Mehmet Necati GÜNGÖR Baharın müjdecisi cemreler düşmeye başladı. İlk cemre 19-20 Şubat’ta havaya düştü. Havalar ısınmaya başladı. İkinci cemre 26-27 Şubat’ta suya düşecek ve sular sınacak. Üçüncü cemre ise 5-6 Mart’ta toprağa düşecek. Toprak uyanacak. Toprak, bütün verimliliği ile bereket saçmaya başlayacak. Tabii, akıllı tarım politikaları güdersek. Hem saman ithalinden kurtuluruz, hem kendi tohumumuzla kendi üretimimizi yapmış oluruz. Hatırlayalım; Türkiye 60’lı yıllarda kendi kendine yeten 7 ülkeden biriydi. Bu gün, domatesten bibere, patlıcana her şeyi dışarıdan ithal ediyoruz. Hayvan varlığımız dibe vurdu. Mutfağımızda “besmelesiz” kesilen ithal etler var. Önümüzde yerel seçimler var. 31 Mart. Muhalefetin sloganı ise şu: “Mart’ın sonu bahar.” Muhalefet baharı bekliyor, iktidar ise kış mevsiminde ayak diretiyor, yerel yönetimleri kimseye bırakmak istemiyor. Bu arada, hazır cemreler düşmeye başlamışken, biz de Cenab-ı Hak’tan şöyle bir dilekte bulunuyoruz: “Allah’ım, n’olur, dördüncü cemreyi de siyasetin üstüne bırak!” Gerçekten de siyasetimizin havayı yumuşatacak olan bir cemreye ihtiyacı var. Bunu, siyasette bu güne kadar temkinli adımlar adan TÜSİAD da artık sert cümlelerle ifade etmeye başladı. Mealen denilen şu: “Bu ülke huzura kavuşmadan hiçbir meseleyi halledemeyiz. Hukukun üstünlüğüne ihtiyaç var. Bu olmazsa dışarıdan yatırım gelmez, ekonomiyi düzeltemeyiz.” Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmaları arasında seçimden sonra demokrasi ve hukukun üstünlüğü konularında mesafeler alınacağını müjdeliyor. Biz de umutlanmak istiyoruz. Cemre dedik de anlamı ne? Cemre, Arapça bir sözcük. Anlamı kordur, yani ateştir. Yakıp yok eden, kavuran bir sıcaklık değil. Halk arasında sıcaklığın artması ve baharın gelişi olarak bilinir. Kıştan, karakıştan sonra çok özlenen bir geliştir bu. Siyasette de böyle bir gelişe muhtacız. Siyasetin dikenli dile törpülenmeli, ötekileştirme yerine birlik ve beraberlik sağlayıcı mesajlar duymalıyız siyasetçilerden. Bu konuda örnek alınması gerekecek ilk siyasetçi partili Cumhurbaşkanımızdır. Önce dilini partili cumhurbaşkanımız yumuşatmalı. Rakip parti için, “tezek, çöplük, hain” gibi nitelemelerden vazgeçmeli. Muhalefet de O’nu incitecek laflardan sakınmalı. Bir zamanlar muhalefet saflarında olan MHP lideri Bahçeli, Cumhurbaşkanımız hakkında ne kadar ölçüsüz laflar ediyordu, hatırlayınız. Sonra kendisine bir zarf içerisinde cemre gönderildi, o tarihten itibaren dili yumuşamakla kalmadı, sadık bir unsur olarak yanında yer aldı. İç siyasette MHP’nin dili bu kadar yumuşadıysa, öteki partiler neden yumuşamasınlar?