Güray SOYSAL Ankaragücü, bileğinin hakkı ile şampiyon oldu. Bu şampiyonlukta taraftarının payı oldukça fazla. Buraya kadar bir şey diyemeyiz. Ancak... Sevincinde bir sınırı olmalı. Bu sınırı aşma olayı, Erciyesspor maçında yaşandı. Sonunda Ankaragücü, daha bismillah deyip adımını attığı Birinci Lige cezalı başlayacak. Yani Ankaragücü sahasında oynayacağı ilk Birinci Lig maçında taraftarından mahrum kalacak. Gelelim, Hatayspor maçına... Maça girerken, basın tribünün kapısında emniyetten görevli kişi hepimizin üzerini aradı. Buna hiçbir itirazımız olmadan, istenen biçimde kontrol yapıldı. Peki, aynı emniyet görevlileri 19 Mayıs’ın tribünlerine giren yüzlerce havai fişek ve ses bombaları konusunda neden aynı hassasiyeti göstermedi.  Basın mensupları ve normal halk olunca, tepeden tırnağa kadar arayacaksın, ama tribüne sokulan yüzlerce havai fişek ve bombaya göz yumacaksın. Bu konuda Ankara Emniyeti sınıfta kaldı. Hem de koskoca bir sıfır alarak İşte, beni çilen çıkartan olay bu idi. Hele hele maçın 6 ncı dakikasında yapılan sevinç gösterisinde taraftarlar yine sınırı aştı ve tribünler çılgınlığı zirvesine çıktı. Yakılan meşaleler ve sis bombaları ile tribünler ana baba gününe döndü, birçok kişinin sağlıkları bile tehlikeye girdi.. Tehlike daha bitmemişti. Maçın 85 nci dakikasındaki çılgınlık, her türlü hoşgörüyü bir kenara bırakacak cinstendi. Oturduğumuz basın tribünün kenarındaki genç kızlar, kucaklarındaki küçük çocukları bizlere teslim etmek zorunda kaldılar. Zira, yakılan meşalelerden ve atılan ses bombalarından o minikler korkmaya başlamıştı. Annelerinin elinden aldığımız çocukları basın tribünün kapalı bölümüne geçirmek zorunda kaldık. Basın tribünü ağlayan anneler ve çocuklarla dolmuştu. Havai fişek ve sos bombaları içinde o çocuklarla annelerinin bol miktarda su verip teskin etmeye çalıştık. Birileri sevinçlerini çılgınlığın zirvesine çıkarmasının faturası, maçı sadece seyretmek ve tuttuğu takımın başarısında mutluluk duymaktan başka bir şey düşünmeyenlere bu ıstırabı çektirmek kimsenin haddi olsa gerek. Böyle bir çirkinliği kimse içine sindiremez. Tekrar yazıyorum, sevinmek en ve mutlu olmak onların hakkıydı. Ancak, bu sevinçteki ipin ucunu kaçırması, bu çirkinliklere herkesi ortak etmesi, kimsenin haddi değildir. Ankaragücü, Ankara’nın markasıydı. Ancak bu markayı “Ben seviniyorum. Bunun için yaptığım her şey geçerlidir” mantığında olanların verdiği zarar, hem Ankara’ya, hem de Ankaragücü’nü ne durumlara soktuğunu ve bundan sonra da başına nelerin geleceği bilinmelidir. Sevinmesini bile bilmeyenlerin ortaya çıkardığı zarar, şimdilik yeni sezon armağanı olarak 1 maç olarak karşımızda duruyor. Bakalım, Hatayspor maçının faturası ne olacak?