Ankara - Polis Akademisi Başkanlığınca hazırlanan raporda, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) güvenlik alanındaki tartışmaların odak noktasını "ekonomi güvenliği" eksenine kaydıracağı belirtilerek, "ekonomik istihbarat" faaliyetlerinin güçlendirilmesi gerektiği önerisinde bulunuldu. "Kovid-19 Salgını ve Sonrası Ekonomi Boyutu ile İlgili Değerlendirmeler" başlıklı raporda, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının küresel ekonomi özelinde ekonomiler üzerindeki etkilerinin ele alındığı ve salgının ekonomik yan etkileriyle mücadele için alınan önlemlerin değerlendirildiği belirtildi. Salgınla mücadele kapsamında alınan tedbirlerin ekonomik maliyetlerinin gün geçtikçe arttığına işaret edilen raporda, şu tespitlerde bulunuldu: "Salgın öncesi dönemde rekor seviyelere ulaşan küresel özel sektör ve kamu borçlarının çevrimiyle ilgili sorunlar çıkması beklenmektedir. Salgın sonrası dönemde dünya genelinde ticaret hacmi ve gayrisafi hasılada çok ciddi düşüşler öngörülmektedir. Dünya Çalışma Örgütü'nün tahminlerine göre salgının 
ekonomik etkilerine maruz kalan çalışan sayısı, dünya iş gücünün yüzde 81'ine denk gelen 2,7 milyar çalışandan oluşmaktadır. Bu durum, ciddi gelir kayıplarının yaşanması anlamına gelecektir. Salgınla mücadele kapsamında alınan önlemlerin yetersiz olması halinde yarım milyardan fazla insanın yoksulluğa itilebileceği değerlendirilmektedir. Salgının ardından zengin ile yoksullar arasındaki eşitsizliklerin daha da hızlı bir şekilde artacağı öngörülmektedir. Yaşanan gelir kayıpları ve artan eşitsizlikler dikkate alındığında salgın sonrası dönemde toplumsal hareketlerin tetiklenme ihtimali bulunmaktadır. Salgınla mücadele kapsamında sınır kapılarının kapatılması, uçuşların ve gemi taşımacılığın azaltılması ve bazı ürün gruplarına getirilen ihracat yasakları küresel tedarik zincirinde aksamalara/kopmalara neden olmaktadır. Bu durum gıda güvenliği açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir. Seyahat kısıtlamaları kaldırılsa bile turizm sektörünün toparlanmasının uzayacağı öngörülmektedir. Hükümetler bir yandan salgınla mücadele etmek için ekonomiye etki eden kapatmalar yapmak zorunda kalırken diğer yandan da ekonomik maliyeti yönetebilmek için bir an önce ekonomiyi yeniden açmak istemektedir. 'Kovid-19 İkilemi' adı verebileceğimiz bu durum, sürecin yönetimini zorlaştırmaktadır. Salgının toplam talep üzerinde oluşturduğu baskı piyasalarda anomali döneminin başlamasına neden olmuştur. WTI (Batı Teksas Tipi) petrol fiyatı tarihte ilk kez negatif fiyatlanmıştır." Ekonomik sıçramada "erken başarı" vurgusu Geçmiş salgın örneklerinde salgınla mücadelede erken başarı sağlayan ülkelerin salgını kontrol altına aldıktan sonra ekonomik sıçrama gerçekleştirebildikleri anımsatılan raporda, bunun, Kovid-19 ile mücadelede başarı sağlayan Türkiye gibi ülkeler için ciddi avantajlar sunduğuna dikkati çekildi. Raporda, salgın döneminde Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası örgütlerin yetersiz kaldığı belirtilerek bu durumun, 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan sistemin daha fazla sorgulanmasına yol açtığı ifade edildi. Salgın sonrasında kapitalizmin sona ermesi veya liberal ekonomilerden tümüyle vazgeçileceği gibi ütopik tartışmaların zaman kaybına neden olabileceği belirtilen raporda, sistemin aksaklıklarının giderilmesi için doğan fırsatın uluslararası toplum tarafından iyi kullanılması gerektiği kaydedildi. Kovid-19'un kontrol altına alınacağı zamana ilişkin belirsizliğin ve kısıtlamaların ülkelerin ekonomileri üzerinde ciddi baskı oluşturduğu vurgulanan raporda, ABD, Birleşik Krallık, Almanya, İtalya, İspanya, Fransa, Çin Halk Cumhuriyeti ve Türkiye'nin salgınla mücadele kapsamında aldığı ekonomik tedbirlere yer verildi. Kapitalizm yeniden eleştirilerin hedefinde Raporda, salgın sürecinde küresel ekonomi sistemi olarak kapitalizmin yeniden eleştirilerin hedefinde olduğuna dikkat çekildi. Ekonomi dışı bir faktörün küresel ekonomiyi fazlasıyla etkilediği belirtilen raporda, gelişmiş ekonomiye sahip ülkelerin sağlık sistemlerinin altyapısı ile sosyal güvenlik sistemlerinin kapsayıcılığının yetersizliğiyle ortaya çıkan yeni durumun, neo-liberal politikalar ve yerleşik iktisadi sisteme yönelik eski dönem eleştirilerine yeni bir boyut kazandırdığı kaydedildi. "Batı ülkelerinde çok ciddi politik kırılmalar olacağı öngörülmekte" Raporda, şu ifadelere yer verildi: "En önemli tartışma alanının, birey-devlet ilişkilerinde olacağını ifade etmek gerekiyor. Zira gelişmiş ekonomilere sahip ülkelerdeki bireylerin, devletin sağlaması gereken sağlık altyapısından mahrum kaldığı, sosyal güvenlik sistemlerinin yetersiz olduğunun anlaşıldığı ve ödedikleri vergilerin nerelerde harcandığının sorgulanacağı bir dönem başlıyor. Bu durum, çok ciddi toplumsal sonuçlar doğurabilecek bir sürece işaret etmektedir. Salgın sonrası dönemde Batı ülkelerinde çok ciddi politik kırılmalar olacağı ve şu an iş başında olan pek çok hükümetin görevi bırakmak zorunda kalacağı öngörülmektedir. Her ne kadar virüs, Çin kaynaklı ortaya çıksa da salgının ekonomik etkilerinin Batı ülkelerinde daha ağır hissedildiği ve toparlanma sürecinin bu ülkelerde daha fazla zaman alacağı görülmektedir. Değerlendirmelerimize göre, güvenlik paradigmasındaki en büyük değişim, tartışmaların sıklet merkezinin 'ekonomi güvenliği' eksenine kayacak olmasıdır." Öneriler Salgınla mücadele ve salgın sonrası döneme ilişkin öneriler raporda şöyle sıralandı: "Uluslararası kuruluşların yapısının gözden geçirilmesi elzem hale gelmiştir. Bunun sağlanamaması alternatif iş birliklerini doğuracaktır. Hükümetlerin ve uluslararası kuruluşların eşitsizliklerle mücadele konusunda yeni stratejiler geliştirmesi gerekmektedir. Tüm ülkelerin sağlık altyapılarının güçlendirilmesi ve sosyal güvenlik sistemlerinin daha adil şekilde dizayn edilmesi gerekmektedir. Bireyi önceleyen yönetim anlayışlarının tesisine ilişkin ön çalışmalar yapılmalı. Acilen kamu ve özel sektör borçlarının çevrimine ilişkin yeni küresel mekanizmalar devreye alınmalı. Türev piyasalar ve fiziki ürün değişimi olmayan işlemler mercek altına alınmalı. Ülkelerin bundan sonraki süreçte ekonomi güvenliğini önceleyen stratejiler izlemesi elzemdir. Ekonomi güvenliği kavramının daha fazla kullanılmaya başlanması ve ülkelerin ekonomi güvenliğine ilişkin daha etkin politikalar izlemesi, küresel rekabet ortamında avantaj sağlamak ve ekonomik saldırılara karşı proaktif önlemler alabilmek 'ekonomik istihbarat' faaliyetlerinin güçlendirilmesini gerektirecektir."