Covid-19 virüs salgını döneminde izole tedavi yöntemleri arasında yer alan periton diyalizi tedavisi hakkında önemli bilgiler veren Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Uzmanı Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, hijyen kurallarına dikkat edildiği sürece sağlıklı ve uzun süreli tedavinin mümkün olabileceğini aynı zamanda tıbbi bir sakınca olmadığı sürece böbrek hastalarının bu tedavi yöntemi için uygun adaylar olabileceğini belirtti

NAZ AKMAN/ANKARA Günümüzde dünya nüfusu içinde kronik hastalığı olan çocuk ve yetişkin sayısı giderek artış gösteriyor. Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 virüs salgını sürecinde kronik rahatsızlığı olan pek çok kişi hastalığın bulaşıcılığı dolayısıyla tedavisini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Evde uygulanan tedavi yöntemleri arasında yer alan periton diyalizi tedavisinde ise diyaliz merkezi gibi kalabalık ortamlara girilmediğinden hastalar bu dönemde evde izole bir ortamda tedavisini aksatmadan korunabiliyor. Dünyada ve ülkemizde uygulanan periton diyalizinin evde uygulanma sürecinde ise hastaya hemşire tarafın verilen eğitimin ardından hasta kendi başına ve hastaneye bağımlı olmadan bu yöntemi uygulayabilir. Bu tedavi biçiminde, hasta yatmadan önce set ve solüsyon torbalarını periton diyaliz makinesine yerleştirir ve makinasını önerildiği şekilde programlayarak, gece boyunca makina tarafından karın boşluğuna diyaliz sıvısı verilip, bekletilerek boşaltılır. Evde uygulanan bu tedavinin sağlıklı ve uzun süreli yanıt verebilmesi için ise hijyen kurallarına dikkat edilmesi hayati önem taşır. Tıbbi açıdan bir sakıncası olmadığı sürece bu tedavi için uygun birer aday olan böbrek hastaları, hastaneye bağımlı olmadan bu tedaviyi günlük hayatlarına entegre edilebiliyor. Bu dönemde evde periton diyalizi tedavisi gören hastaların kendilerini izole edebildiklerini [caption id="attachment_199931" align="alignright" width="328"] Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Uzmanı Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu[/caption] söyleyen Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Uzmanı Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, “Hastalar, diyaliz merkezi gibi kalabalık ortamlardan uzak kalabildiklerinden, tedavilerinde aksama olmaksızın çok daha iyi bir şekilde korunuyorlar. Bu dönemde evde diyaliz tedavisi gören hastalar kendilerini daha etkin bir şekilde izole edebildiklerinden, hastane ve diyaliz merkezi gibi kalabalık ortamlardan uzak kalabildiklerinden, tedavilerinde aksama olmaksızın çok daha iyi bir şekilde korunmuşlar ve virüse yakalanma oranlarının daha düşük olduğu gözlenmiştir” dedi. Periton diyalizi tedavisini kimler tercih edebilir? Diyaliz merkezine ulaşımda sorun yaşayan veya yatağa bağımlı yaşlı hastalar ya da 0-5 yaş arası küçük çocuklar için periton diyalizinin ilk tercih olduğunu ifade eden Aşıcıoğlu, dolaşım yetersizliği, kalp yetmezliği veya damar giriş yolu problemleri nedeniyle hemodiyalizi tolere edemeyen hastalar ile hemodiyaliz ünitesine uzaklık nedeniyle erişimi olmayan hastalarda da periton diyalizinin tercih edilmesi gerektiğini söyledi. Aşıcıoğlu, aktif çalışan hastalar, seyahat etmek, serbest ve bağımsız kalmak isteyen hastalar için de yine periton diyalizinin daha uygun bir seçenek olacağını belirterek, karın içerisinde geçirilmiş ameliyatlara bağlı yapışıklıklar, apse, fıtık ya da kolostomi olan hastalar ile divertikülit, ülseratif kolit veya iskemik kolit gibi iltihabi bağırsak hastalıkları olan kişilerin periton diyalizi tedavisine uygun olmadığını söyledi. Aşıcıoğlu, sosyal açıdan ise tedavi uyumsuzluğu, demans, kötü hijyen alışkanlığı ve ciddi psikotik hastalığı olan kişilerde de periton diyalizinin tercih edilmemesi gerektiğine işaret ederek, bu tedavi yönteminin en önemli aşamalarından birinin hijyen ve hasta eğitimi olduğunu ifade etti. Öte yandan periton diyaliz tedavisi gören hastaların böbrek nakli olmalarında da hiçbir sakınca olmadığını söyleyen Aşıcıoğlu, “Bu hastaların ameliyattan sonraki süreçleri ve operasyonun başarısı hemodiyaliz hastaları ile benzer hatta bazı açılardan daha başarılı olmaktadır. Biz biliyoruz ki periton diyalizi, hastanın kendi idrarını çok iyi bir şekilde korumaktadır. Yani hemodiyaliz tedavisine başlayan bir hastada aylar içerisinde tüm idrar dolayısıyla kalan böbrek fonksiyonu kaybolurken, periton diyaliziyle takip edilen hastalar, yıllar sonra dahi idrar miktarının bir kısmını koruyabilmektedir. Nakil öncesi dönemde bu bir avantaj oluşturur, çünkü vücutta daha az sıvı birikimi olacaktır. Benzer şekilde bazı çalışmalarda periton diyalizi tedavisi altındayken böbrek nakli yapılan hastalarda takılan böbreğin hemodiyaliz hastalarına göre daha erken dönemde çalışmaya başladığı gösterilmiştir” ifadesini kullandı. Hijyen kurallarıyla enfeksiyon riski en aza indirilebilir Tedavinin bütün aşamalarında hijyen kurallarına dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Aşıcıoğlu bu şekilde enfeksiyon riskinin en aza indirilebileceğini, diyaliz işlemi sırasında temas edilen bütün yüzeylerdeki mikrop ve bakterilerin uzaklaştırılabileceğini belirtti. Hijyenin sağlanamadığı durumlarda periton diyalizinin yapılmasının uygun olmayacağını söyleyen Aşıcıoğlu, “Ancak hijyen kurallarına dikkat edildiği takdirde sağlıklı ve uzun süreli bir tedavi mümkündür. Burada hijyenden kastedilen hem genel olarak kişisel hijyen hem de diyalizin yapıldığı ortam ve diyaliz prosedürleri sırasında izlenmesi gereken basit hijyen kurallarıdır. Tüm bu kurallar günümüzde virüs salgını nedeniyle uyulması gereken önlemler ile benzerdir. İşlem esnasında maske takılması, el yıkanması veya antiseptik solüsyon gibi hijyen kuralları vardır. Bu nedenle virüs salgını sırasında periton diyaliz tedavisinin önemi ve avantajı bir kez daha ortaya çıkmıştır” dedi. Karın içi zarının iltihaplanma nedeni hijyen kurallarına riayet edilmemesi Karın içi zarının iltihabı yani peritonitin, periton diyaliz tedavisinde başarıyı azalttığını buna neden olan etkenin ise hijyen kurallarına riayet edilmemesi olduğunu belirten Aşıcıoğlu, bu nedenle bazı hastalarda peritonit nedeniyle hemodiyalize geçilmek durumunda kalındığını ve bunların bir kısmının istedikleri halde periton diyalizine geri dönemediğini söyledi. Aşıcıoğlu, “Çok önemli bir diğer nokta ise hastanın periton diyaliz ünitesi ile iyi bir iletişim ve bağlantı halinde olmasıdır. Hasta, en ufak bir problem veya şüphede kaldığı durumlarda üniteye rahatça ulaşarak destek alabilmelidir. Bizim periton diyaliz tedavisinde başarımızı azaltan ve en çekindiğimiz konu ise karın içi zarının iltihabı yani peritonit dediğimiz tablodur. Bunun da yine en sık nedeni hijyen kurallarına riayet etmemektir. Maalesef bazı hastalarımızı peritonit nedeniyle hemodiyalize geçirmek zorunda kalıyoruz ve bunların bir kısmı istedikleri halde periton diyalizine geri dönemiyorlar” diye konuştu. Böbrek nakli olan hastalar dikkat Böbrek nakli olan hastaların ilk üç ay içerisinde artan enfeksiyon riski nedeniyle kalabalık ortamlardan uzak kalarak, izole bir şekilde maske takması gerektiğini bildiren Aşıcıoğlu, “Böbrek nakli ameliyatından sonra normal koşullarda hastalar bir hafta süreyle hastanede takip edilirler. Ardından eve taburcu olan hastalar, bu dönemde ağır olmayan fiziksel aktivitelerde bulunabilir, mesela günde yarım saat yürüyüş yapabilir. Ameliyattan yaklaşık üç ay sonra tamamen iyileşmiş olarak normal fiziksel ve iş hayatlarına dönebilirler. Bu dönemde özellikle ilk üç ay içerisinde artan enfeksiyon riski nedeniyle hastaların kalabalık ortamlara girmekten kaçınmaları ve eve ziyaretçi kabul etmemeleri önerilir. Mecburen kalabalık ortama girilen durumlarda mutlaka maske takılmalıdır” dedi. Periton diyalizi tedavisinin evde uygulanma yöntemi Son olarak periton diyalizinde hastanın tedaviye aktif katılımının gerekliliği dolayısıyla hasta eğitiminin önemli olduğuna dikkat çeken Aşıcıoğlu, “Başarılı bir periton diyaliz programının ilk ve en önemli aşaması hasta eğitimidir. Periton diyaliz tedavisi hasta ve/veya hasta yakınları tarafından evde uygulanan bir tedavi yöntemidir. Dolayısıyla tedaviyi uygulayan kişilerin prosedürler ve dikkat edilecek konular hakkında iyi bir şekilde eğitilmeleri tedavi başarısını ve uyumunu arttıracaktır. Bizim kendi ünitemizde de hastalar gerek diyaliz öncesi dönemde gerekse periton diyaliz tedavisine karar verdikleri andan itibaren yoğun bir eğitim programına alınmaktadır. Bu konuda çok tecrübeli olan periton hemşirelerimiz tarafından hastalarımıza doğru periton diyalizi prosedürleri, nasıl hijyenik ve enfeksiyondan uzak bir şekilde diyaliz yapabilecekleri, uygun diyaliz ortamını nasıl sağlayabilecekleri, olası problemleri saptama ve sorunlarla baş etme, kendi kendine yeterli olabilme konularında detaylı ve kapsamlı bir eğitim verilmektedir” sözlerine yer verdi.
Editör: TE Bilisim