Mehmet Necati GÜNGÖR Siyaset, iki başlık birden verdi gülümsememiz için. Bu günlerde gülümsemeye çok ihtiyacımız var. Ekonomi Bakanının “ben ekonomiden anlamam” diyen yandaşın dolarla ilgili sorusuna “sen maaşını dolarla mı alıyorsun?” sorusu başlı başına mizah konusudur. Liseyi Ticaret Lisesinde okuduk. Bu lisenin zengin ekonomi ve hukuk müfredatıyla yetiştik diyebilirim. Biz, devalüasyonun ne olduğunu ta o sıralardayken öğrenmiştik. Bakıyoruz, ekonominin başındaki adam “maaşını dolarla mı alıyorsun?” sorusuyla bu konuda bildiğimiz her şeyi alt üst etti. Meğer, paramızın dolar karşısında değer kaybetmesi o kadar da önemli değilmiş. Devalüasyon mu, o da ne? Sorusunu soruyor olmalı. İkinci olay, Muharrem İnce’nin basın toplantısıydı. Hani, bir söz vardır ya; söyledikleri incir çekirdeğini bile doldurmadı. Şu kadar yıldır mesleğin içindeyiz; “sorularınızı tahmin ediyordum ve cevapladım” diyerek sorulardan kaçan bir siyasetçiyi ilk defa gördük. Bazıları “dağ fare doğurdu” derken, kadim dostum Dr. Ali facebook’ta “tümsek fare bile doğurmadı” diyerek İnce’nin basın toplantısını bu vurguyla değerlendirmiş oldu. Öncelikle şunu söyleyebiliriz: Farkında mı, bilmiyoruz ama, İnce, kendini dinamitliyor. Bunu anlamamak için siyasetten hiç anlamamış olmak gerekiyor ki, çok şükür biraz anlarız. İnce’nin bu hareketinden bir parti çıkar mı? Çıksa ne olur, çıkmasa ne olur? Eni sonu iki puanlık bir kalkışma olur mu, onu da tahmin etmiyoruz. İnce’nin sözlerinde bir vizyon yok. Sadece, İzmir’de kendisine hakaret eden gence şu hitapta bulundu: “Gelip seni göreceğim. Seninle Endüstri 5.0’ı konuşacağız.” Endüstri 5.0 diyor ama, bu çağa uygun söylemler geliştiremiyor. Söyleyeceklerini söyleyip, soru sorulmasına fırsat vermeden kaçıp gidiyor. İki de tarih veriyor: 4 Eylül Sivas, 29 Ekim Ankara. İnce bir taktik. Bence şark kurnazlığı. “Beni biraz daha konuşun” vadeleridir bunlar. Sonunun nereye varacağı belli.