Ergun Mengi Sporda yarışma ruhu, kazanma hırsı, başarma mücadelesi ve estetiği vardır. Tüm bunlar eğer seyreden varsa daha da motive edici olur. Başarı ve güzellikler seyirciyle çoğalır. Ülkemiz sporunda en çok seyirciyi futbol çekmektedir. Ancak basketbol ve voleybol sporları da hatırı sayılacak seyirciye sahiptir. TV’lerde yurt dışı spor müsabakalarını seyrettiğimizde, dağ yollarında bisikletçileri destekleyen, kayak yarışmalarında tribünleri dolduran yüzlerce kişiyi, atletizm yarışlarında ise stadyumları tamamen dolduran seyircileri görmekteyiz. Çünkü seyirci olmayınca, sporun ruhu kaybolmakta; sporcular motive edilememektedir. Ayrıca seyirci sayısının kulüp gelirlerine ciddi katkı sağladığını da unutmayalım. Türkiye’de spor seyirci oranları Avrupa ülkelerine göre çok düşüktür. Futbolda %100 doluluk oranlarına sahip İngiltere, Almanya, İspanya ve yüksek oranlı İtalya’nın yanında, Türkiye’de sadece %49’luk bir orana (2018-19) sahiptir. Fenerbahçe 36.000 seyirciye oynarken, seyirci ortalamaları 2000’lere kadar düşen takımlar bulunmaktadır. Bu rakamlar, Türkiye’nin Spor Stratejisini oluşturan T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından çok iyi irdelenmeli ve çizilecek yol haritasında dikkate alınmalıdır.