Mehmet Necati GÜNGÖR 16 ve 17 Eylül tarihleri, Türk siyasi hayatının karardığı günlerin tarihidir. Önce Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile Maliye Bakanı Hasan Polatkan, Ertesi gün Başbakan Adnan Menderes idam edildiler. Demokrat Parti, ülkede kalkınma hamlesini başlatan bir hareketti. Halkın çoğunluğunun kalbinde taht kurmuştu. Yetim hakkı yemediler, Ülkenin hakkını ve hukukunu savundular. Meselâ Fatin Rüştü Zorlu, Kıbrıs’ta garantörlüğümüzü sağlayan antlaşmaya imza atmıştı. Maliyemiz iyi durumdaydı. 1958 devalüasyonuyla toparlanma emareleri bile göstermişti. Biz, Demokrat Partili bir aile idik. Rahmetli babam, Demokrat Parti’nin en genç Merkez İlçe Başkanıydı. 27 Mayıs’ı takip eden günlerde diğer demokratlarla birlikte babamı da içeri aldılar. Çok yokluk çektik. Evimiz sürekli takipte idi. Matbaamız vardı, insanlar bir kartvizit bastırmak için bile gelmeye cesaret edemiyorlardı. Gazetemizin resmi ilanları kesilmişti. Elimizde ne varsa satıp savdık. Yine de devletimize küsmedik. Menderes’in idam edildiği tarihte 12-13 yaşlarında bir ortaokul öğrencisi idim. Okula gitmeye hazırlandığımda sabah haberlerinden Menderes’in idam edildiğini öğrenince evin tuvaletine girip katıla katıla ağladığımı hatırlıyorum. Çok kötü günlerdi. Fatin Rüştü Zorlu yiğit bir adamdı. Galiba ilk idam Onunkiydi. Sehpaya vakur adımlarla çıktı. Cellat, ilmiği boynuna geçirirken titriyordu. “Evlâdım, asılan benim.” diyerek O’nu teselli etti. Sonraları basın ona olmadık iftiralar attı. “Yüzde oncu” diye karalamaya çalıştılar. Oysa, yüzde onları ülke menfaati için, pazarlıklarda kullanmıştı. Dış alımlarla ilgili ihalelerde firma yetkililerini çağırıp, benim yüzde onumu da hesaba katın. Bu miktarı benim için düşün diyerek devlete milyonlar kazandırmıştı. Menderes. İhtilalciler onu “sabık ve sakıt Başbakan” lafzıyla anıyorlardı. Eski ve ıskat edilmiş Başbakan. Yassıada’da vücudunda sigara izmaritlerinin bile söndürüldüğü anlaşılacaktı ölümünden sonra. İdama giderken bu mahcup insana prostat muayenesi bile yaptılar. Yassıada duruşmalarının en yiğit adamı 3. Cumhurbaşkanımız Celâl Bayar’dı. Makamını ve şahsını yiğitçe savunmuş, ihtilâlcileri suçlayan beyanları korkusuzca mahkeme heyetinin yüzüne haykırmıştı. O heyetin başında bulunan hakim, Yassıada sanıklarına “Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor” diyerek de pişkince bir savunma yapmıştı. Menderes de, Zorlu da, Polatkan da o devrin mazlumları olan siyasetçilerdir. Mahkeme 17 kişiye idam cezası vermişti. İdamlıklar bir hücumbotla İmralı›ya götürülürken Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'nda yer alması gerektiğini konuşuyorlardı. Her biri milletin yüreğine kor bırakarak Hakka Yürüdüler. Onlara yapılan zulüm ve işkenceler, haklarındaki hata ve kişisel zaaf iddialarını bile çürütmüştü. Siyasetçi seçimle gelir, seçimle gider kuralı ihlal edilmişti. Yassıada bir dram, idamlar ondan da büyük bir dram. O devrin üç mazlumunu rahmetle anıyoruz. Mekânları cennettir inşallah.