Kirit kafenin anahtarları…

Ankara Kalesi’nde bulunan Kirit kafe, ismini eski Türkçe’deki “anahtar” sözcüğünün karşılığından alıyor. 100 yıllık dış kapı anahtarının hâlâ kullanıldığı kafede, irili ufaklı eski anahtarlar mekânın duvarlarını süslüyor. Kirit’in sahibi Şükrü Sarılar, “Ankara’nın tek huzurlu yeri” dediği Kale’de bulunan kafesine gelen misafirlerine de aynı huzuru geçirmeyi hedeflediğini belirtiyor. Sarılar, Kirit kafeyi ve Kale’ye ilişkin düşüncelerini 24 Saat gazetesi için anlatıyor
[caption id="attachment_180635" align="alignright" width="303"] Şükrü Sarılar[/caption] SULTAN YAVUZ- Kaşgarlı Mahmud tarafından yazılan Divan-ü Lügat’it Türk’te yer alan “kirit” sözcüğü, eski Türkçede “anahtar” anlamına geliyor. Ankara Kale’de yer alan Kirit kafe de, anlamıyla uyuşan bir şekilde, duvarlarını eski anahtarlarla süslüyor. Özellikle el yapımı mantısı ve yaprak sarması ile dikkat çeken mekân, kahvaltılarıyla da adından söz ettiriyor. Kirit kafenin sahibi Şükrü Sarılar, Ankaralı olduğunu ve üniversiteden mezun olduktan sonra çeşitli sektörlerde çalıştığını ifade ediyor. 2008 yılında kafeyi açmadan önce de, Kale’ye sık sık geldiğini ve huzur bulduğunu belirten Sarılar, “Ankara’dan kaçıp kendi hâlinizde kalabildiğiniz bir yer Kale. Ben önceki işimden ayrılırken, mekân arıyordum ve burası da boşalınca kaçırmak istemedim” diyor. 2008 yılından bu yana Kale’deki müşteri profilinin değiştiğini vurgulayan Sarılar, daha önce üst sınıftan insanların tercih ettiği bir yerken, artık daha çok orta sınıfın uğrak mekânı olduğundan bahsediyor. Kafelerin bu durumdan çok da etkilenmediğini ancak sayıca fazla olan antikacıların olumsuz etkilendiğini kaydeden Sarılar, bu değişimi şöyle anlatıyor: “Gerek bombalı saldırılar gerekse siyasi olaylar nedeniyle, güvenlik kaygısı duyarak Kale’den ayaklarını ilk kesen yabancılardı. Daha sonra fda artan hayat pahalılığı içinde insanların alım gücü düştüğü için önceliklerini değiştirdiler. Antika almak yerine farklı şeylere yöneldiler ama bence gıda sektörü açısından çok değişim olmadı, belki çay kahve tüketen insanların sayısı artmıştır.” 100 yıllık kapı ve anahtarı Sarılar, bulunduğu mekânın 100 yılın üstünde olduğunu ve eskiden Kınacızade’nin iş yeri olarak yapıldığını belirterek, hâlâ eski orijinal kapıyı ve anahtarı kullandıklarını söylüyor. Dış kapıyı 100 yıllık bir anahtarla açmanın çok özel olduğunu ifade eden Sarılar, kafedeki onlarca anahtarı da zaman içinde antikacılardan edindiklerini belirterek, “Anahtar biriktirdiğimi bildikleri için, sağ olsunlar antikacılar hemen haber veriyor” diyor. Çok geniş bir menüye sahip olduklarını belirten Sarılar, özellikle kahvaltı konusunda Ankara’da tercih edilen mekânlardan olduklaırnı kaydederek, el yapımı mantı ve yaprak sarmalarının da meşhur olduğunu anlatıyor. “Ankaralılar hâlâ AVM kültüründen kurtulamadı” “Bana göre Ankara’nın tek huzurlu yeri Kale” diyen Sarılar, Ankara’nın da Türkiye’nin de son 25 yıl içinde çok değiştiğini söyleyerek, kafeye gelen insanların da huzur bulmak için geldiklerini belirtiyor. “Burası iş yeri değil de, aile yeridir bizim için ve gelen misafirlerimize de kendilerini evlerinde hissettirmeye çalışırız” diyen Sarılar, Kale ve civarına gelenlere ilişkin şunları söylüyor: “Ankaralılar hâlâ AVM kültüründen kurtulamadı ama artık bundan bıkan bir kitle de var. O kesim burayı huzur için tercih ediyor. Onun dışında bu bölgeye Ankaralılar çok gelmez, ya misafirlerini getiriyorlar ya da insanlar Ankara dışından geliyorlar. Özellikle hafta sonları, benim gözlemlediğim Eskişehir ve Konya hazır treninden sonra bu bölgeye ayak alışkanlığı oldu. Dışarıdan gelen insanların da çok fazla alternatifi olmadığından, ilk geldikleri yerler arasında Kale bulunuyor.” “Önce Kale esnafındaki zihniyetin değişmesi lazım” Sarılar da, pek çok Kale esnafı gibi temel sorunlarından birinin otopark, diğerinin ise toplu taşıma eksikliği olduğunu dile getiriyor. Yeni açılan bir kaç otoparkın yetersiz olduğunu kaydeden Sarılar, toplu taşımanın olmamasını da eleştiriyor. Aydınlatma problemine de değinen Sarılar, “Bizim ara sokaklara aydınlanma yapılsa bile birkaç gün içinde ya insanlar tarafından zarar veriliyor ya da arıza olunca müdahale yapılmıyor. Akşam 20.00’den sonra yürümek mümkün değil, her yer karanlık” diyor. Esnafın dükkânlarını erken kapattıklarına dikkat çeken Sarılar bu konuda da şunları ifade ediyor: “Biz hafta sonları 21.00’e kadar da açık olabiliyoruz ama özellikle hafta içi insan da dolaşmıyorsa, 19.00 gibi kapatabiliyoruz. Önce buradaki esnafın zihniyetinin değişmesi lazım. Yıllardır burada bulunan eski esnaf ile gençlerin bakış açıları farklı. Onların çok da hayattan beklentisi olmadığı için, erken kapatması sorun olmuyor. Genç kuşak daha fazla efor harcamak ve para kazanmak istiyor. Fakat bu birkaç kişiyle olacak iş değil, tüm esnafla birlikte yapılabilir. İnşallah daha iyi günler göreceğiz. 11 yıldır Kale gelişim içinde ama siyasilerin biraz daha ağırlık vermesi gerekiyor çünkü Ankara’daki tek tarihi yer Kale kaldı. Hamamönün’ü restore ettiler ama oradaki ruh tamamen ortadan kayboldu. Kale’de bunun olmamasını umuyoruz. Kale’de yapılan çalışmalar, Kale’nin ruhunu bozmamalı...”