2007…2016… 2007 yılının 28 Ağustosunda görevi kendinden sonra gelene devrettiğinden beri hiç ortalıkta görünmedi. Hiçbir tartışmaya katılmadı. Ülke o kadar güzel yönetiliyordu ki, hiçbir aksaklık, yanlışlık görmedi. Kendisi Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’ndan oraya getirilmişti. Ülkede Anayasayı ihlâl tartışmalarının ayyuka çıktığı bir dönemde de söyleyecek lâfı olmadı. En nihayet, sinema sanatçımız Tarık Akan’ın vefatında ortaya çıktı. Tarık Akan’ın ölümü sayesinde O’nun yaşadığını anlamış olduk. Gelmesiyle gitmesi bir oldu zaten. Uzatılan mikrofonların hiç birisine konuşmadı. Olsun, gelmesi bazı çevrelere moral oldu. O’nu çılgınca alkışladılar, “Türkiye laiktir laik kalacak” cümlesini daha baskın bir şekilde tekrarladılar. Ülkeye o günkü faydası bu kadar! Hakkını yemeyelim, “çok dürüst” denecek kadar dürüst bir insandır. Yakınlarını hiç işine karıştırmadı. Adından, makamından istifade ettirmedi. Sadece eşini tanıdık resimlerden, tv görüntülerinden. Çocuklarının isimlerini bilmedik. Damadı kimdi, aklımıza bile gelmedi. Sadece bir düğün gecesidir akılda kalan. Çankaya Köşkü’nün sosyal tesislerinde yapıldı kızının düğünü. Düğün başlamadan önce elektrik sayacını, sonra su sayacını not etti. Sosyal tesisin yöneticisine sıkıca tembihte bulundu. “Buraya devletin bir çöpü dahi karışmayacak!” O düğünde davetlilere ne ikram edildiyse, Kaç kw elektrik harcandıysa, Ve ne kadar su tüketildiyse… Hepsinin hesabını kuruşu kuruşuna ödedi. İşte bu kadar dürüst bir adamdır Necdet Sezer. Dürüstlük tamam da, Sorumluluk; Demek ki Tarık Akan’ın ölümüyle akla gelmiş. Bizim Erzurum’da bir söz var: “Dünya yansa bir horum otu yanmaz.” İşte o hesap. Yine de o cenazeye geldiği iyi oldu. Hiç olmazsa CHP’lilere moral aşıladı.