“Sanat, benim için hayatın gerçekliğinden kaçıp sığınabildiğim güvenli bir yuva olmuştur”
Sanatçı Nurten İrem Yiğitaslan, soyut sanatın genç temsilcelerinden… Resmin yanı sıra linöl baskı, gravür baskı, dijital çizim, kolaj ve afiş türünde üretim yapan Yiğitaslan, sosyal medyanın gücünü de kullanarak dünyanın pek çok yerinden sanatçıyla iletişime geçtiğini ve eserlerini tanıtma imkânı bulduğunu söylüyor. Yiğitaslan, çalışmalarını ve sanat anlayışını 24 Saat gazetesi için anlatıyor

SULTAN YAVUZ/ ANKARA 

Soyut sanat akımının genç temsilcilerinden Nurten İrem Aslan, çocukken hayli zengin olan hayâl dünyasının bir gün onu sanaçtı yapacağını aklına getirir miydi, bilinmez ama ailesinin de desteğiyle resim sanatına yönelen Aslan, linöl baskı, gravür baskı, dijital çizim, kolaj ve afiş tasarımı gibi alanlarda da eser üretiyor. Sosyal medyanın ve internetin gücünü kullanan Yiğitaslan, eserlerimin bir kısmını da Modafabrik sitesi üzerinden, ürüne dönüştürülmüş biçimi ile alıcıyla buluşturuyor. Özellikle genç kuşak sanatçılar arasında yaygın olan soyut sanatın “Kendi içinde farklı bir gerçekliğinin olduğuna” işaret eden Yiğitaslan, sanatına ilişkin duygu ve düşüncelerini 24 Saat gazetesine verdiği röportajla ifade etti. -Nurten İrem Yiğitaslan, önce sizi tanıyabilir miyiz? Alaylı mısınız, akademili mi? Nurten İrem Yiğitaslan:1990 yılının şubat ayında, babamın görevi nedeniyle hiç bilmediğim ve görmediğim bir şehir olan Gaziantep/İslahiye'de doğdum. 2009-2013 Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Resim Bölümü mezunuyum. 2014 yılında ise Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nden pedagojik formasyon eğitimi aldım. 2016-2019 yıllarında Ordu Üniversitesi Grafik Tasarım bölümünde yüksek lisansımı tamamladım. Bu sene de Eskişehir Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü’nde yeni eğitimime başlayacağım. -Sanata nasıl yönlendiniz? Yiğitaslan:Sınırsız hayal gücüne sahip bir çocukluğum var hatırımda... Gördüğü her nesnede bir benzeşim ve insana ait duyguların ifadesi olan yüz kavramını arayan bir çocukluğum vardı. Derin hayal gücüm geceleri de uyutmazdı beni. Sürekli düşler kurar ve hayal dünyasında yaşardım. Resme ilgim de böyle bir süreçte başladı. Baktığım her nesnede bile farklı şeyler görürdüm. Büyüyünce de bunları kağıtlara aktarma ihtiyacı duydum. Cansız nesneler çizip onlara bizlere ait olan gözler ve gülen yüzler çiziyordum. Çoğu zaman ise hayali karakterler resmederdim. Resim yapmak benim için bir tutkudan ibaret olmuştu. Annem de çocukluğumda ben ve kardeşimin resimlerini çizerdi. Sanırım onu böyle izlerken de resmetme duygusu çok hoşuma gitmişti. Dayım ise bize çocukluğumuzda çok güzel manzara resimleri yapardı. Babamın bir gün elinde bir yağlıboya seti ile gelmesi beni gerçekten sanata ait hissettirmiş, muazzam bir mutluluk yaşatmıştı. Kardeşim de beni hep desteklerdi resim yapmak konusunda. Bu süreçte biraz içsel biraz da yakınlarımın sanata olan ilgisi beni etkiledi. Benim en mutlu olduğum, kendimi en iyi, en özgür ruhlu hissettiğim zamanlar, sadece resim yaparak dünyanın gerçekliğinden koptuğum anlardı… Bunun benim geleceğim olmasını istiyordum artık. Böylece kesin kararımı vermiştim, evet ben bu işi daha profesyonel anlamda yapmalıydım. “Yaptığım çalışmaları özgün ve yaratıcı olarak tanımlayabilirim” -Yaptığınız çalışmaları nasıl tanımlıyosunuz? Yiğitaslan: Yaptığım çalışmaları özgün ve yaratıcı olarak tanımlayabilirim. Sadece resim yapmıyorum. Ürün fotoğrafları çekiyorum. Linöl baskı, gravür baskı, dijital çizim, kolaj, afiş tasarım türünde de çalışmalarım mevcut. Fotoğraf çekip üzerinde program desteği ile yaratıcı çalışmalar da yapıyorum. Özellikle son zamanlar kolaj ve dijital çizim ağırlıklı çalışmalar yapmaktayım. Çalışmalarıma http://remisart.com/ ve https://www.instagram.com/_remisart/ hesaplarımdan ulaşabilirsiniz. -Eserlerinizde daha çok hangi tema üzerinde duruyorsunuz? Yiğitaslan:Tema olarak daha çok iç duyguların yansımaları üzerinde durmaktayım. Bu kimi zaman olumlu kimi zaman da olumsuz duyguların bende uyandırmış olduğu etkiler ve onun sanatıma yansımaları... Bu temalar bazen hüzün, bazen sevinç, bazen toplumda kadının yeri, bazen de kaos gibi duyguları barındırıyor. -Soyut sanatla ilgilendiğinizi düşünürsek, sizin için ne anlam ifade ediyor? İrem’in dünya ya da sanatla derdi ne? Yiğitaslan:Soyut sanat, benim için verilmek istenen mesajın ve duyguların dolaylı ve sembolik bir biçimde izleyiciye aktarımıdır. Soyut sanatın kendi içerisinde farklı bir gerçekliği vardır. Sanat, benim için hayatın gerçekliğinden kaçıp sığınabildiğim güvenli bir yuva olmuştur. Ben içimde yaşadığım, ifade edemediğim duygularımı sanat ile ifade ediyorum. -Sizce içinde bulunduğumuz zamanda soyut resmin öne çıkma sebebi nedir? Yiğitaslan:İçinde bulunduğumuz zamanda evet, soyut resim ön plana çıktı diyebiliriz. Nedeni ise bence birçok insanın yaşadığı, dünyanın gerçeklik algısından kopup, belki de bulamadıkları huzuru, hissettikleri duygular ile özdeşleşen soyut sanatta bulmalarıdır. -Eserlerinizi modafabrik üzerinden satıyorsunuz. Biraz da bundan bahsedebilir misiniz? Sosyal medya ve online satış konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce sosyal medya sanatla uğraşan insanlar için nasıl bir alan, faydaları neler? Yiğitaslan:Evet, eserlerimin bir kısmını Modafabrik sitesi üzerinden, ürüne dönüştürülmüş biçimi ile satıyorum. Modafabrik, 1947 yılında kurulmuş olan Reisoğlu İplik Fabrikası’nın üçüncü kuşak kurucularından Sait Yılmaz Bey’in geliştirmiş olduğu bir proje. Ben de eserlerimin ürün haline dönüşmüş formunun daha ilgi çekici olacağını düşündüm. Sosyal medyanın hem başka sanatçılara ulaşmak hem de sanatsever insanlara ulaşabilmek için çok fazla imkanı var. Böylece hem kendi ülkem hem dünyada birçok yabancı kişiye ulaşabilmekteyim. Bu şekilde faydaları var diyebilirm. İlgi duyanlar, çalışmalarımın yastık, perde, çanta vb 14 ürün formuna dönüşmüş hâlini, https://modafabrik.com/tasarimci-tasarimlari?designer_id=473 linkinden edinebilirler. -Sizce sanatta eğitimli ve alaylı olmak arasında ciddi bir fark var mı? Yiğitaslan:Sanatta eğitim almak ve sanatta alaylı olmak arasında genelde bariz bir fark vardır. Fakat alaylı olup, doğuştan yetenekli ve kendini çok iyi geliştirmiş kişiler de bulunuyor. Fakat bu konuda eğitimli olmanın farkı, sanatı kuralları ve tüm teknik - detayları ile öğrenmek. Eğitim sürecinde bu işin tarihi, felsefesi, psikolojisi, sosyolojisi, sanat akımları vs bir çok yönden süreç olarak öğreniliyor. Eserlerde de bu bilgilerin etkisi mutlaka ortaya çıkıyor. -Etkilendiğiniz sanatçılar kimler ve eserlerinizde sizi besleyen unsurlar neler? Yiğitaslan:Paul Cezanne, Paplo Picasso, Karel Appel, Willem de Kooning beni en çok etkileyen ressamlar... Bu sanatçıların eserlerinde beni besleyen unsurlar ise farklı bakış açıları, gerçek görünene aykırı olan farklı biçim ve form algısı, duyguları vurgulama biçimleri olmuştur. Türk sanatçılardan ise lisans döneminde atölyesinde ders aldığım Murat Ateşli hocam, yüksek lisans eğitim dönemindeki tez hocam Engin Ümer farklı bakış açıları, resme kattıkları yorumları, özgün tarzları (özellikle Engin Hocamın çalışmalarındaki figürlerin yeniden biçimlendirilmiş hali ve farklı estetik yapıları) ile etkilendiğim ve örnek aldığım sanatçılar... Renk olarak ise beni en çok etkileyen ressam, sevgili Bület Yavuz Yılmaz Bey. Kendisinin de çok güzel soyutlama tarzında eserleri var. Fakat beni en çok etkileyen, eserlerindeki renklerin kullanım şekli; renkleri hiç canlılığını kaybetmiyor. -Özellikle genç ressamların, sergi açmak, tanınmak ve eserlerini satmak konularında sıkıntıları var. Bu konuda neler söyleceksiniz? Ne tür sıkıntılar yaşıyorsunuz en çok? Yiğitaslan:Evet, maalesef bu konuda sıkıntılar var. Şimdiye kadar sadece birkaç eserimi satabildim. Pandemi sürecinin de maalesef bu duruma olumsuz etkileri oldu. İstanbul’da tanıdığım galeri sahipleri var ve ben genelde İstanbul’da karma sergilere katıldım (Nişart Galeri ve Cepheart Galeri). Ankara’da henüz böyle bir etkinliğim olmadı. Umarım bir gün olur, bunu çok isterim. -Projelerinizden de söz eder misiniz? Yiğitaslan:Birçok karma sergiye katıldım fakat açmayı planladığım ilk lişisel resim sergim için hazırlık yapıyorum. Modafabrik sitesi için özel tasarımlar yapmayı planlıyorum. Beni heyecanlandıran bir kitap içeriği görselleştirme işi aldım onun üzerine çalışıyorum. Bir de senaryosunu severek okuduğum bir tiyatro oyunu için tiyatro afişi tasarımı üzerine çalışmaktayım.

Editör: TE Bilisim