Ankara Hatay Sokak’ta bir şiir evi… Dışarıda tabelası olmayan, giriş kapısında “İnsanlığını unutanlar giremez” yazan, içeri girdiğinizde ise sımsıcak bir ortamın karşıladığı bu mekân, A Şiir Evi. 1990 yılında Ahmet Erhan tarafından kurulan ve şimdi Murat Koçak tarafından devam ettirilen bu şiir yuvası, pek çok nitelikli şiir etkinliğine ev sahipliği yapıyor, dergi çıkarıyor. Şiir okuyucusunun, şiir yazanlardan daha az olduğunu vurgulayan “Deli Murat” lakaplı şair Murat Koçak, “Gücüm yettiğince A Şiir Evi’ni sürdüreceğim” diyor

SULTAN YAVUZ -Kuruculuğunu 1990 yılında şair Ahmet Erhan’ın yaptığı A Kitabevi, Hatay Sokak’taki varlığını bir süredir “Deli Murat” lakaplı Şair Murat Koçak’ın çabalarıyla A Şiir Evi olarak sürdürüyor. 2016 yılından beri mevcudiyetini koruyan mekân, pek çok şiir etkinliği düzenlemesinin yanı sıra, “Şiir Aşk” ve mevsimlik olarak yayınlanan “Bozkır Şiir Yaşam” dergilerini çıkarıyor. Kendisini şiire vakfeden ve sekiz şiir kitabı ile iki dergi çıkaran Koçak, bu sıralar “Büyük Ekspres Kuşağı” diye adlandırdığı Ankara şairlerinin izini sürüyor. Şair Haydar Ergülen, “Rüzgâr Pansiyonu” isimli yazısında, bir dönem İstanbul’da yaşayan Şair Murat Koçak’a dair, şairi Ankara’da 1980 öncesinde tanıdığını ve onu ilk kez Sakarya’daki Büyük Ekspres’te, şair Ahmet Erhan’la gördüğünü ve tanıdığını anlatıyor. Ergülen, Büyük Ekspres Kuşağı içinde, Akif Kurtuluş’tan Behçet Aysan’a, Adnan Satıcı’dan Hüseyin Ferhad’a ve Azer Yaran’dan Adnan Azar’a kadar pek çok ismin yer aldığından bahsediyor. Uzun yıllar başta İstanbul olmak üzere sokakta şiir okuyan ve şiir kitaplarını satan Koçak için, “Şiire adanmış bir yaşam Murat’ın ki, sokaklara ve elbette rüzgâra... Seçkisinin yanı sıra şiir kitapları da yayımlıyor. Murat’la karşılaşanınız olmuştur” diyerek, onu hem Panait Istrati’nin Kodin (Arkadaş) romanındaki karaktere hem de derviş bir şaire benzetiyor. Pek çok habere ve “Sokağın Sesi” isimli TRT’de yayınlanan belgesele konu olan Koçak, 24 Saat Gazetesi’ne kapısını açtığı şiir evini ve şiiri anlattı. Murat Koçak, A Şiir Evi’nin ilk kuruluşunun 1995 yılına tekabül ettiğini söylüyor. Mekânın önce kitabevi olarak kurulması ise Ahmet Erhan tarafından 1990 yılına dayanıyor. 1991’de mekânı devralarak, 1995 yılına kadar devam ettiren Koçak, daha sonra Ankara’dan gitmiş ancak 2014 yılında emekli olunca yeniden dönmüş. Şimdiki mekânın alt katını Hazar Şiir Evi olarak açan Koçak, 2016 yılından beri de asıl mekâna taşınarak, Erhan’ın ailesinin de onayıyla A Şiir Evi olarak devam ettirmiş. Her gün saat 13.00’ten itibaren hayata başlayan A Şiir Evi içinde Behçet Aysan yazı işleri odası ve şiirlerden oluşan, İlhan Erdost isimli bir de kitaplık yer alıyor. Şiir ağırlıklı etkinliklerin yapıldığı mekânda, sunumlar nitelikli olsa da katılımcı sayısının azlığından dem vuran Koçak, iki- üç kişiyle de olsa etkinliklerini devam ettirdiklerini belirtiyor. Temmuz ayından beri “Bozkır Şiir Akşamları” etkinliğini sürdüren A Şiir Evi, Kasım ayından beri de “Dünya Şiir Okumaları”nı yapıyor. Hayatın akışına ve kendiliğindenliğe inanan Koçak, sunumlar öncesi çok hazırlık yapmadıklarını, doğaçlama geliştiğini ifade ediyor. “Çağrılmayan Yakup” A Şiir Evi’ne geliyor Geçtiğimiz Cumartesi düzenledikleri “Bozkır Şiir Akşamları”nda, Edip Cansever’in şiirlerinin okunacağı sırada A Şiir Evi’nin kapısından ilginç bir adam giriyor. Cansever’in şiirlerinden, “Umutsuzlar Parkı, Çağrılmayan Yakup ve Mendilimde Kan Sesleri”nin okunacağı etkinlikte kapıyı açan Koçak, takkeli ve uzun sakallı bir adamı karşısında görünce önce biraz ürküyor. Adam, “Ben Çağrılmayan Yakup’u dinlemeye geldim, adım Yakup” diyor. Acelesi olan adamın ricasını kırmayan A Şiir Evi, şiir sıralamasında önceliği “Çağrılmayan Yakup”a veriyor. Mekânda alkol olmasından rahatsız olmadığını da belirten bu adam, şiirini dinleyip gidiyor. Koçak, şiiri tüm ideoloji ve inançların üstünde tutarak, A Şiir Evi’ne gelen insanlarla sadece şiir üzerinden bir ilişki yürüttüğünü ve herhangi politik bir duruşun özellikle belirleyici olmadığının altını çiziyor. “Kasap önlüğüne kefe yaptım, kefelere kitaplar koydum” “Şiir A” isminde dört sayı dergi çıkaran ve insanlara ulaştıran Koçak, geçen yıl çıkarmaya başladıkları “Şiir Aşk”ı da devam ettireceklerini söylüyor. İlk sayıda Hollanda’da yaşayan Tünay Yılmaz’ın şiirlerinden oluşan bir çalışma ile A Şiir Evi’ni anlattıklarını ifade eden Koçak, “Hem tanınmış şairler hem de şiir yolculuğumda tanıştığım insanların olduğu bir çalışma olarak düşündüm” diyor. “Bozkır Şiir Yaşam” isimli mevsimlik derginin ise İmge ve Turhan kitabevlerinden temin edilebileceğini söyleyen Koçak, 2016 yılında çıkardığı ve “36 yıllık birikimim” dediği “Yenidoğan Meyhanesi” ve 2017 yılında da Şair Mehmet Mansur Doğan’ın “Sesimde Mimozalar” isimli şiir kitaplarını yayınladıklarını belirtiyor. Şiir yayıncılığının ve dergiciliğinin çok zor olduğunu ancak kendine has yöntemler bulduğunu vurgulayan Koçak, şunları söylüyor: “Benim lakabım Deli Murat, geçmişte üzerime tuhaf giysiler giydim, bir kasap önlüğüne kefe yaptım ve kefelere kitaplar koydum. Beyoğlu’nda uzun yıllar şiir bağırarak hayatımı idame ettirdim. Şiiri küçümseyen biri olduğunda, ‘Hayır, o size göre değil’ diyerek elinden aldım. Ben kendime şair demekten haz duymam, ben şiir işçisiyim. Şiiri birleştirici, tamamlayıcı, tüm inanç ve ideolojilerin üstünde düşünürüm. Belki de yanılıyorum ama buraya gelen insanların siyasi kimliklerini de dışarıda bırakmalarını istiyorum.” Günümüzde şiir dergilerinin alıcısının çok az olduğunu kaydeden Koçak, kapanan bir şiir dergisinin satışının 500 olmasına karşın, 1500 kişinin şiir yollamasının ironik olduğundan bahsediyor. Koçak, “Şiir yazanlarımız bile okumuyorlar, etkinlik yapıyoruz, gelen kişi sayısı belli... Maalesef herkes kendi kabuğunda ve sanal düzlemde. ‘Nasıl olsa canlı yayın yaparlar, ben de oturduğum yerden izlerim’ diye düşünüyorlar. Fakat biz inatla devam ediyoruz” diyor. A Şiir Evi’nin çocuğu gibi olduğunu söyleyen Koçak, buranın şiire gerçekten gönül vermiş insanların mekânı olmasını istiyor. Koçak, şöyle ifade ediyor: “Şiir silah kadar güçlü ve gül kadar narindir. Namlunun ucundaki çiçekler açmalı diyorum, savaşa karşıyım. Hayatımı yıllarca şiirle idame ettirdim. Birçok insan tanıdım ve onlara verilmiş bir sözüm var. Emekli olunca da geldim. Burada herşey akışına gelişiyor. Bir çocukluk düşüm burası ve gittiği yere kadar...” Sosyal medyada özellikle şiir anlamında bir kirlilik olduğunu kaydeden Koçak, iyi tarafının ise şairlerle tanışmak için bir fırsat olabileceği görüşünde. Koçak, “Örneğin, Tünay Yılmaz’ı bu sayede tanıdım” diyor. Şiirin bir dua ve bir isyan olduğuna dikkat çeken Koçak, bazı günlerde gelen insanların farklı enstrümanlarla şiirlere eşlik ettiğini ve bu doğaçlama halin onu çok memnun ettiğini dile getiriyor. Koçak, “A Şiir Evi’nin bir tabelası yok, böylece dışarıya bakınca gün batımını görmemi engelleyecek bir durum yok. Kapıya astığım yazılardan ürkenler de var, ‘Çomağını sakla, geliyoruz’ diyenler de...” diye anlatıyor. A Şiir Evi’nin logosu A Şiir Evi’nin ilk logosunu 2 Temmuz 1993 Sivas Katliamı’nda ölen karikatürist Asaf Koçak’ın çizdiğini söyleyen Koçak, şimdiki logonun da bir arkadaşının tanıdığı tarafından yapıldığını belirtiyor. Koçak, kendi kuşağının şairleri için, “Kavgalar ederdik ama kadimlik ve samimiyet vardı” diyor. Önümüzdeki “Bozkır Şiir Yaşam” dergisinde Ahmet Erhan’ın “Büyük Ekspres Kuşağı” isimli şiirinden yola çıkarak, o kuşağı ve Kapadokya’yı anlatacaklarını söyleyen Koçak şunları söylüyor: “O kuşaktan insanları araştırıyorum şu an, mesela yıllar öncesinden birini sanal ortamda buldum, çok güzel bir yazı gönderdi. Büyükekpress Kuşağında Özdemir İnce’ler, Haydar Ergülen’ler, Adnan Azar’lar, Adnan Satıcı, Hüseyin Ferhat gibi çok isim var. Şiir çok az okunuyor ve bunalımlı bir çağda olduğumuzdan herkes kabuğuna çekiliyor. Bizim de sığınağımız sanat ve en çok da şiir... Sanat bence Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya benzer ve şiir de bundan en fazla nasibini alan... Fakat ben ömrümün sonuna kadar bunu sürdürmek istiyorum. A Şiir Evi’nde 19 Ocak 2019’da Frederick Garcia Lorca etkinliği yaptıklarını söyleyen Koçak, 16 Şubat’ta da şairler Ahmet Telli ve Eren Aysan’ı konuk edeceklerini belirtiyor. Şair Murat Koçak’ın şimdiye dek yayınlanmış kitapları; Eylül Sonrası Görüntüler, İnsan, Rastlantı ve Beklenti, Siyah, Turkuaz, Hiç kimseden hiç kimseye, İç İçe Odalar, Yeni Gün Meyhanesi... Yayınladığı dergiler ise Pencere Şiir Seçkisi ve Rüzgâr Şiir Yaşam... Şimdi ise Şiir Aşk ve Bozkır Şiir Yaşam’ı yayınlıyor. Kendi deyimiyle, bu şiir emekçisinin nice yıllar üretmesi ve şiirler ülkesinin Don Kişot’u olarak kalması dileğiyle...
Editör: TE Bilisim