Metin TÜRKYILMAZ- Ankara – Dünya üzerinde yaşayan toplumlar arasındaki eşitsizlik, 18, özellikle 19. yüzyılın hatta 20 yüzyılın ilk yarısında yaşanan vahşi sömürgeciliğinin bir sonucu olarak 20. yüzyıl ve günümüzde büyük boyutlara ulaştı. Sömürgecilikten önce, Afrika ve Avrupa arasında zenginlik açısından çok da büyük fark olmadığı biliniyor. Sömürgecilik, 1960’lara kadar sürdü ve özellikle Afrika’nın iliklerini emdi, insanlarını köle haline getirdi, yeraltı ve yerüstü bütün zenginliklerini Avrupa ve Avrupa kökenli beyazlar için kullandı. Afrika, Hint yarımadası, Güneydoğu Asya ve Latin Amerika büyük bir yoksulluğa itildi. Örneğin elmas Afrika’da çıkarılıyor ama Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin eski sömürge gücü Belçika ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nin eski sömürge gücü Hollanda’da işleniyor. Afrika’da elmas, altın çıkaran şirketler de beyazların. Nüfusu 55 milyon olan Güney Afrika Cumhuriyeti’ni, 1994 yılına kadar şu anda nüfusları 5 milyona yakın olan beyazlar yönetti. Yönetim 1994 yılında yapılan seçimlerle Afrika kökenlilere geçti ama hala ülke ekonomisi beyazların elinde. 13 Kasım 2015 tarihinde gerçekleşen Paris saldırılarının ardından gündeme gelen haberlerden biri de eskiden Fransız sömürgesi olan 14 Afrika ülkesinin hala Fransa’ya koloni vergisi verdiği idi. 1958 yılından sonra bağımsızlıklarını kazanan bu ülkelerin 2014 yılına kadar bu vergiyi verdiği yazıldı. 2015 yılında devam edip etmediği bilinmiyor. Öyle ki derin bir yoksulluk içindeki bu ülkelerin yaklaşık 500 milyar dolarının Fransız bankalarında tutulduğu öne sürülüyor. KENDİLERİNE AİT DİLLERİ BİLE YOK Afrika ülkelerinin resmi dilleri bile İngilizce, Fransızca, hatta Angola ve Mozambik’te Portekizce. Amerika kıtasının yerli dilleri neredeyse yok oldu, Latin Amerika’da İspanyolca, Brezilya’da Portekizce, ABD’de İngilizce, Kanada’da İngilizce ve Fransızca konuşuluyor. Medeniyetin beşiklerinden, 1 milyar 293 milyonluk nüfusuyla dünyanın ikinci kalabalık ülkesi Hindistan’ın bile resmi dilleri Hintçe ve İngilizce… Sömürgecilikle birlikte Avrupa ve Avrupa kökenlilerin çoğunlukta olduğu Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda gibi ülkeler öne çıktı. Ekonomide diğer ülkelerle arayı çok büyük hızla açtılar. Sömürgelerden gelen kaynakları kendi ülkeleri için kullandılar. Sonuçta, dünyamız yaşanmaz bir hale geldi. LÜKSEMBURG 103 BİN 187, BURUNDİ 315 DOLAR- Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) 2015 yılı tahminlerine göre, aynı dünyayı paylaşıyoruz ama Burundi 315, Orta Afrika Cumhuriyeti 339, Malavi 353, Gambiya 384, Madagaskar 393 dolar kişi başına milli gelirle geçinirken, Lüksemburg 103 bin 187, İsviçre 82 bin 178, Katar 78 bin 829, Norveç 76 bin 266 doları bölüşüyor. Hadi bunlar zengin ama az nüfuslu ülkeler, en büyüğü İsviçre 8,2 milyon. Fakat, 321 milyonluk ABD’nin 55 bin 904 dolarla dünyanın en zengin 5’inci ülke olmasını nasıl izah edeceğiz. En zengin Lüksemburg ile en yoksul Burundi arasındaki 327 katlık gelir farkını nasıl açıklayacağız. AYNI GEZEGENİ PAYLAŞIYORUZ AMA…- En gezegeni paylaşıyoruz ama bir ülke 100 bin, üç ülke 76-82 bin, 5 ülke 51-56 bin, 11 ülke 40-49 bin, 5 ülke 32-38 bin, 13 ülke 20-30 bin, 25 ülke 10-19 bin, 9 bin 290 dolarla Türkiye’nin de içinde bulunduğu 31 ülke 5-10 bin dolar arasında kişi başına gayri safi yurtiçi hasılayla (GSYH) geçinirken, 65 ülke 1-5 bin dolar, 27 ülke 1000 doların altında kişi başına GSYH ile hayatını sürdürmeye çalışıyor. YOKSULLUKTA DİBE VURMUŞ ÜLKELER Kişi başına 1000 doların altında GSYH’si olan ülkeler en zenginden en yoksula şöyle: Tanzanya, Tacikistan, Senegal, Haiti, Nepal, Ruanda, Komorlar, Benin, Etiyopya, Sierra Leone, Mali, Burkina Faso, Eritre, Mozambik, Uganda, Afganistan, Gine Bissau, Togo, Gine, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Liberya, Nijer, Madagaskar, Gambiya, Malavi, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Burundi. Peki bu ülkeleri nasıl hatırlıyoruz? Darbeler, katliamlar, soy kırımlar, iç savaşlar, açlık, ülkeyi soyup soğana çevirdikten sonra yurtdışına kaçan liderler, Rusya, Fransa, İngiltere ve ABD müdahaleleri, uluslararası yardımların çalınması, salgın hastalıklar, Birleşmiş Milletler görevlileri, sınır tanımayan doktorların ve gazetecilerin katledilmesiyle… Bu ülkelerden Tacikistan, Nepal, Afganistan Asya, Haiti Latin Amerika ülkesi. Kalan 23 ülke Afrika’dan. Bu düzenin sürmeyeceği ortada. Zaten, Afrika’dan Asya’dan Avrupa’ya, Latin Amerikan’dan ABD’ye göçmenlerin sınırları zorlaması, gerekirse ölümü göz alarak sınırı geçmesi bunun bir sonucu. Kimse bunu önleyemez. Bu zorlama gittikçe artacak. Şu iyi bilinmelidir ki dünya üzerinde bu kadar eşitsizlik varken, zengin ülkeler zenginliği paylaşmazlarsa, yoksul üçüncü dünya ülkelerinin vatandaşlarından kurtulamayacak, rahat yüzü göremeyecekler. Daha eşit bir dünya şart…

Editör: TE Bilisim