Anı yaşamak mı yoksa ölümsüzleştirmek mi?

NAZ AKMAN (ANKARA) - Sanatçı Erhan Us’un dijital ajans, marka yönetimi, sosyal medya çalışmaları sırasında yaptığı gözlemlere dayanan ve yazdığı köşe yazılarının görsel bir izdüşümü olan altı yıllık bir çalışmanın ürünü eserlerin yer aldığı “Dijital Tutsaklık” fotoğraf sergisi meraklılarıyla buluştu. İklim Sanat Projesi’nde açılan sergide, sanatçının 21 fotoğraf ve bir adet gladyatör kaskına takılan sanal gerçeklik gözlüğü biçimindeki yerleştirmesi yoğun bir ilgi ile karşılandı. Sergide yer alan fotoğraflar, Paris, Rio, Hong Kong, Birleşik Arap Emirlikleri, İstanbul, Ankara, Eskişehir ve Konya gibi pek çok farklı bölgede çekildi. Sosyal medya ve selfie bağımlılıklarının anı kaçırma etkisini konu edinen sergide, sanatçının eş zamanlı yayımlanan, ilgi bağımlılığı ekseninde gelişen ve sosyal medya tutsaklığını konu edinen “Dijital Prestij” kitabı da tanıtıldı. Ulusal ve uluslararası 11 sivil toplum kuruluşunda başkanlık görevlerinde bulunan ve pek çok onur nişanına sahip olan Us’un özel ödüllerinin yanı sıra “En İyi Dijital Ajans” kategorisinde iki ödülü de bulunuyor. Yaşamın her anı selfieleniyor Pek çok insanın günlük yaşamında yaşadığı her anı fotoğraflayarak sosyal medya platformlarında sunmasını eleştiren ve dijital ilgi bağımlılığının dijital ölüme neden olduğunu ortaya koyan sergi, Erhan Us’un bir farkındalık projesi. “Paylaşımların kontrolden çıktığının farkında mısınız? Mezarlıkta, hastanede, trafikte, namazda, serumla çekilen fotoğraflar, ‘selfie’ler size çoktan normal gelmeye mi başladı? İnternetiniz kesilirse, uzun bir uçak yolculuğunda, ‘akıllı’ telefonunuzdan ne kadar uzak kalabilirsiniz?” sorularıyla her bir bireyin kendini sorgulamasını sağlayan serginin manifestosunda, trendlerin peşinden gitmenin ve sosyal medyada maruz kalınan fotoğraf bombardımanın dijital ölüme işaret ettiği öne sürülüyor. Sanal dünyamızda kendi magazin programımızın yıldızı gibiyiz AD1644 Marketing Group CEO’su olan ve aynı zamanda yerel / uluslararası zincir otellerin pazarlama operasyonlarını yöneterek dijital alanda pek çok eğitim veren Us, fotoğraf sergisi ile eleştirel bir çalışmaya imza attı. Bireyselleşmenin arttığını ve toplumun yapısının sosyal ağlara kaydığını ifade eden Us, “Takip etmemiz gereken gündemler, elimizde kullanabileceğimiz ileri teknolojiler var. Ama biz, ne kadar iyi göründüğümüzle, fikirlerin / kavramların içini boşaltmakla, hızlı tüketmekle, aptallaşmakla meşgulüz. Bu bir dijital ölüm. İlgisizlik, boş vermişlik, algılama problemleri, bencillik, eşsiz ve özel olduğumuz illüzyonu… Sanal dünyamızda kendi magazin programımızın yıldızı gibi hissediyoruz. Dışarı çıkmaktan korkmamız bu yüzden. Dış referanslı, onay alma ihtiyacına bağımlı bireyler arasında aylar, yıllar geçiriyoruz. Belki onlardan biri olduğumuzu fark bile etmeden. Sosyal medya görsel bir bombardımanı barındırıyor ve bu da beraberinde metalaşmayı getiriyor” dedi. Us, “Herkes kendinin kahramanı ancak farkında değil” Gezilen yerlerin, yemek yenilen restoranların, tatil yapılan bölgelerin, ibadete açık alanların, hobi ve eğlence mekanlarının, eğitim merkezlerinin, sağlık hizmetlerinin verildiği binaların neredeyse hayatımızın her alanının sanal pazarda beğeniye sunulduğu ve doğrudan bireylerin özel hayatını ifşa ettiği dijital bağımlılık, çağın dayattığı ama aynı zamanda sakınılan bir durum. Us sergiye ilişkin, “Gittiğimiz yerleri incelemek veya anı yaşamaktansa her şeyi fotoğraflayıp daha sonra o anları teknolojik aletlerimizden izliyoruz. Yani o an bunu yaşamaktansa bu yönetimi seçiyoruz. Dijital hayatımızın bir gerçeği haline geldi. Yaşamımızın her anında telefona bağımlı yaşıyoruz bu da iletişimi öldüren bir durum. Manifestoda da hayatımızın ilgi bağımlılığı ekseninde geliştiğini ve sosyal medyadaki beğeni alma durumunu ele aldım. Çoğumuz için telefon sadece sosyal medya kullanım aracı olarak görülüyor. Herkes kendinin kahramanı ama bunun farkına varamadan trendler peşinde koşuyor” sözlerine yer verdi.