Utku ŞENSOY Portekiz’in, Ümit burnunu keşfeden Bartolameo DİAZ, Hindistan’a ulaşan Vasko de GAMA ve tabii ki de hepimizin bildiği Ferdinand MACELLAN gibi olağan üstü denizci-kaşifleriyle önemli keşiflere imza attığı görkemli geçmişinden pek de eser kalmadı. Hatta bundan 4 yıl öncesine kadar Yunanistan ile birlikte Avrupa Birliği üyesi 28 ülkenin en sıkıntılı olanları arasında telaffuz ediliyor, iflasın eşiğindeki ülke tanımlamaları yapılıyordu. 10 milyonun biraz üzerindeki ülkenin çoğu genci, çeşitli Avrupa ülkelerinde eğitim ve iş derdindeydi. Ancak Portekiz’de son dönemde yeniden bir kıpırdama başladı. Bu kez ülke, Başta Lizbon ve Porto kentleri olmak üzere, bu Avrupa’lı bireysel yatırımcıları ve küçük firmaları çekmeye başladı. Atlantik kıyısında İspanya’nın gölgesinde kalan ülkeye akın eden yabancıların başında da Fransızlar geliyor. Emekli ikramiyelerini, birikimlerini alıp gayrı menkul yatırımına koşanların sayıları pek de yadsınamayacak düzeyde. Son 3 yılda Portekiz’e yerleşen Fransızların sayıları 40 bini aşmış. Portekiz’ i mesken tutanlarınsayıları sadece yaşlı ve emeklilerle de sınırlı değil. Bireysel yatırımların dışında küçük ve orta ölçekli yatırımcı ve bilişim sektöründeki firmalar da yavaş yavaş Portekiz’e kaymaya başlamış. Peki ne oldu da iflasın eşiğinden bu noktaya gelindi? Sadece iyi bir iklim ve gıdanın ucuzluğu mu onları bu ülkeye çekiyor? Yoksa yeni arayışlar-maceracı ruhlarıyla mı buraya sürükleniyorlar? Hiç biri değil. Son derece akılcı politikalar bu insanları ve yatırımları buraya çekiyor. Portekiz hükumeti bireysel yatırımcılar için, 10 yıl vergisiz ikamet olanağı sağlamış.Bu oran serbest çalışanlarda ise yüzde 20 düzeyinde tutulmuş. Bu adımlar bile başta Paris olmak üzere birçok Avrupa başkentinde uygulanan ağır vergi politikalarından bunalanları buraya çekmeye yetmiş. Birikim ve emekli ikramiyeleriyle Portekiz’e koşan Fransız başvurularında büyük bir patlama yaşanmasına neden olmuş. Başkent Lizbon ve Porto’da durma noktasındaki emlak piyasalarında önemli bir artış -canlanma başlamış. Gayrımenkul yatırımlarına talep artmış. AB ÜYELİĞİNİN ÖTESİNDEKİ ALTERNATİFLER Demek ki kalkınmak için, bireysel ve orta ölçekli yabancı yatırımları çekmek için salt AB üyesi olmak yeterli olmuyor, akıllı politikalar üretmek gerekiyormuş. Şahsi görüşümüz ve öteden beri savunageldiğimiz; “birliğin dışında da kalıp,kendi kurallarımız ve çıkarlarımız doğrultusunda birlik ile mükemmel ekonomik ilişkiler sürdürebiliriz”. Ancak, ürkek bir kuşa benzeyen yatırımcıları çekmenin belirli kuralları var. Olmazsa olmaz koşullarının başında;güvenlik, devlet güvencesi ve siyasi istikrar geliyor. Eğer bir ülkede bu üç koşul sağlanmışsa yatırımcı diğer yaşamsal kriterlere bakıyor. Yabancı yatırımcı için hayati koşul; insan hakları, “evrensel” hukukun üstünlüğü ve güçler ayrılığı kurallarına harfiyen uyulup uyulmadığıdır. Birçok ülkede bu kurallara uyulmuyor amayine de yatırımları çekmeyi başarıyorlar diyenleri duyar gibiyim. Doğrudur! Aç bir akbaba gibi gelişmekte olan ülkelerin üzerinde dolaşan sorosgiller verantiyeci petro-dolarlar; yüksek faiz, büyük rant ve hızlı kazanç kokusunu almışsa gözü hiçbir kriteri görmez. Ancak gidişleri beter olur. O kadar hızlı gider ki ne olduğunu anlayamadan, ülke çekirge sürüsünün geçtiği verimsiz tarlaya döner. Portekiz örneğinde olduğu gibi oyun kuralına göre oynanırsa adam gibi kalıcı yatırımcılar gelir. Aksi takdirde Sorosgiller ve rantiyecipetro-dolar akbabalarının gözünü diktiği av oluruz.