Başbakan Yardımcısı Şimşek: Türkiye ekonomisi karşı karşıya kaldığı büyük şoklara karşı büyük bir direnç gösterdi. Bu direnç ancak temeller sağlamsa mümkündür. Yani Türkiye öyle şoklar yaşadı ki bugün aslında yakın dönem büyüme rakamlarına bu çerçevede bakarsanız hayal bile edemezsiniz. İSTANBUL - Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisinin karşı karşıya kaldığı büyük şoklara karşı büyük bir direnç gösterdiğini anımsatarak, "Bu direnç ancak temeller sağlamsa mümkündür. Yani Türkiye öyle şoklar yaşadı ki bugün aslında yakın dönem büyüme rakamlarına bu çerçevede bakarsanız hayal bile edemezsiniz." dedi. Şimşek, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneğinin (MÜSİAD) yeni genel merkez kompleksinin inşaat alanında düzenlenen Genişletilmiş Başkanlar Toplantısında yaptığı konuşmada, MÜSİAD'ın sorunlara bakış açısıyla yarattığı istihdam, katma değer, ihracat ve yatırım hamlesiyle özgün bir yere sahip olduğunu belirterek, Türkiye'nin kalkınmasında önemli itici güçlerden biri olduğunu kaydetti. Zor bir yılın geride bırakıldığını ve yıla kötü bir başlangıç yapıldığını ifade eden Şimşek, şunları söyledi: "2016 zor bir yıldı, 2017 de terörün gölgesinde… Dolayısıyla insanlar kötümser olabiliyor. Neden iyimser olmanız gerektiğiyle ilgili küresel ölçekte birkaç veriyi paylaşmak istiyorum. 1950 yılında küresel kişi başı milli gelir 2 bin dolar civarıydı, bugün 8 bin 500 dolar civarı. Türkiye'de bin doların altındaydı, bugün 10-11 bin dolar arasında bir seviyede. Dünyada ekstrem yoksulluk 1800'lü yıllarının başında yüzde 94 idi, bugün bu oran yüzde 10. Türkiye'de ise aşırı yoksulluk olarak tanımlanan değer itibarıyla bakarsanız, (bu alanda) vatandaşımız yok. 200 yıl önce yaklaşık olarak dünyada sadece 100 kişiden 17'si temel eğitime sahipti bugün yüzde 86 düzeyinde temel eğitim alınıyor. Yüzde 12'si okuryazardı bugün yüzde 85'i okuryazar. Yüzde 1'i demokrasi ile yönetiliyordu bugün yüzde 56'sı demokratik diyebileceğimiz ülkelerde yaşıyor. Aşı oranı yüzde sıfır civarıydı bugün yüzde 86. Sömürgecilik altında yaşayanların oranı yüzde 38 idi, bugün sıfır. 5 yaşına varmayan bebek ölüm oranı yüzde 43'tü, bugün yüzde 4 civarı. Bu listeyi uzatabiliriz." Şimşek, aslında kötümser olmak için birçok sebebin bugün ön plana çıkartılabileceğini anlatarak, "Ben inanıyorum ki dünyada da Türkiye'de de küresel kriz öncesi kadar güçlü değil ama refah artmaya devam edecek." diye konuştu. Türkiye ekonomisine ilişkin 4 temel mesajının bulunduğunu anlatan Şimşek, "Birincisi Türkiye ekonomisi karşı karşıya kaldığı büyük şoklara karşı büyük bir direnç gösterdi. Bu direnç ancak temeller sağlamsa mümkündür. Yani Türkiye öyle şoklar yaşadı ki bugün aslında yakın dönem büyüme rakamlarını bu çerçevede bakarsanız hayal bile edemezsiniz." dedi. - "Bu dönemde bile büyüme, 2016'yı da katarsanız, yüzde 4,5-5 aralığında" Şimşek, 2007 yılı sonrasına bakıldığında kapatma davası, küresel kriz, FETÖ'nün yargı üzerinden iktidarı ele geçirme çabasının başlangıcı, en iyi ticaret ortağı AB'nin borç krizi, Orta Doğu'da bahar olarak başlayan sonra kara kışa belki de buzul çağına dönüşen büyük bir kriz, Türkiye'de Gezi ayaklanması, 17-25 Aralık'ta polis üzerinden darbe girişimi, yakın dönemde 4 seçim, hain darbe girişimi, terör, göç olduğunu anımsatarak, bunların hepsinin başlı başına şok niteliğinde bulunduğunu söyledi. Türkiye'nin 2008-2015, 2016 döneminde bütün bunlara rağmen büyümeye, istihdam sağlamaya devam ettiğini vurgulayan Şimşek, sözlerine şöyle devam etti: "7 milyonun üzerinde istihdam sağlanmış. Bu dönemde bile büyüme, 2016'yı da katarsanız, yüzde 4,5- 5 aralığında… Türkiye gerçekten çok boyutlu büyük şoklar yaşadı, bu şoklara karşı büyük dirençler gösterdi. Bu ancak temeller sağlam olursa mümkündür. Kısa vadede önümüzde bir belirsizlik var, onu aşar aşmaz bence Türkiye tekrar bir çıkışa hazır, tekrar güçlü bir büyüme dönemine girilebilir. Elbette bunun ön koşulları var, bunları da konuşacağız. Birinci mesajım evet piyasalarda oynaklık yüksek, evet gelişmekte olan ülkelerden küresel sermaye çıkışı söz konusu ama bu yeni bir şey değil. Kısmi olarak belki de 2017'de de devam edecek bir süreç ama kötümser olmayın, temeller sağlam inşallah bunları hep birlikte aşacağız. İkinci mesajım, 2017 yılı terörün, şiddetin gölgesinde başladı. Ben bütün şehitlerimizi şükranla yad ediyorum. Allah rahmet eylesin, yaralılarımıza da şifalar diliyorum. İnanıyorum ki Türkiye birlik ve beraberlik ruhu ile bunu da aşacaktır. DEAŞ barbar bir terör örgütüdür, bir kurgudur ve inanıyorum ki Türkiye'nin çabalarıyla, Irak'taki çabalarla çok daha yönetebilir bir tehdit haline dönüşecektir." Şimşek, bölücü terör örgütü ve faaliyetlerinin yeni bir şey olmadığını ifade ederek, "İlk defa sahada proaktif bir şekilde güçlü bir mücadele var. Ondan dolayıdır ki bölücü terör örgütü yeni, acziyetini yansıtan bir eylem türüne başvuruyor, intihar saldırıları anlamında. Bu onların sahada ne kadar sıkıştıklarının, sahada alan bulamadıklarının, Türkiye'nin ne kadar güçlü, etkili bir mücadele verdiğinin göstergesidir. Milletin desteği, birliğimiz, beraberliğimiz çok önemli. Güçlü iktidar çok önemli. Dikkat ederseniz, DEAŞ olsun, bölücü terör örgütü olsun, geçen sene sonuçsuz kalan ilk seçimden (7 Haziran seçimi) sonra yoğunlaştı, zamanlama olarak aslında manidardır." Milletin birliğine, beraberliğine her zamandan çok ihtiyacın bulunduğunu belirten Şimşek, "Güçlü bir iktidara ihtiyaç var. Allah'a şükürler olsun ki bu konuda tereddüt yok. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye'de çok güçlü bir hükümet var ve o hükümet sorunları, çözümleri iyi biliyor ve gerekeni yapıyor." dedi. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, şu anda bankacılık sektöründe takibe düşmüş alacak oranının yüzde 3'ün biraz üzerinde olduğunu belirterek, "Biz, yüzde 7'ye kadar bankalara 'zararı biz karşılarız, onun üstü size ait' diyoruz. Bu reel sektöre çok ciddi bir destektir." dedi. Şimşek, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneğinin (MÜSİAD) yeni genel merkez kompleksinin inşaat alanında düzenlenen Genişletilmiş Başkanlar Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, hükümet olarak üretenin, yatırım yapanın, istihdam sağlayanın ve ihracat yapanın yanında olduklarını söyledi. Kredi Garanti Fonunun (KGF) daha iyi işlemesi için model değişikliğine gittiklerini anımsatan Şimşek, burada artık bankaların kredi vereceğini, kendilerinin de Hazine olarak kefil olacaklarını, KGF'nin sadece bu işin koordinasyonunu yapacağını, böylece birkaç gün içerisinde kredi onaylarının tamamlanabileceğini kaydetti. Şimşek, "Bugün Meclis'te geçecek yasa 250 milyar liraya kadar teminat sağlayacak. Bu çok ciddi bir rakam." dedi. Şu anda bankacılık sektöründe takibe düşmüş alacak oranının yüzde 3'ün biraz üzerinde olduğunu belirten Şimşek, "Biz, yüzde 7'ye kadar bankalara 'zararı biz karşılarız, onun üstü size ait' diyoruz. Bu reel sektöre çok ciddi bir destektir." diye konuştu. Şimşek, bankacılık ile reel sektörün birbirinin ayrılmaz bir parçası olduğuna işaret ederek, bankacılık sektörünün darboğazlarını görmeden, reel sektöre daha güçlü destek verme imkanlarının olamayacağını vurguladı. Kalıcı bir şekilde ucuz finansmana erişimin yolunun daha çok tasarruf olduğunu vurgulayan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Mevduat sınırı olduğu için, yani piyasalar bir anlamda derin olmadığı için, mevduat faizi çok yüksek. Bir kanunla mevduat faizini biz belirleyemeyiz, empoze edemeyiz. Biz ancak kamu üzerinden birtakım sübvansiyonlarla, bütçeden sübvansiyonlarla destek verebiliriz. KGF, aslında böyle bir mekanizma. Şu anda en büyük sorun teminat sorunu değil mi? İşte kefalet meselesi… Biz ihracatçıya yüzde 100 kefil oluyoruz. Biz yine KOBİ'lere yüzde 90 düzeyinde kefil olacağız. Bugün çıkacak yasa ile birlikte çok büyük bir imkan devreye girmiş olacak. Dolayısıyla ne yapacaksak yapalım, kendi kendimizi ayağımızdan vurmayalım. Uluslararası normlara uygun, piyasa mekanizması içerisinde, kurallı bir ekonomi ile gitmemiz lazım. Yani idari tedbir ve söylemlerle Türkiye bir yere varamaz. Yakın dönemde de varamadığını gördük. Bizim yapacağımız şey, yapısal reformları devreye sokarak reel sektörün önünü açmak." "Cari açığa dayalı bir büyüme modeli gitmiyor" Mehmet Şimşek, özel sektörün ihracat ile Ar-Ge ve katma değer seferberliği yapması gerektiğini söyledi. Geçen günlerde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile konuştuğu bilgisini veren Şimşek, TOBB'un sadece yüzde 18'inin ihracat yaptığını söyledi. Şimşek, Hindistan'ın 2050 yılında 40 trilyon dolarla dünyada bir numara olmasının beklendiğine dikkati çekerek, "Orada firma sayımız, iki elin parmaklarını geçmez. Hindistan'da var mıyız? Reel sektör artık 'Nasılsa iç pazarda kar marjları daha yüksek, iç pazarda talep güçlü, ben bununla yoluma devam ederim' dememeli, dese de işe yaramaz. Çünkü cari açığa dayalı bir büyüme modeli gitmiyor." ifadelerini kullandı. "Daha çok tasarruf, daha çok yatırım, daha çok ihracat lazım" diyen Şimşek, devlet olarak reel sektörü ihracat seferberliği konusunda teşvik ederken, kendilerinin de bu alanlarda reform seferberliği içerisinde olduklarını söyledi. Bazı konularda yeterince farkındalık oluşmadığı için verilen desteklerin kullanılmadığına dikkati çeken Şimşek, geçen yıl yaptıkları reformlara değinerek, "Bir tek kitle fonlaması, yapılması gereken bir reform. O da Meclis'te. Basit bir konu. O da zaten dünyanın birkaç önde gelen ülkesinde uygulanıyor." diye konuştu. Şimşek, katma değer zincirinde arzulanılan yerde olmadıklarını, üretimin üçte ikisinden fazlasının düşük ve orta düşük teknolojiden oluştuğunu belirterek, şunları kaydetti: "Bununla kar marjları arzuladığınız düzeyde olmaz, bununla dünyada arzuladığınız rekabet gücünü yakalayamazsınız. Yani özel sektörümüzün de bu konuda farkındalığın ötesinde bir seferberliğe girmesi lazım. Çünkü biz devlet olarak gerekeni yapmışız, yapıyoruz. Burada bir eksiklik varsa getirin, 'Şu eksik deyin', söz veriyoruz, yapacağız."  "Modern arabuluculuk ile ihtisas mahkemeleri reformunu ilk yarıda hayata geçireceğiz" Başbakan Yardımcısı Şimşek, yargı konusunda yaptıkları reformlara da değindi. Modern arabuluculuk reformu ile ihtisas mahkemeleri reformunu da bu yılın ilk 6 ayında hayata geçireceklerini belirten Şimşek, yargının da hızlı işlemesi için gerekenin yapılacağını söyledi. Şimşek, iş kanununda ciddi sorunlar bulunduğunu, bunların genelde de işveren aleyhine olduğunu, bunun dengelenmesi gerektiğini ifade ederek, "Orada eksiğimiz devam ediyor." dedi. Eğitim konusunda hükümetin olağanüstü bir çaba ortaya koyduğunu dile getiren Şimşek, burada bir kalite sorunu bulunduğunu, öğretmenlerin bu işin başı olduğunu söyledi. Şimşek, okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesinin 2019'a yönelik bir hedef olduğunu, buna yönelik adımların atıldığını vurguladı. MÜSİAD'a yönelik, "Eğitimin kalitesini artırmak amaçlı olmak üzere biz size öğrenci başına maliyet neyse vermeye hazırız, yeter ki siz meslek lisesi açın." diyen Şimşek, eğitimde de tam bir kalite artışı anlamında seferberlik anlayışı içerisinde olduklarını söyledi.
Editör: TE Bilisim