21 Eylül Dünya Alzheimer Günü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Haşmet Hanağası, Alzheimer hastalarının sorunlarına dikkat çekerek, onlara ve yakınlarına yardımcı olabilmek için yapılması gerekenler konusunda bilgi verdi
NAZ AKMAN /ANKARA Tüm dünyada 21 Eylül, “Dünya Alzheimer Günü” olarak anılıyor. İleri yaş hastalığı olarak bilinen Alzheimer, yaşlılıkla birlikte ortaya çıkan unutkanlık olmak üzere çeşitli zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açan ilerleyici bir beyin hastalığı. Yaşlanmanın önemli bir risk faktörü olduğu Alzheimer hastalığında, 65 yaş sonrasında hastalığın görülme sıklığının sürekli artış içinde olduğu bilinen gerçekler arasında yer alıyor. Alzheimer’la mücadele konusunda küresel çabalar yürütülmeye çalışılsa da uzmanlar, hastalığın engellenmesinin mümkün olmadığını ancak yavaşlatmanın ise düzenli ve dengeli beslenme ile egzersiz gibi çeşitli yaşam pratikleri aracılığıyla mümkün olabileceğini belirtiyor. Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Haşmet Hanağası, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü dolayısıyla açıklamalarda bulundu. Alzheimer hastalarının sorunlarına dikkat çekmek, onlara ve yakınlarına yardımcı olabilmek için neler yapılabileceği konusunda bilgi veren Hanağası, dünyada ve ülkemizde yaşlı nüfusun artmasıyla birlikte Alzheimer hastalığında artış yaşandığına dikkat çekerek, dünyada 50 milyon civarında demans hastasının bulunduğu ve bu hastaların yaklaşık üç bölü ikisini Alzheimer hastalarının oluşturduğunu söyledi. Hanağası, “Artan yaşlı nüfusla beraber yükseliş yaşanmıştır” Alzheimer hastalığı ve demansa neden olan hastalıkların sıklığında artan yaşlı nüfusa bağlı olarak büyük bir artış yaşandığının altını çizen Hanağası, “Dünya Alzheimer Günü, Alzheimer hastaları ve demans hastalarının sorunlarına dikkat çekmek, onlara ve yakınlarına yardımcı olabilmek için neler yapılabileceği konusunda büyük önem taşımaktadır. Ülkemizdeki Alzheimer hastası sayısı gelişmiş ülkelerdeki oranlara benzerdir. Ülkemizde 800.000 civarında demans hastası olduğu düşünülmektedir. Bu hastaların büyük kısmını da Alzheimer hastaları oluşturmaktadır. Son 10 yıl içinde hasta sayısında, artan yaşlı nüfusla beraber yükseliş yaşanmıştır” dedi. Alzheimer hastalarına ve yakınlarına her aşamada sağlık çalışanları tarafından geniş kapsamlı öneriler verildiğini söyleyen Hanağası, bu önerilerin hastaların ilaçlarını düzenli olarak kullanması, davranışsal ve psikiyatrik sorunların yönetilmesi, çevresel düzenlemelerin yapılması ve hukuki konular gibi farklı alanları içerdiğini belirtti. Alzheimer hastalığında kolay tanı Alzheimer hastalığından korunma ile ilgili en büyük gelişmelerin hastalığın patofizyolojisinin ve risk faktörlerinin anlaşılması yönünde olduğunu belirten Hanağası, Alzheimer hastalığında erken aşamalardan itibaren kolay tanı konulabileceğini ancak beklenen en büyük gelişmenin hastalığın tedavisi ile yeni ve güçlü seçeneklerin ortaya çıkması olduğunu ifade etti. Hastalığın mekanizmalarının daha iyi anlaşılması ile yeni tedavi seçeneklerinin çıkabileceğini söyleyen Hanağası, Alzheimer hastalığıyla ilgili en önemli gelişmelerin hastalığın tanısının daha erken aşamalarda koyulabilmesi ve risk faktörlerinin ortaya çıkarılması şeklinde ifade etti. Hanağası, “Ancak hastalığın halen kesin olarak nasıl başladığı konusunda yeterli bilgimiz bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu bilgi eksikliği tedavide de sınırlı bir başarıya yol açmıştır. Hastalık mekanizmalarının daha da iyi anlaşılması ile yeni tedavi seçeneklerinin gündeme gelmesi beklenmektedir. Hastalık konusunda her yıl binlerce makale yayınlanmaktadır. Eninde sonunda bu çalışmaların tedaviye yansıması beklenmektedir” dedi. Alzheimer hastalığı iki gruba ayrılıyor Alzheimer hastalığının genetik özelliklerine bakıldığında iki gruba ayrıldığını ifade eden Hanağası, “İlk grup ileri yaşta başlayan ve aile öyküsünün çok belirgin olmadığı hastaları içerir. Bu grupta hastalık genel olarak 65 yaşının üzerinde başlar ve ailede Alzheimer hastası öyküsü olması hastalığa yakalanma riskini arttırır. Bu grupta hepimizde bulunan bazı genetik risk faktörleri veya genetik koruyucu faktörler çevresel risk faktörleriyle beraber hastalığın ortaya çıkmasına katkıda bulunur. Genetik özellikler konusundaki ikinci grup ailevi Alzheimer hastalığı dediğimiz tüm Alzheimer hastalığının yüzde birden azını oluşturan gruptur. Bu grupta hastalık sıklıkla 60’lı yaşlardan önce başlar. Hastalığın başlangıç yaşı 30’lu yaşlara kadar gerileyebilir. Bu grupta ailede yoğun bir şekilde erken başlangıçlı Alzheimer hastalığı öyküsü bulunur. Hastalar incelendiğinde Alzheimer hastalığına neden olabilecek mutasyonlar saptanır” sözlerine yer verdi. Basit unutkanlıklarla başlıyor Alzheimer hastalığının kadınlarda daha fazla görüldüğünü ancak bu durumun nedeninin kesin olarak bilinmemekle beraber bazı hormonal ve kadın cinsiyetiyle ilişkili genetik risk faktörlerinin rolü olduğunun düşünüldüğünü söyleyen Hanağası, “Alzheimer hastalığı sinsi bir hastalıktır. Hastalık ilk olarak günlük hayatı etkilemeyen basit unutkanlıklar ile başlar ve zaman içinde zihinsel yakınmalar hastanın hayatında olumsuz etkiler oluşturur. Zihinsel işlevlerindeki aksama günlük yaşam aktivitelerini de bozmaya başlar. Örneğin para hesabı, yön bulma, ev işlerini yapma gibi günlük işlevlerde aksamalar meydana gelir. Alzheimer hastalığı basit unutkanlıklardan yapılan klinik testler, çeşitli laboratuvar ve görüntüleme incelemeleri ile kolayca ayrılabilir” dedi. “Unutma Seni-Yaşanmışlığın Kokusu” Projesi Türkiye Alzheimer Derneği’nin toplumda farkındalık yaratmak için Alzheimer hastaları ve yakınları için “Unutma Seni-Yaşanmışlığın Kokusu” projesini hayata geçirdiğini ifade eden Hanağası, projenin Santa Farma’nın koşulsuz desteği ile yürütüldüğünü belirtti. Projenin, Alzheimer hastalarının ilk unuttuğu duyulardan kokuya odaklandığını söyleyen Hanağası, farkındalık projesi ile hasta yakınlarına sevdiklerini hatırlatan, unutamadıkları kokuların hikayelerini topladıklarını ve hikayelerin unutulmaması için parfümlere dönüştürüldüğünü belirtti. Hanağası, proje kapsamında Unutmaseni.org sitesinden hikayelerini paylaşan kişilerin hikayelerinin de “Unutma Seni” sosyal medya hesaplarında ve web sitesinin “Yaşanmışlığın Kokusu” kategorilerinde yayınlanarak, daha çok kişiye erişilmesi ve farkındalık sağlanması hedeflendiğini söyledi.
Editör: TE Bilisim