CHP TBMM Grup Toplantısı - Genel Başkan Kılıçdaroğlu:  - "Birisinin derdi hiç değişmiyor, 'İlla ben başkan olacağım...' Vatandaş mı? Önemli değil. İşsizlik mi? Hiç önemli değil. Terör? Önemli değil. Nedir önemli olan? 'Beni başkan yapın.' Kardeşim seni başkan yapmayacağız" - "Bütün aydınlara sesleniyorum; şu andaki Hükümet Türkiye'nin çıkarlarını korumaktan uzak bir hükümettir. En zayıf halkadadır, en zayıf dönemindedir ve Türkiye'nin çıkarlarını çok rahat bir şekilde kendi geleceği için pazarlayabilecek konumdadır. Herkes bunu böyle bilsin" - "ABD'de başkan, başkanlık sarayında oturur. Yani Beyaz Saray'da oturur. Kirasını öder, yediği yemeğin faturasını öder. Evine misafir geldiğinde 5 yıldızlı otelin tarifesi üzerinden o misafirlerine ikram ettiği yemeğin bedelini öder" TBMM  - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Birisinin derdi hiç değişmiyor, 'İlla ben başkan olacağım.' Vatandaş mı? Önemli değil. İşsizlik mi? Hiç önemli değil. Terör? Önemli değil. Nedir önemli olan? 'Beni başkan yapın.' Kardeşim seni başkan yapmayacağız." dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, geçen hafta sonu İstanbul'da turizm sektörünün bileşenleriyle bir araya geldiğini belirterek, "Kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Pek çok sorunu dinledik ve bu sorunların nasıl çözülmesinin gerektiğini de anlattık. 'Ankara'da koltukta oturan beyler bu sorunu çözemezler, bu sorunu çözmek için halktan yana olmak lazım. Onun için bu sorunu ancak CHP çözer' dedim." ifadesini kullandı. Turizm bileşenlerinin, "Turist gelmiyor" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, bunun doğru olduğunu, ancak "Turist niye gelmiyor?" sorusunun sorulması gerektiğini söyledi. Turizm için gerekli her şeyin Türkiye'de bulunduğunu dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Bu sorunun cevabını tartıştık, turizm sektörünün bileşenleri ortak olarak şu cümleyi kullanıyor: 'Turistin Türkiye'ye gelmemesinin temel nedeni, Türkiye'nin dünyada bozulan imajı. Türkiye çağdaş bir ülke görünmüyor. Türkiye'de demokrasi, hukukun üstünlüğü yok, Türkiye'de bir dikta yönetimi var, bu yönetimin olduğu yere biz gidelim' diyorlar. Batı'da herhangi bir üldeki haberleri izleyin, bütün haberler Türkiye'nin aleyhine. İnsan hakkı ihlalleri Türkiye'de var, gazeteciler, masum insanlar hapse atılıyor... Bu gerçekler üzerinden yola çıktığımızda, hadi Rusya ile kavga ettik. Ama Almanya ile Fransa ile İngiltere ile kavga etmedik, niye gelmiyor? Türkiye'nin bozulan imajını nedeniyle." İktidarın, Türkiye'nin bozulan imajını düzeltmek yerine tam tersine hareket ettiğini öne süren Kılıçdaroğlu, dün de üç aydının, "terör örgütüne yardım ve yataklık yapmak" suçlamasıyla tutuklandığını dile getirdi. Kılıçdaroğlu, "Şimdi ben o hakime sormak isterim: Terör örgütüne yardım ve yataklık yapan arıyorsan, bu beyler Ankara'da oturuyor. Hepsi Ankara'da. Hepsi terör örgütüne yardım ve yataklık yaptı." görüşünü savundu. - "Esnaf turist duasına çıkıyor" Eskiden çiftçilerin yağmur duasına çıktığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet tarihinde ilk kez esnafın yağmur duasından sonra "turist duasına" çıktığını öne sürdü. Kılıçdaroğlu, "Sevgili esnaf kardeşim, durumunuz kötü ben biliyorum, ama seni bu hale getiren kim? Sen önce bu soruyu vicdanına sor bakalım, seni bu hale kim getirdi? 14 yıldır iktidardalar, ne oldu birden bire turistler bıçak gibi kesildi? Ama seni bu noktaya getiren bu siyaset anlayışına senin de 'dur' demen, 'yeter' demen lazım." diye konuştu. Bodrum'da esnafın ilçeye gelen 3-5 turisti kapmak için kavga ettiği haberlerinin gazetelere yansıdığını belirten Kılıçdaroğlu, Hükümetin yanlış dış politikasının faturasını doğrudan sokaktaki vatandaşın çektiğini iddia etti. Kılıçdaroğlu, "Ankara'daki beylerin keyfi yerinde. Bir elleri yağda, bir elleri balda. Çocuklarının hepsi işi var. Gemiler deseniz, han, hamam deseniz onlarda. Peki esnaf kardeşim seni düşünen var mı? Sana söz veriyorum söz; CHP dışında sana inanan yok, ben sana inanıyorum." açıklamasını yaptı. - İsrail ile ilişkiler Bugün gazetelerde "İsrail'le barışacağız" şeklinde haberler olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bunlar değil miydi atıp tutanlar, kızdığı zaman 'İsrail dölü' diyenler bunlar değil miydi?" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, 2 Ocak 2016'da Başbakan'ın, "İsrail'e muhtacız" dediğini öne sürerek, şunları söyledi: "Şimdi ben 78 milyon vatandaşıma sesleniyorum, ne oldu da Türkiye birden bire İsrail'e muhtaç hale geldi? Türkiye, İsrail'e muhtaç hale gelirken bu ülkeyi yönetenler kimlerdi? Mangalda kül bırakmıyorlardı. 'Asarız, keseriz' diyorlardı. Bütün aydınlara sesleniyorum: Şu andaki hükümet Türkiye'nin çıkarlarını korumaktan uzak bir hükümettir. En zayıf halkadadır, en zayıf dönemindedir ve Türkiye'nin çıkarlarını çok rahat bir şekilde kendi geleceği için pazarlayabilecek konumdadır. Herkes bunu böyle bilsin." - "Yurt dışında tarım arazisi kiralayacağız..." Çiftçilerin durumunun da iç açıcı olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, hükümetin sabah, öğle, akşam "reform paketi" açıkladığını ancak bu paketlerden vatandaşın hiçbir şey elde edemediğini ileri sürdü. 13 Haziran 2016'da Hükümet Sözcüsü olarak Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli'nin reform paketi açıkladığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Reformlardan biri de şu: 'Türkiye yurt dışında verimli tarım arazisi kiralayacak.' Size komik gelebilir, inanmayabilirsiniz ama hükümetin reform paketinde var. Sayın Nurettin Canikli televizyona çıktı bunu söyledi. Şimdi ben çiftçiye soruyorum: Allah aşkına siz bütün tarlalarınızı ektiniz mi? Yani ekilecek yer kalmadı, ürünler tamamen tüketildi, Türkiye'nin ihtiyacı var, gideceğiz başka devletlerden toprak kiralayacağız, orada ekeceğiz, Türkiye'ye getireceğiz... Vallahi kimsenin aklına böyle bir şey gelmez. Allah akıl fikir versin. Bunların reform dediği bu. Sen bu ülkede son 14 yılda 2 Trakya büyüklüğünde alanın ekilmediğini bilmiyor musun? Çünkü çiftçi ektiğinin karşılığını alamıyor, o zaman ekmeyeyim diyor. Siz bırakmışsınız Türkiye'yi, başka ülkelerde toprak kiralıyorsunuz. Aslında amaçları, malı götürecekler de bunu götürürken bir kılıf bulacaklar. Yandaşlara 'Git Afrika'dan şu ülkeden bir toprak kirala. Kaça kiraladın? 10 lira, ben sana 500 lira vereceğim, yarı yarıya bölüşürüz biz bunu.' Yapmak istedikleri bu. Yani fakir fukarının cebinden parayı nasıl yürüteceğiz, bunun yolunu arıyorlar." "Çiftçi kardeşim unutmasın, bu hükümet senin çıkarlarını savunan bir hükümet değildir" diyen Kılıçdaroğlu, "Örnek mi istiyorsun; Türkiye'nin Tarım Bakanı, Fransa tarımına yaptığı katkılar nedeniyle Şövalye Madalyası aldı. Şaka gibi değil mi? Açar bakarsın. Bakanlığın internet sitesinde de var. Bunu öğren kardeşim, sandığa giderken vicdanına sor kardeşim, sandığa giderken 'CHP dışında bizi düşünen başka parti yoktu...' söyle kardeşim." değerlendirmesini yaptı. - "Komisyon kesiliyor" Daha komik şeyler de yaşandığını savunan Kılıçdaroğlu, Hükümetin çiftçiye ektiği ürün için cüzzi de olsa prim verildiğini bildirdi. Çiftçinin, pirimini bankadan alırken kendisinden komisyon kesildiğini ve buna Hükümetten bir müdahalede de bulunulmadığını öne süren Kılıçdaroğlu, ayrıca çiftçiden elektrik borcu olup olmadığına dair de yazı istendiğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, "Borcu varsa ödeme yapmıyor. Devlet bunu yapar mı? Sen çiftçinin mi hakkını koruyacaksın, elektrik şirketlerinin mi hakkını koruyacaksın? Varsa bir borcu gider öder." dedi. Buğdayda hasadın başlamasına rağmen TMO'nun henüz daha fiyatını açıklamadığını belirten Kılıçdaroğlu, bunun TMO Kanunu'na aykırı olduğunu öne sürdü. İktidar olmaları durumunda CHP'nin yapacaklarını da anlatan Kılıçdaroğlu, "Sana prim verildiği zaman CHP iktidarında kesinti yapılmayacak, o parayı alacaksın. Prim alacağını 'başka borcu var mıdır yok mudur' diye bloke ettirmeyeceğiz." ifadesini kullandı. Tarım Kanunu gereği her yıl milli gelirden yüzde 1 payı çiftçiye vereceklerini aktaran Kılıçdaroğlu, ayrıca her köyde bir ziraatçı veya veteriner olacağını söyledi. Kılıçdaroğlu, kendi iktidarlarında hangi ürün için kaç lira prim verileceğini de bir yıl öncesinden açıklayacaklarını dile getirdi. - "Terör azdı..." Tüm bunların yanında her gün şehitler geldiğini ve terörün azdığını belirten Kılıçdaroğlu, "Havuz medyası dediğimiz bir medya var biliyorsunuz. Bu medyanın koordinatörü de biliyorsunuz 'Milyon Ali', afedersiniz, Binali. O da koordinatörü bu işin. Geçen bu gazetelerden biri başlık atmış, '14 ile silah gömüldü' diyor. '287 terörist keşif için Türkiye'ye gönderildi.' Peki kardeşim, 14 ile silah gömüldüyse iktidarda kim vardı?" ifadelerini kullandı. AK Parti'nin "sanki dün iktidara gelmiş" gibi bir özelliği olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "14 ile silah gömülürken, bu ülkede yönetici, vali, emniyet müdürü, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı kimdi? Sen bunu soracaksın, terör örgütüyle masaya oturan kimdi? Bugün Binali Bey açıklama yapıyor, 'Bazı belediyeler terör örgütüne lojistik destek yapıyorlardı' diyor. İyi de yaparlarken iktidarda kim vardı? 200 ton bomba, söyleyen AKP Genel Başkan Yardımcısı, '200 ton bombayı şehirlere yerleştirdiler' diyor. Kim iktidardı, bunlar değil miydi? Şimdi kalkmışlar gerekçe arıyorlar, acaba kime yıkarız diye? Önünüzde kitapçıklar var, herkes onu okusun, kim terör örgütlerine yardım ve yataklık yapıyor, bütün delilleriyle o kitapta var, devletin arşivlerinde bunlardan daha fazlası var." - "Seni başkan yapmayacağız" Bütün bunlar yaşanırken, birinin derdinin hiç değişmediğini savunan Kılıçdaroğlu, "İlla ben başkan olacağım. Vatandaş mı? Önemli değil. İşsizlik mi? Hiç önemli değil. Terör? Önemli değil. Nedir önemli olan? 'Beni başkan yapın.' Kardeşim seni başkan yapmayacağız." dedi. ABD tipi başkanlıkla ilgili iki soru sorduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Eyalet sistemine ne diyorsun? 'Biz üniter devletiz' diyor. 'Bunu Mısır'daki sağır sultan da duydu' diyor. Mısır'daki sağır sultan duydu da senin kafanın arkasında başka şeyler var, biz onu biliyoruz. Şimdi sen çark etme. Sen Amerikan Başkanlık sistemini eğer getireceksen sana üç tane soru daha soruyorum. Bir; orada milletvekilleri kürsüye çıkar istedikleri kadar konuşurlar, süre kısıtlaması yoktur. Milletvekili halkın kürsüsüne çıkar, istediği kadar konuşur ve anlatır. 1957'de bir senatör kürsüye çıkıyor 24 saat 18 dakika konuşuyor. Demokrasi budur işte. 'Hayır 5 dakikadan fazla konuşamazsın' diyorlar. Bunu kabul ediyor musun, etmiyor musun Binali Bey? ABD'de yargı bağımsızlığı var, yargının tarafsızlığı var, öyle 'Başkan geldi Yargıtay üyeleri ayağa kalksınlar, hep beraber alkışlasınlar...' Böyle bir şey yok orada. Çünkü orada hakim çok iyi bilir ki 'Bir gün gelir bunlar benim karşıma çıkarlar, ben orda da tarafsızlığımı korumam gerek. Şimdiden alkışlarsam, yarın suçlu veya sanık olarak geldiğinde ben tarafsızlığımı kaybetmiş olurum.' Bu kadar yüksek ahlaki değerlere sahiptirler ABD'deki yargıçlar. Sen böyle bir sistemi getirecek misin, getirmeyecek misin?" - "Bir gün sarayda kalmaz..."- Kılıçdaroğlu, ABD'de ayrıca başkanın yüksek mahkemeye yargıç atarken senato kararı kesinleşmeden bu atamayı yapamayacağını belirtirken, "Bu modeli getirecek misin?" diye sordu. ABD'de başkanın senatonun onayı olmadan büyükelçileri atayamadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "ABD'de başkan, başkanlık sarayında oturur. Yani Beyaz Saray'da oturur. Kirasını öder, yediği yemeğin faturasını öder. Evine misafir geldiğinde 5 yıldızlı otelin tarifesi üzerinden o misafirlerine ikram ettiği yemeğin bedelini öder. Yani şeffaftır. Yani ABD halkı her kuruş verginin hesabını sorar. Şimdi ben soruyorum Binali Bey'e, sen bu modeli Türkiye'ye getirecek misin, getirmeyecek misin? Getirirsen vallahi bir gün sarayda kalmaz, derhal terk eder. Bin 100 odalı sarayın kirası herhalde çok ucuz değildir. Getirecek misin Binali Bey?" diye konuştu.
Editör: TE Bilisim