Birsen GÜRDİL Yaşlı dünyamız Kovid-19 denilen ölüm kusan bir virüsün içinde ölüm-kalım savaşı verirken, biz müminler kutsal bir aya kavuşmanın ruhsal rahatlığı içindeyiz. Tabi yeryüzünde pek çok ülkede Kovid-19’a her gün yüzlerce can verilirken, ülkemde de bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı’na pek çok soru yöneltilmiştir. Diyanet’in yaptığı açıklamaya göre Koronavirüs teşhisi konulmuş ve doktor tarafından oruç tutulması sakıncalı görülenler, oruç tuttuğu takdirde hastalığı daha ağır geçireceği belirtilirken ileri derecede yaşlılarında oruç tutması sakıncalı görülmüştür. Tabi bu arada kronik rahatsızlıkları bulunan, hamile kadınların da oruç tutması önerilmemiştir. Mazeretlerine binaen oruç tutamayanlar daha sonra kaza etmek üzere oruç tutabileceklerdir. Osmanlıda Ramazan Tarihi kayıtlara ve belgelere dayanarak Osmanlılar zamanında Ramazan; ibadet, yardımseverlik, hoşgörü, sevgi ve Allah’a bağlılıkla kutlanan kutsal günler olarak kabul edilmiştir. Daha ziyade din ve hayırseverliğe dayalı kutlamalarda başta saray olmak üzere sadrazamlar, vezirler ve de zenginler hayır işlemekte adeta birbirleriyle yarışırlarmış. Davetlilere açık olan konak sofralarında mağdur ve yardıma muhtaçlarda bu konaklarda ağırlanır, iftar ve sahur ederlermiş. Üstüne birde diş kirası alırlarmış. Diş kirası, bu isim altında yapılan (Sadakanın) adıdır. Muhtaç Müslümanları incitmeden yardım şemsiyesi altına almak için düşünülmüş ince bir duygu davranışıdır. Osmanlılar bu kutsal günleri huzur içinde kutlarlarken, belirli günlerde padişahlar özellikle hanedanın hanımları sultan ve kızları fakir halka yemek dağıtır, adeta bir nevi garson gibi onlarla yüz yüze gelirler, hatta dertlerini dinlerler, yardımcı olurlardı. Ramazan akşamlarının teravih sonrasında varlıklı Müslümanlar, her selatin yani padişahlar veya eşleri sultan hanımlar tarafından yaptırılmış Camilerin bir köşesinde duran, “Sadaka Taşı”na içi oyuk mermerden yapılmış bir nevi kumbara olan bu yere o yıl elde ettiği gelirin belirli bir kısmını atarak hayır işlemekte imiş. Tabi bu işi yaparken meblağı ve kimliğini gizli tutarmış. Gece yarısından sonra sadaka taşının geliri toplanıp, o yıl yardıma muhtaç Müslümanlara kimlikleri deşifre olmadan dağıtılırmış. Böylelikle sağ elin verdiğinden, sol elin haberi olmazmış. Osmanlı›da Ramazan›ın her günü, iftar topuyla, sahur davuluyla, manisiyle, teravihiyle, mukabelesiyle bir bayram gibi kutlanırdı. Çocuklar bu kutsal günleri sabırsızlıkla bekler, yaşları tutmasa bile oruç tutanlar olur, yapılan yardımlara şahit olurlar, o yaşta Kuranı Kerim öğrenirlerdi. Osmanlıda, Ramazanda çocuklara ayrı bir önem verilir, sofra adabı, sahura kalkma, iftar sofrasında yer almaları sağlanırdı. Küçüklerde, büyüklerle birlikte ezanı beklerken yemeğe önce ailenin en yaşlı üyesinin başlamasına şahit olurlardı. Bu arada çorbanın nasıl içileceği, tavuk etinin nasıl yenileceği, yemek sonrası şükür duası edilmesi gibi gelenek ve görgü kuralları yeni yetişen genç Müslüman çocuklara öğretilirdi. Gerçekte eski Ramazanlar Kuran eksenli dinamik bir toplumsal yapı oluşturularak huşuu içinde kutlanırdı. Osmanlının son yıllarında Ramazan günlerinde bazı eğlence geceleri eklenerek kantocular, Karagöz-Hacivat, meddahlar, zurnacılar, davul ve orta oyuncular boy göstermişse de bu gelenek Cumhuriyet döneminde de varlığını sürdürmüştü. Oysa kanto ağırlıklı olarak İstanbul›da yaşayan gayri Müslimlerin eğlencesi olarak bilinmesine rağmen, günümüzde eğlencenin bir çeşidi olarak kabul edilmektedir. Günümüzde Ramazan bir dini akış olmasına rağmen ileri teknoloji, televizyon bu güzel ve kutsal günleri bir eğlenceye dönüştürmüştür. Gerçi pek çok televizyon kanalı bu günlerin önemini izleyicisine sunarken, pek çok yayın organı da renkli sayfalarında dini konulara, Ramazan ayının kutsallığına yer vermektedir. Türkiye dahil, milyonlarca Müslüman, bu kutsal ayı, kendi örf ve adetlerine göre kutlarken, çok uluslu ve çok kültürlü bir mozaiğe sahip Osmanlılar, hüküm sürdüğü topraklarda bugün varlıklarını sürdüren Müslümanlar da bizimle birlikte bu güzel ve kutsal günleri dua ederek, oruç tutarak sevgi ve saygı dolu duygularla birlikte, güven içinde kutlamaktadır. Ben bu güzel günler için din kardeşlerime hayırlı Ramazanlar dilerken, koronavirüsten hayatını kaybeden tüm kardeşlerime rahmet dilerim.