Artun TALAY Malı değil veriyi satan. Henüz ünlü olmamış bir sporcu ve eşi evlerinde ki televizyonu ve ses sistemini satmaya karar verdi. Ürünlerinin fotoğraflarını internete yükledi. Genç çift birkaç gün sonra cumartesi akşamı bir grubun konserine gideceklerini ve arkadaşlarını da o konserde görmek istediklerini duyurdu. Aradığı elektronik cihazları çalmaları için hırsızların bilmesi gereken her şey sağlanmıştı. Suçlular, saatlerce konserde olacağı için hiç acele etmiyorlardı. Sonuçta sporcu çiftin evinden televizyon, ses sistemleri ve dijital kamera çalındı. Bu olay gösteriyor ki evinizin içinden sızdırdığınız veriler, evinizin içine kadar girmelerine neden olabiliyor. Spor kulüplerinin yöneticileri ve ünlü sporcular kendi sitelerinde "Fine Over" ve benzeri güvenlik sistemlerini kullanıyor. Ama dolandırıcılar ve ya veri simsarları için karlı bir kaynak oluşturduklarından sitelerine taraftar ve spor sevenlerin girdiklerini varsayıyor ve yollanan solucanlara aldanıyorlar. Suçlular paravan bir şirket kurarak özel soruşturma firması olarak kendilerini tanıttılar. Veri simsarlığı yapan bir şirketin iki yüz milyon kullanıcı veri belgesini bu paravan şirkete sattılar. Kayıt başına yirmi beş cent civarında parayı, takip edilemez online para birimleri üzerinden kabul ettiklerini söylüyor uzmanlar. Pekiyi "sözde" saygın bir firma neden özen göstermeden onca veriyi satıyordu ki? Spor adamları işte bunu algılayamıyordu. Cevap her zaman ki gibi paradan geçiyordu. Şirketler verileri korudukları için değil, sattıkları zaman para kazanıyorlar. Kelly Jakson Higgus ve Micheal Lewis'in eserlerin de daha neler var neler! Hepsi uyarılarla dolu.