Mehmet Necati GÜNGÖR Hangi TV’yi açsam O. Reklam kuşağı gibi hep aynı tekrar. Seyredince başıma ağrılar dikiliyor. İyisi mi Zuhal Topal’ın programını seyret. Biz de onu yapıyoruz. Orada Türk toplumunun ortalamasını görüyoruz. İlginç tipler, güzel kızlar, yakışıklı gençler var. Hepsi taliplerini bekliyorlar. Bir de Şaduman hanım ve yaşıtları. Onlar, locanın ön tarafında tecrübelerini konuşturuyorlar. Nihayet, Serkan Hanife’den özür diledi. Bakalım gelecek mi? Gelmezse, milyonların üzüleceğini söylüyor Zuhal hanım. Trabzonlu teyze onlar için ağlayıp durdu. Aşıkların kavuşmaları için mübarek günde Allah’a yakarışının sonu gelmedi. Ağlayarak memleketine döndü. Dönüşte Serkan ile Hanife’yi bir arada görürse çok mutlu olacak. Milyonları ilgilendiren ikinci olan Azerbaycanlı kardeşimiz yakışıklı Ali ile O’nun gençlik aşkı. Adam, iki yıl önce sırtını dönüp gelmiş bu programa. Üstelik Naz kızımıza da aşık olmuş. Sonra ne olmuşsa Naz’dan ayrılıp, eski aşkına dümeni kırmış. Eski aşkı Bakü’den kalkıp buralara gelmiş ama, ne geliş. Ali’yi adeta çatlatıyor. Ali ise özür üstüne özür diliyor. Nihayet bir çiçekle gönlünü alıp yüzünü güldürdü aşkının. Sonunun nereye vardığını görmek için ertesi günü bekleyeceğiz. Bir de Huriye kızımız var. Annesiyle gelmiş. Çay içme seanslarına annesi de katılıp damat adaylarını süzüyor. Kızı için “görüşlerine saygı duyarım” diyor ama, bu saygı lafta kalıyor. Kızın gözü annesinde. Damat adayları ise yağ üstüne yağ çekiyorlar. Allah’ı var, kız çok güzel En son, kendinden 8 yaş büyük damat adayı geldi. Kızın annesi nihayet bu adayı beğendi beğenmesine de, bu defa kızı kararsız. “Kalbimin kıpırdaması lâzım.” diyor. Kiminin kalbi kıpırdamıyor, kimi elektrik alamıyor. Allah onların da, Türkiye’mizin de sonunu encam eylesin. Var olasınız Zuhal Topal hanımefendi. Gerçekten, programınız ilgi topluyor. En azından, başkalarını dinlemek gibi bir zorunluluktan kurtuluyoruz. Bir nevi terapi...