Hayatımız fıkra gibi. Son zamanlarda siyaset adına edilen laflar bana Erzurumlu Teyo Pehlivan’ı hatırlatıyor. Hasankaleli Teyo Pehlivan, hayallerini konuşturarak adeta bir efsane haline gelmişti. Anlattıklarına yalandı demek Teyo Pehlivan’a haksızlık olur. Adı Tayyip İde idi. Hasankale’de yaşadı, üç-dört yıl kadar önce orada vefat etti. Geniş bir muhayyilesi vardı. “Minderlerin yenilmez pehlivanı” idi. Dünyada tuş etmediği meşhur pehlivan kalmamıştı. Dünyanın en şöhretli devlet adamlarıyla, liderleriyle bire bir konuşmalar yapmış, kendi deyimiyle hepsini hizaya getirmişti. Sevimli bir insandı. Palavraları zevkle dinleniyordu. Uğradığı kahvehanelerin baş köşesine oturtulur, anlattıkları zevkle dinlenirdi. Bazı siyasilerin ve aydın geçinen zevatın kimi söylemleri bize Hasankaleli Teyo Pehlivan’ı hatırlatıyor. Meselâ, iktidara mensup bir siyasetçi, kendileri iktidara gelinceye kadar köylerde tuvalet olmadığından söz ediyordu. Sosyal medyada bu sözlere ilginç cevaplar da veriliyordu ama edep dışı bulduğumuzdan burada tekrarlıyamıyoruz. Başka bir politikacı, baş tacı ettikleri Abdülhamit Han’in halledildikten sonra idam edildiğini bile söyleyebiliyordu. Abdülhamit hal edilmişti ama, idam edilmemişti. Hiçbir tarih kitabında bundan söz edilmiyordu. “Biz gelinceye kadar evlerde çamaşır makinası yoktu, buz dolabı yoktu, hatta ambülans bile yoktu” sözleri ise o devirlerde yaşayanları bıyık altı güldürüyordu. Kendini rektörlüğe layık gören bazı proflar ise geçmiş dönemlere ait acayip giysilerle fotoğraflar çektirip iktidarın gözüne girmeye çalışıyorlardı. Bunlardan biri, google’u Abdülhamit’in icat ettiğini, bir başkası Hazreti Nuh’un da cep telefonuyla konuştuğunu iddia edebiliyordu. İnsanlar, Teyo Pehlivan’ı bile aratan bu fıkra gibi beyanları dinleyince gülmekten kasıklarını tutar haldeler. Hatta, bir tarikat liderinin Azrail’i tokatladığı bile iddia ediliyordu. Eğlenceli bir ülkeyiz, vesselâm. İktidarın gözüne girebilmek öyle kolay değil. Göze irebilenler kadar, gözden düşenler de vardı. Bunlardan biri de damat beyefendi idi. Dolar tekerlemeleriyle ekonomistleri bayağı eğlendirmişti. Sonunda o da gitmek zorunda kaldı. Muhalefet şimdi soruyor: “Demet nerede?” “173 milyar dolar düşük kurla kimlere satıldı?” Bunların cevabı yok elbette. İktidar aleyhine söz söyleme cesareti bulanlar ise meydan dayağı yiyorlar. İçinde bulunduğumuz budar zamanda fıkra niyetine palavra dinlemek insanı dinlendiriyor.