Yenimahalle Belediyesi, Hacettepe Üniversitesi ve Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği ile ortaklaşa 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Ulusalarası Dayanışma Mücadele Günü nedeniyle “Ankara Kadına Karşı Şiddetle Nasıl Mücadele Ediyor” Paneli düzenledi. Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen panele çok sayıda vatandaşın yanı sıra CHP Yenimahalle İlçe Başkanı Ahmet Meşe ve CHP Yenimahalle Kadın Kolları, meclis üyeleri, STK’lar ve muhtarlar da katıldı. “Türkiye’de ilk sığınma evi 1993’de açıldı” Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Selda Taşdemir Afşar moderatörlüğünde gerçekleşen panele, Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Prof. Dr. Aylin Görgün Baran, Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği’nden Sosyolog Hande Altıntaş ve Yenimahalle Belediyesi Kadın Sığınma Evi’nden 2 Sosyolog da konuşmacı olarak katıldı. Panelde Baran, “Sığınma Evlerinde Sosyal ilişkiler ve Sosyal Yaşam” konusunda, Altıntaş “LGBTT’lerin Maruz Kaldığı Sistematik Şiddet” konusunda, Yenimahalle Belediyesi Kadın Sığınma Evi’nin Sosyologları ise “Sığınak Deneyimi” konusunda katılımcılara açıklamalarda bulundu. İlk olarak kadına şiddeti tanımlayan ve şiddet türleri hakkında bilgi veren Baran, “Kadına yönelik şiddet, ister özel alanda ister kamusal alanda olsun, kadına fiziksel, cinsel, psikolojik, sosyal ve ekonomik anlamda uygulanan acı, ıstırap verici küçük düşürücü hakaret ve eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlalidir” dedi. Kadın sığınma evlerinin tarihçesi hakkında da bilgi veren Baran, “Dünyada kadına yönelik şiddetle mücadelede sığınma evlerini ilk açan ülke 1968 yılında Norveç olmuştur. Daha sonra 1972’de İngiltere’de, 1974’de Amerika’da ve 1993 yılında ise Türkiye açmıştır” diye konuştu. 71 kadın ve beraberindeki 42 çocuğa hizmet verdi Yenimahalle Belediyesi Kadın Sığınma Evi sosyologları ise, belediye sığınmaevi hakkında bilgi verdi. Sosyologlar, “Sığınma evimiz 40 kadın ve 40 çocuk kapasitelidir. Ankara’nın en büyük sığınma evlerinden biridir ve 2015 Ağustos’tan itibaren hizmet vermektedir. Açıldığımız günden bugüne kadar 71 kadın ve beraberindeki 42 çocuğa hizmet verdik. Sığınma evimizde güvenlik, Psikolojik, hukuki ve tıbbi destek eğitim desteği iş bulma desteği, çocuklara etüt ve kreş hizmeti de vermekteyiz. Verdiğimiz hizmetlerle kamu kuruluş ve kurumları ile işbirliği halinde çalışıyoruz. Sığınma evimiz de sosyal, eğitim ve sağlık servislerimiz de mevcut. Kadınlarımızı çocuklarımızı sinema müze, tiyatro gibi etkinliklere götürüyoruz. Aynı zamanda spor ve hobi salonumuz da var. En önemli hizmetimiz ise çoğu sığınma evinde bulunmayan okul servisi hizmeti. Bizim sığınma evimizde kalan çocuklarımızın eğitimini takip ediyoruz ve servisimizle okullarına götürüyoruz” diye ifade etti. “LGBTT’lilere uygulanan şiddet öldürmeye yönelik oluyor” Lezbiyen, biseksüel ve trans kadınların uğradığı sistematik şiddetten bahseden Altıntaş ise “Lezbiyen, biseksüel ve trans kadınlar şiddete uğradığında bu herkese normal geliyor yani sıradanlaşıyor. Genelde LGBTT’lilere uygulanan şiddet nefretle birlikte olduğu için direk yaşatmamaya ve öldürmeye yönelik oluyor. Öldürülen bir trans bir kadın, maalesef ki her alanda ayrımcılıkla yüzleşiyor ve öldürüldüğü için kimse kılını kıpırdatmıyor, önemsenmiyor. Bu sorun o kişinin sadece ve sadece trans kadın olmasından kaynaklanıyor. Bunun dışında şiddet gören trans kadınlarımız mavi kimliğe sahip olduğu için kadın sığınma evlerine de alınmıyorlar. Dışarda kalıyorlar bunun da çözülmesi gerekiyor” dedi.
Editör: TE Bilisim