Mehmet Necati GÜNGÖR Yaşılçam döneminin ucuz salon filmleri olurdu. Bir şişe rakı eşliğinde yazılan senaryolarda esas kız ile esas oğlan o salonda senaristin yazdığı aşkı oynarlardı. Ucuz filmlerdi, müşterisi de ona göreydi. Şimdiki gibi aksiyon filmleri az sayıda çevriliyordu, seyircisi daha fazlaydı. Eşref Kolçak, Ayhan Işık, Orhan Günşiray dönemleri. Türkân Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın güzellerinin esas olanlara eşlik ettikleri dönemler. Bizim anamuhalefet partisinin muhalefeti de Yeşilçam’ın ucuz salon filmleri gibi heyecansız. Salon konuşmaları güzel, ancak, iş eyleme gelince kocaman bir fosss. Her zaman ifade ettim, tekrarlayayım: Kemal Kılıçdaroğlu, şu anki liderler arasında en çok sempati ve saygı duyduğum biri. İyi yetişmiş, dürüst bir bürokrat. Siyasi yönüne nedense not veremiyorum. Bürokratlıkta kalmış bir siyasetçi izlenimi veriyor. Salon konuşmaları iyi ve tok. Ancak, ne taraftarında, ne öteki partilere oy veren kitlelerde titreşim yaratamıyor. Sabah çöktüm, Halk TV’nin karşısına, acaba o diyorlarda ne var diye şöyle bir bakındım. Zaten Halk TV ile Tele1’den başka izleyebileceğimiz bir kanal yok. Okunabilecek gazete sayısı bile beşi geçmiyor. Bu durumda, muhalefetin salonlardan ses duyurmasının ne kadar imkân dahilinde olabileceğini taktire bırakıyorum. Evet, sabah bakınırken gördüğüm manzara: Parti, Abant kampında. Kahvaltı öncesi veya sonrasında toplu yürüyüş yapıyorlar. Başlarında lider Kılıçdaroğlu, arkasında kadınlı erkekli  milletvekilleri. “Güneş ufuktan şimdi doğar, yürüyelim arkadaşlar” marşıyla gölün çevresini turluyorlar. Ama güneş onlar için hiç bir yerden doğmuyor nedense. Yaptıkları, sade suya tirit kabilinden muhalefet. Eylem yok eylem! Muhalefet salonlarda değil, meydanlarda yapılır a dostlar! Bakın, rahmetli Türkeş’in aldığı oy yüzde 3 bile değildi. Ama, yaptığı uzun yürüyüşlerle siyasetin zeminini sallıyordu. Kılıçdaroğlu’nun da böyle bir yürüyüşü oldu. Hepimiz “liderliğe terfi etti” diye sevindik, arkasını bekledik. Nedense hep salonlarda kaldı. Önümüzde yerel seçimler var. Güneşin İzmir yanında İstanbul ve Ankara’dan da doğmasını bekliyorlar. Bu kadar küskün seçmenle, Hayal kırıklıklarını halâ onaramamış bir taraftar kitlesiyle... “Yürüyelim arkadaşlar.”