MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Öztürk’le konuştum. Kendisi, lider Bahçeli’nin yanında “sadakatle” yer tutan çalışma arkadaşlarından birisidir. O’na toz kondurmaz. Liderinin fikirlerine, duruşuna ve siyasi taktiklerine güven duyan bir isim… Benim de şahsen “sözlerine güven duyduğum” bir siyasetçi. Konuşmadan anladım ki, bizim Bahçeli hakkındaki yazılarımız başta kendisi olmak üzere bizi tanıyan bazı MHP’li dostlar üzerinde alınganlık yaratmış. “Keşke yazmadan önce bizimle konuşsaydınız” siteminde bulundu. Ben de “bunu çok isterdim ama telefonlarıma cevap alamamıştım” diye karşılık verdim. Oktay Öztürk’ün partisi ile ilgili görüş ve düşüncelerine saygı duyarım. Liderine olan bağlılığına da… Anlatmak istedim ki; sayın Bahçeli’nin başkanlık ve idam çıkışlarından bir şey anlayamadım. O da anlatmak istedi ki, sayın Bahçeli’nin açık beyanı olmadan önyargılara dayalı değerlendirmeler yapılmamalı. Konuşmadan şunu da anladım ki; Bahçeli, bu çıkışlarıyla AKP’nin elinden gündem belirleme kozunu almış. Evet, bizim de izlediğimiz gibi gündemi üç aydan beri sayın Bahçeli belirliyor. “Fiili durum”dan şikâyet ediyor. “Meclise getirin, referandum sayısını bulabilirseniz referanduma götürün, halkın iradesi ters yönde tecelli ederse anayasal çizginize çekilin.” MHP ve Bahçeli, kendilerini parlamenter sistem tarafında konumlandırıyor. Başkanlık meselesi referanduma götürülürse “hayır” kampanyası yürüteceğini açıkça ifade ediyor. Bahçeli’nin AKP’nin teklifini  Meclis’te desteklemeye yönelik açık bir beyanı olmadığı doğru. Ama, ne yapmak istediğini halâ anlayabilmiş değiliz. MHP’yi iyi analiz eden eğitimci bir dostum, Bahçeli’nin AKP’nin başkanlık teklifine Meclis’te evet demeyeceğini iddia ediyordu. Görüşlerine itibar ettiğim CHP’li bir parlamenter de aynı doğrultuda görüş beyan ediyordu. Bahçeli’nin bu “taktik elense” ile AKP’yi mindere çektiğini düşünenler de var. Aldanmış olabiliriz. Bahçeli’nin sözlerinden doğru anlam çıkaramamış olabiliriz. “Başkanlık tamam gibi” başlıklı yazımdan ricat etmeden, Tarafsızlık gereği bu görüşlere de itibar etmemiz gerektiğini düşündüren bir konuşmaydı. Oktay Öztürk’ten aldığım izlenimler bu yönde idi. Kısaca; her şey olup bitmiş değil. Bu pilav daha çok su kaldıracak gibi. İdam meselesini ayrı bir fasılda değerlendireceğiz. (Not: Bu yazı Erdoğan-Bahçeli görüşmesinden önce kaleme alındı.)