK kamplarında yaklaşık iki yıl bulunduktan sonra güvenlik güçlerine teslim olan B.E, örgüte HDP aracılığıyla katıldığını belirterek, "Örgüt yöneticilerinin yanındayken HDP'den gelip giden çok oluyordu, görüşmeler yapılıyordu. HDP'den örgüte katılanlar oluyordu. HDP milletvekilleri geliyordu, HDP eş başkanları geliyordu." dedi. Ülkenin huzur ve barışına kasteden, çocuk, kadın ve sivil ayırt etmeksizin katliamlar yapan eli kanlı terör örgütü PKK'nın, HDP aracılığıyla örgütün dağ kadrosuna eleman kazandırdığı teröristin açıklamasına yansıdı. HDP aracılığıyla örgüte katılan ve iki yıl kaldıktan sonra güvenlik güçlerine teslim olan B.E, örgütte kaldığı süreçte yaşadıklarını ve örgütün karanlık yüzünü anlattı. B.E, aile baskısı nedeniyle 15 yaşındayken örgüte katılma kararı aldığını belirterek, "Dağa HDP yoluyla gittim. HDP'ye gittim, kırsala gitmek istediğimi söyledim. Sonra 'Bir numara bırak, seni arayacağız.' dediler. Sonra aradılar ve dağa götürdüler. Örgüt yöneticilerinin yanındayken HDP'den gelip giden çok oluyordu, görüşmeler yapılıyordu. HDP'den örgüte katılanlar oluyordu. HDP milletvekilleri geliyordu, HDP eş başkanları geliyordu." diye konuştu. "Örgüt bir bataklık, girince çıkamıyorsun" Dağdaki yaşam koşullarının çok zor olduğuna dikkati çeken B.E, yeme, içme, barınma ve ısınma sorunu yaşadıklarını dile getirdi. B.E, 45-50 kilogramlık yükle 9-10 saat yürüdüklerini anlatarak, şöyle konuştu: "Örgütte kaldığım sürece en çok baskıdan ve evlilikten kaçan insanlar gördüm. Nereye kaçarsanız kaçın örgüte kaçmayın asla çünkü örgüt gerçekten insanların küçük bir boşluğunu yakalıyor ve bir çukura düşürüyor. Örgüt gerçekten bataklık, girince çıkamıyorsun, vaatleri büyük ama yaptığı şeyler berbat. Örgüt insanların ölümünden başka şey yapmıyor, güya kadınları koruyor ama evinden, evlilikten kaçıp gelen kadınlar orada yaşayamıyor, 2 günde ölüyor. Örgütün yaptığı şey 2 dakikada öldürtmek. Örgüte ilk katıldığım gün pişman oldum. Ölüm normal olduğu, kimse 'Bunu bir anne büyüttü' demediği için gittiğime çok pişman oldum. Ölen ölüyor ve bitiyor." B.E, örgütteki yaşam koşullarının da zor olduğunu belirterek, "400 kişinin olduğu yerde 70 kişi kaldı, diğerleri öldü ama bu, çok normal. Birisi mi öldü, 'Öldüyse öldü' deyip geçip gidiyorlar. Bunu en çok yapan da yönetim. Mesela yönetim diyordu ki 'gitmek isteyenleri eyleme koyun, ölüyorsa ölsün, bize yaramayan ölsün' zihniyetindeydiler." şeklinde konuştu. "Yeni katılanlar köle gibi çalıştırılıyor, elebaşılar lüks içinde yaşıyor" B.E, örgüt elemanlarına göre sözde sorumluların daha rahat ve konforlu yaşam sürdüklerini belirterek, elebaşıların en kaliteli ayakkabıları ve montları giydiklerini dile getirdi. Elebaşıların daha güzel yemekler yediğini söyleyen B.E, "Biz bulgur yeriz ama onlar yemez. Üst düzey yönetici gelince keçi kesilir ama sen gidince bulgur yersin. Onun değeri daha fazlaymış gibi yapılıyor, onların yaşamları çok farklı. Örgüte yeni katılanlar, resmen kölelik yaşıyor. Erzak taşınmasında bile ne derlerse yapmak zorundasın. Mesela sana diyor ki '40 kilo alacaksın', almama gibi durumun yok. Baskı her türlü her yerde var." ifadelerini kullandı. "İnfaz edilen kişilerin mezarı bile yok" Örgütte birçok infaza şahit olduğunu ifade eden B.E, örgütten kaçan ya da kaçarken yakalanan 3-4 kişinin infaz edildiğini anlattı. İnfaz edilen kişilerin cesetlerinin gömülmeden bir köşeye atıldığına şahit olduğunu belirten B.E, şunları kaydetti: "Orada çok kötü muamele gördüm, dayak da yedim ve dayaktan bir süre sonra örgütten kaçtım. Ailemden dayak yemedim ama gidip orada birinin beni dövmesini kaldıramam. Gerçekten şiddet ve tecrit var."
Editör: TE Bilisim