Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, her Mart ayınınn üçüncü Salı gününe denk gelen Dünya Sosyal Hizmet Günü’nü Mülkiyeliler Birliği’nde bir panelle kutladı. Çok sayıda sosyal hizmet uzmanı ve öğrencinin katıldığı panelde, insan ilişkilerinin sosyal hizmet ile olan ilişkisi ele alındı. Oturum Başkanlığını Ankara Üniversitesi Sağlık Birimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü Başkanı Prof. Dr. Veli Duyan’ın yaptığı panelde uzmanlar ve akademisyenler, katılımcıları bilgilendirdi
SULTAN YAVUZ -  Dünya Sosyal Hizmet Günü etkinliği kapsamında, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Mülkeyeliler Birliği’nde bir panel gerçekleştirdi. Tema olarak “insan ilişkilerinin önemi”nin belirlendiği panelde sosyal hizmet uzmanları ve akademisyenler katılımcıları bilgilendirdi. Oturum Başkanlığını Ankara Üniversitesi Sağlık Birimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü Başkanı Prof. Dr. Veli Duyan’ın yaptığı panelde, Sosyal Hizmetler Derneği (SHUDER) Ankara Şubesi Öğrenci Komisyonu üyesi Mehmetcan Yazıcıoğlu, Sosyal Hizmet Uzmanı ve Srtepus Marka kurucusu CEO Ufuk Coşkun, Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Birimler Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü’nden Prof. Dr. Kasım Karataş ve Uluslararası Sosyal Hizmet Uzmanları Federasyonu Eğitim Komisyonu üyesi ve Essex Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vassilis Ioakimi sunum gerçekleştirdi. Dünya Sosyal Hizmet Günü kutlamaları kapsamında Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Genel Merkezi tarafından düzenlenen etkinliğin açılış konuşmasını yapan SHUDER Genel Başkanı Rahmiye Bozkurt, 1983 yılından beri kutlanan günde, Uluslararası Sosyal Hizmet Uzmanları Federasyonu’nun Birleşmiş Milletler gündemine paralel olarak küresel gündemler belirlediğini ifade etti. İnsan ilişkilerinin sosyal hizmetler için önem teşkil ettiğini vurgulayan Bozkurt, mesleklerinin hizmet sunduğu birey, grup ve toplulukların insan onuru ve insan hakları çerçevesinde, sosyal adaletini ve sosyal refahını hedeflediğini vurgulayan Bozkurt, “Ağırlıklı olarak dezavantajlı gruplarla çalışan sosyal hizmet uzmanları, sesini duyuramayanların sesi ve toplumun vicdanı olmak için çabalarlar” dedi. Bozkurt, sosyal hizmetlere ilişkin şöyle konuştu: “Sosyal hizmet uzmanları görevlerini yaparken evrensel mesleki değer ve ilkeler, ulusal ve uluslararası bağlayıcı olan yasalar ve belgelere dayalı bilimsel zeminde profesyonel bir uygulayıcı olarak yer alırlar. Bilirler ki yeterli kaynaklardan yoksun herkes sosyal hizmetlerden faydalanma hakkına sahiptir. Yine bilirler ki herkes sosyal refah hizmetlerinden yararlanma hakkına sahiptir. Bu gerekliliklerin doğrultusunda sosyal hizmet uzmanları insan ilişkilerinde sorun çözücü ve ilişkileri güçlendirici bir sosyal değişimi hedeflerler. İnsan onuruna, bireysel ve kültürel farklılıklara saygı duyarlar. Âdil, hak sayıcı ve sürdürülebilir sosyal politikalar için çalışmalar yaparlar. Daha mutlu, güvenli ve çağdaş bir yaşam için insan ilişkilerine ve yaşamına etki eden tüm dinamikleri birlikte ele alarak çalışırlar. Birey, grup ve toplulukların tam iyilik hedeflerine ulaşması için tüm psiko -sosyal destek sistemlerini devreye sokarak mesleği icra ederler.” Günümüzde kırdan kentlere göçün sonucu oluşan kalabalık kentlerde insanların gittikçe yalnızlaştıklarının altını çizen Bozkurt, “Bu yalnızlaşma sadece bir araya gelmek olarak düşünülmemelidir, teknolojinin ve internetin dünyamıza girdiği bilişim çağında insanların yalnızlığını da tekrar tanımlamak gerekmektedir. Tek tuşla tüm dünyayı gezebilen, bilgilere ulaşabilen, alışverişini yapabilen ve sosyal ilişkilerini sürdürebilen insanlığın yalnızlığı elbette ki insan ilişkilerinde tanımlanabilir” şeklinde konuştu. Geleneksel yaşamda ihtiyaçlarını kendisi karşılayamadığında, geleneksel ekonomik ve sosyal destekleri karşılayan birey ve ailelerin, kentlerin kalabalık dünyasında yalnız kalabildiğine işaret eden Bozkurt, yaşamsal ihtiyaçların karşılanmaması hâlinde, devletin sosyal ve ekonomik destekleri yetersiz kaldığında travmaların, kayıpların ve dramların oluştuğunu belirtti. Sosyal hizmet uzmanlarının, bu yoksunlukların kurumsal destek hizmetleriyle ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması ve sorunlarla baş edebilmesi için profesyonel çalışmalar yaptığını kaydeden Bozkurt, yaşanan olumsuzlukların ekonomik ve sosyal krizlerle daha da derinleştiğini ifade etti. “Sosyal hizmet desteği, sınavsız lisans tamamlama, açık öğretim, uzaktan eğitim gibi eğitim programlarıyla verilmemelidir” Bozkurt, mesleki sorunları ve bunun çözüm önerilerini de şu şekilde sıraladı: “Öncelikle eğitimden başlamak gerekirse, lisans eğitimlerinde mesleki bilgi ve donanımları güçlü, kendine güvenli, gelişime açık ve etkinliğinin farkında sosyal hizmet uzmanları yetiştirebilmenin koşulları oluşturulmalı, var olanlar güçlendirilmeli. Akademik yeterliliği olmadan açılan örgün lisans bölümleri, ihtiyaç ile doğru orantılı olarak planlanmalıdır. Insanların yaşamlarına dokunan bir uygulama mesleği olan sosyal hizmet desteği, sınavsız lisans tamamlama, açık öğretim, uzaktan eğitim gibi eğitim programlarıyla verilmemelidir. Mevcut uygulamalara da son verilmelidir. Istihdam sorununa çözüm olarak dayatılan ve kamu kurumlarında mesleğimizin, mesleki yetkinlikte olmayanlarca uygulanmasına, bunun sonucunda ortaya çıkan mesleki deformasyona ve hizmet alanlarının nitelikli sosyal hizmet almalarına engel olan uygulamalara son verilmelidir. Sosyal hizmet uygulamalarının bu işin ehli olan sosyal hizmet uzmanları tarafından yürütülmesi için daha çok sosyal hizmet çalışanı istihdam edilmeli, mesleki sınırları korunmalıdır. Sosyal hizmet uzmanlarının çalışma şartları iyileştirilmeli ve güvenlikleri sağlanmalıdır. Sosyal hizmet uzmanları sosyal hizmet alanlarıyla ilgili politikaların belirlenmesinde etkin roller almalı, böylece doğru, zamanında ve sürdürülebilir sosyal hizmet uygulamalarının hayata geçmesi ve bu hizmetler için ayrılan ülke kaynaklarının daha etkin ve verimli kullanılması sağlanmalıdır. Ülkemizdeki sosyal hizmet uygulamalarının dünyadaki evrensel sosyal hizmet uygulamalarıyla uyumlu, eşgüdümlü ve güncelliğini koruyacak şekilde geliştirilmesi için sosyal hizmet uygulayıcı ve akademisyenlerinin uluslararası meslek etkinlik ve çalışmalara katılımları desteklenmeli, bu kazanımların ülke uygulamalarına aktarılması da kolaylaştırılmalıdır. Uluslararası akademik ve sivil toplum kuruluşları etkileşimi güçlendirilmeli, bilgi ve deneyim paylaşımı artırılmalıdır. Insanı odağa koyan, önce insan diyen sosyal hizmet uzmanları olarak sağlıklı ve mutlu bireyler, çağdaş bir toplum, refah içinde bir dünya için sosyal hizmet diyoruz.” Polat, “İnsan ilişkileri ticareti yapabilen bir nesneye dönüşmüştür” Bozkurt’tan sonra söz alan SHUDER Genel Sekreteri Esin Polat, sağlıklı ve güçlü bir toplum için insan ilişkilerinin önemli olduğunu vurgulayarak, günümüz toplumunda gelişen teknoloji ile birlikte yaygınlık kazanan internet ve sosyal medyanın olumsuz yönlerinden bahsetti. İnsan ilişkilerinin çağlar boyunca sorundan bağımsız olmadığını kaydeden Polat, günümüzde kritik bir sorunla karşı karşıya kalındığının altını çizdi. Polat, Sanayi Devrimi’yle başlayan süreçte yaşanan teknolojik gelişimlerin bir yandan kolaylık sağlarken, bir yandan da ters yönde bir etkiye sebep olduğunu belirtti. Bu sorunlardan hareketle içinde bulunduğumuz toplumu özetleyen Polat şöyle konuştu: “Günümüz toplumunda kapitalizmle birlikte sosyal sorunlar da çeşitlilik kazanmıştır. Toplumsal başarı her alanda tüketimle özdeşleşirken tüm insan ilişkileri ticareti yapabilen bir nesneye dönüşmüştür. Kapitalist toplum aynı zamanda sadece tinsel hazları vurgulayarak, diğer duyguları ise metalaştırmıştır. Metalaşan ilişkilerle birlikte insanların ruh sağlıkları bozulmuş, suçluluk, madde bağımlılığı, intihar, ruh sağlığı hastalıkları, aile içi şiddet, akran zorbalığı vb. gibi şiddet eylemleri de artmıştır. Insanların artan yalnızlığıyla birlikte gelişen bireycilik ve güven duygusunun yok olması insanları birbirinden uzaklaştırmış ve yabancılaştırmıştır. Ekolojik gelişmelere bağlı olarak internet de bu yalnızlık ve yabancılaşmayı hızlandırmıştır. Çünkü çağımız internet çağıdır. 2017 yılı TÜIK verilerine göre ülke nüfusunun yarısından fazlası internet kullanmaktadır. Yaygınlaşan internetle birlikte sosyal medya gibi internet türevlerinin kullanımı da artmaktadır. Internet ve türevleri günlük yaşamı bozacak noktaya geldiğinde ise bağımlılığa neden olmaktadır. Sosyal paylaşım ağları insanları esir alarak asosyal, sosyal çevrelerine yabancılaşmış bireyler hâline getirmektedir. Ayrıca insanlar arasındaki bu yeni iletişim biçimi sosyalleşmenin aksine insanları yalnızlaştırmaktadır. Çünkü sanal dünyada birbirini gören insanlar, konuşmak için, birlikte zaman geçirmek için bir araya gelmemektedir, dolayısıyla sanal dünya insanların uzak olan ilişkilerini güçlendirirken yakın sosyal çevresiyle ilişki bağlarını zayıflatmaktadır. Sadece telefon ve bilgisayarlarıyla uğraşan insanlar yüz yüze iletişim ve konuşma şansını da ötelemektedir. Ayrıca çekirdek aile bireylerinin her biri ellerinde ayrı ayrı kullandıkları tabletler ve akıllı telefonlar sayesinde bu yalnızlıktan nasibinin almıştır. Bugün insan ilişkilerinin yerini giderek sanal ilişkilere bırakması, özellikle büyük kentlerde bireyleri kalabalıklar içinde yalnız ve öz benliğine yabancılaşmış insanlara dönüştürmüştür.” “Özellikle Mavi Balina ve Momo gibi tehlikeli oyunlar çocuk ve gençleri intihara sürüklemektedir” İnternette milyonlarca insan arasında yayılan ve bağımlılığa dönüşebilen kitlesel online oyunlarının şiddet içerenlerinin gençleri ve çocukları olumsuz yönde etkilediğine dikkat çeken Polat, bu oyunların, ailesini, derslerini ve günlük gereksinimlerini ihmal eden genç ve çocukları ortaya çıkardığını belirtti. Polat, son günlerde tartışılan tehlikeli oyunlardan da bahsederek şunları söyledi: “Savaş ve şiddet unsurlarıyla dolu bu oyunlar yapılan arşatırmalara göre insan doğasında değişikliklere yol açmakta, başka varlıkları öldürmeye karşı çıkan duyguları ise yok etmektedir. Özellikle ‘Mavi Balina’ ve ‘Momo’ gibi tehlikeli oyunlar çocuk ve gençleri intihara sürüklemektedir. Istatiksel verilere göre Türkiye’de 142 genç intihar vakasının ‘Mavi Balina’ ve ‘Momo’ gibi bilgisayar oyunlarıyla bağlantısı olabileceği düşünülmektedir. Bu tür tehlikeli oyunlardan çocukları ve gençleri korumak için sosyal çevre ve aile içi iletişimi güçlendirmeye yönelik ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından acilen önlemeler alınmalıdır. İnsanın insani özelliklerinden uzaklaşarak mekanik bir robota dönüşmesini görmek, biz sosyal hizmet uzmanların da derinden etkilemektedir. Bu nedenle sağlıklı ve güçlü bir toplum için güven, sevgi, saygı, hoşgörü gibi evrensel değerlerin yüceltildiği, insanın insanca birbirine dokunduğu sağlıklı ve güçlü bir toplum için mücadele etmeyi insani ve mesleki bir sorumluluk olarak görüyor, insan ilişkilerini önemsiyoruz.”
Editör: TE Bilisim