Atlas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Batuhan Özay, gelecek için doğru karar vermek isteyen adaylara meslek seçiminde dikkat etmeleri gereken noktaları, Türkiye’de ihtiyaç duyulan sektörleri ve geleceğin iş garantili meslekleri konusunda önerilerde bulundu NAZ AKMAN-Türkiye’de genç işsizliğin yüzde 27’lere ulaştığı günümüzde, Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YSK) giren ve tercih yapmaya hazırlanan genç adaylar, yetenekleri çerçevesinde iş potansiyeli yüksek meslekleri seçme konusunda araştırma yapıyor. Uzmanlar, ailelerin “altın bilezik” olarak tanımladığı mesleklerin yanı sıra genç istihdamında değişen trendler kapsamında açığı bulunan sektörlerin tercih edilmesi konusunda önerilerde bulunuyor. Genç adaylar, geleceğin iş garantili sektörlerini nasıl tespit edebilir?, Türkiye’de halihazırda hangi sektörlerde istihdam açığı var? Geleceğin iş garantili meslekleri hangileri?, Adaylar, tercih edecekleri mesleklerin gelecek 10 yıl içinde nasıl bir konumda olacağı konusunda ne tür araştırmalar yapabilir?, Adaylar tercih yaparken nasıl bir yol izlemeli? Atlas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Batuhan Özay, yeni nesil eğitimde temel eğitim ve öğretim misyonlarına ek olarak iş dünyasının isteklerine de odaklanılması gerektiğine dikkat çekerek, adaylara tercih aşamasında yol haritası sunuyor. Özay, “Beslenme ve diyetetik mezunlarına ihtiyaç gün geçtikçe artmakta” İş olanakları açısından yükselişe geçen meslekler ve bölümleri değerlendiren Özay, kamuda ve özel sektörde “Beslenme ve Diyetetik Bölümü”ne dikkat çekti. Özay, kamuda yaklaşık üç bin kişilik diyetisyen açığının söz konusu olduğunu ayrıca özel sektörde, catering şirketlerinde, diyaliz merkezlerinde ve sporla alakalı merkezlerde, takımlarda yine geleceğe yönelik istihdamın yüksek olacağına işaret etti. Özay, “Günümüzde gelişmekte olan toplumlarda ve gelişmiş ülkelerde sağlık sorunları çok önemli boyutlara ulaştı. Ülkemiz de bunlara dahil. Beslenme problemleri kolik hastalıkların gidişatını da etkiliyor. Özellikle obezite ve ilişkili hastalıklarda büyük oranda problemler yaşanmakta. Ülkeler, sağlık yatırımlarının önemli bir kısmını obezite ile ilişkili kısımlarda harcıyor. Obezite ile birlikte gelen tip iki diyabet, hipertansiyon, koroner arter hastalığı gibi problemli ve mortalite oranı yüksek hastalıklar mevcut. Bu hastalıkların beslenmeyle ilişkileri mutlaka dikkate alınmalı. Bu noktada beslenme ve diyetetik mezunlarına ihtiyaç gün geçtikçe artmakta. Mesleğin geleceğine baktığımızda geçen sene Türkiye Diyetisyenler Derneği’nin sunduğu verilere göre; Türkiye’deki yaklaşık 850 adet kamu hastanesinde 650 adet diyetisyen var. Sağlık Bakanlığı’na bağlı yaklaşık 135 bin yatak sayısı var. Bunlardan da yaklaşık 73 bin tanesi nitelikli yatak sayısı. Sağlık Bakanlığı’nın pratiğine göre, her 25 yatak sayısına bir diyetisyen bulunması talep ediliyor. Bu durumda kamuda yaklaşık üç bin kişilik diyetisyen açığı söz konusu. Bunun dışında yine özel sektörde, catering şirketlerinde, diyaliz merkezlerinde ve sporla alakalı merkezlerde, takımlarda yine geleceğe yönelik istihdam yüksek olacaktır” dedi. Özay, “Sağlık alanında nitelikli çalışan açığını doldurmak için buradayız” Küresel etkisi devam eden Covid-19 virüs salgınıyla birlikte sağlık sektöründe ciddi bir açık gözlemlendiğine işaret eden Özay, “Dezenfeksiyon, Beslenme ve Diyetetik, Diş Hekimliği, Hemşirelik, Psikoloji” gibi bölümlerin de iş olanakları sebebiyle gelecek vadettiğinin altını çizdi. “İstihdam ve mesleği” birbiriyle çok ardışık kavramlar olarak gördüklerini belirten Özay, “‘Geleceğin Üniversitesi’ vizyonuyla bu yıl ilk mezunlarını alacak Atlas Üniversitesi’ni kurarken ülkemizin gerçeklerini bilmek ve ihtiyaçlarını göz önüne almak zorundaydık. Bir sektörde fazla istihdam varsa oraya eğilmemizin gereksiz olduğunu düşünüyoruz. Sayılara baktığımızda Türkiye’deki doktor sayısının Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ortalamasının neredeyse yarısı kadar olduğunu görüyoruz. İhtiyaç ise bunun iki katı. Çünkü doktora başvuran hasta sayısı da OECD ortalamasının iki katı olarak seyrediyor. Aslında açık dört katı gibi düşünebiliriz. Bu diş hekimliğinde de aynı şekilde. Hemşirelik, Ebelik gibi diğer bölümlerde sayılar ortalamanın dörtte biri kadar. Fizyoterapi, Ergoterapi gibi daha az bilinen bölümlere bakıldığında ise rakamlar daha da düşüyor. Sağlık bir ekip işidir. Ameliyata girdiğinizde hemşirelerin, ekibin, anestezistin, dezenfeksiyon ekibinin çok iyi olması lazım. Dolayısıyla sadece doktorlukta değil, sağlık sektöründe yan dallarda da çok fazla istihdam açığı var” diye konuştu. Teknoloji ile iç içe alan, “Optisyenlik” Teknolojik gelişmeler sayesinde çok fazla yol kat edilen diyaliz programında ve optisyenlik de istihdam imkanına dikkat çeken Özay, “Diyalizde kullanılan cihazların teknolojisinin gelişmesiyle birlikte bu alanda gidilecek daha çok yol var. Yine teknoloji ile iç içe bir diğer alan, optisyenlik. Robotik teknoloji optisyenlerin işlerini kolaylaştıracak ve çalışma alanlarını genişletecek. 3 boyutlu yazıcılar vasıtasıyla istediği camı istediği özellikte yazdırabilecek. Optisyen orada uygulayıcı olarak kendine çok yeni çalışma alanları bulacak. Uzun vadede göz doktorlarının yanında yardımcı olarak optisyenlerin çalışacağı öngörüldüğünde bu alanda şu anda sektördeki ihtiyacın da üzerinde bir talep doğacaktır” sözlerine yer verdi. “Hemşirelik bölümünde her yıl istihdam açığı” Sağlık sektörünün bir diğer önemli bölümü hemşirelikle ilgili istihdam açığına da dikkat çeken Özay, Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre tüm dünyada 5.6 milyon hemşireye ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Özay, özellikle Covid-19 virüs salgını sürecinde hemşirelikle ilgili ek istihdamın sağlandığını hatırlatarak, “Günümüzde Türkiye’deki hemşirelerin sayısı 204 bin. Pandemi sürecinde dokuz bin kişilik bir ek istihdam sağlanmasıyla birlikte aktif çalışan hemşire sayısı 210 binin üzerinde diyebiliriz. Ancak tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hiçbir zaman yeterli sayıya ulaşılamıyor. Bu yıl pandemi ile birlikte yine hiç olmadığı kadar hemşireliğin önemini kavramış olduk. Dünya genelindeki 28 milyon hemşirenin dünya nüfusunun yarısını oluşturan ülkelerde olduğunu biliyoruz. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre tüm dünyada şu an 5.6 milyon hemşireye daha ihtiyaç var. Son yıllarda üçte bir oranda erkeklerin de hemşirelik bölümü tercih ettiğini görüyoruz. Bu artışla da birlikte hemşirelik bölümünde de istihdam sorunu öngörülmemektedir” ifadesini kullandı. Yapay zeka ve teknolojiden negatif etkilenmeyecek alan; “Psikoloji” Psikoloji alanında istihdam yönünde değişiklik öngörmediklerini ifade eden Özay, teknolojinin gelişiminin psikoloji mesleğinin gidişatını negatif yönde etkilemediğine değindi. İşgücünün yapay zekaya devredilmesinin bazı sektörlerde istihdamı olumsuz etkilese de bazı meslekler de direkt insan odaklı olması dolayısıyla bu tehditle karşı karşıya kalmadıklarını belirten Özay, psikoloji bölümünün de teknolojinin gelişiminden negatif etkilenmeyecek mesleklerden biri olduğunu söyledi. “Diş hekimliği dünyanın her yerinde kullanılabilir” İşsiz kalma şansının sıfıra yakın olduğu bölümlerden biri olan Diş Hekimliği hakkında ise “Diş hekimi doktor, mühendis ve sanatçıdır. Üç özelliği bir arada toplayan bir meslektir. Hekimlik yapıyorsunuz temel bilimleriniz var, bir mühendis gibi ağız içinde küçücük yerde çalışacaksınız, bir mimar gibi üniteleri güzel yerlere koyacaksınız ve bir sanatçı, bir nakkaş gibi çalışacaksınız. Yetenekli ve başarılıysanız işsiz kalmanız olanaksız” diyen Özay, gelişen teknolojiyi çok efektif bir şekilde kullanabilen bir meslek dalı olan diş hekimliğinde her zaman istihdam açığı olacağını belirtti. “İlk mezunların çok kolay iş bulacağını düşünüyorum” Korona virüs gündeminde önemi artan “dezenfeksiyon” kavramının eğitimde de gündeme geldiğini bildiren Özay, Türkiye’de “Dezenfeksiyon, Sterilizasyon ve Antisepsi” bölümünün yer aldığı ikinci üniversite olan Atlas Üniversitesi’nde nitelikli eleman ihtiyacını karşılamaya çalıştıklarını ifade etti. Özay, “Türkiye’de sterilizasyon, dezenfeksiyon ve antisepsi bölümünde nitelikli eleman sayısı çok sınırlı. Bu eğitimi veren ikinci üniversiteyiz. Şimdiye kadar bu işlevi hemşirelik gibi diğer branşlar yürütüyordu. Pandemi ile birlikte de bu bölümün önemini gördük. Dolayısıyla ilk mezunların çok kolay iş bulacağını düşünüyorum. Gelişen teknoloji ile beraber robotik ve bilişsel anlamda bu alanda da gelişmeler olacaktır. Bütün alanlarda sertifikasyon programları uygulandığı ve bu alanda ciddi açık olduğu için istihdam problemi olmayacaktır. Her geçen gün hastane sayımız arttığı için uzun yıllar bu bölümün önü açık olacaktır” dedi.
Editör: TE Bilisim