Artun TALAY Önce güncel bir konu. Akciğer doktorlara göre iki hastalıkla mücadeleyi çoğunlukla kaybediyor, ama tedaviyle tek hastalıkla mücadeleyi kazanıyor. Kovid-19’un yanına zatürre veya grip eklenirse akciğer mücadeleyi kaybediyor. Ama yalnız kovid-19’la mücadele ederken iyi tedavi görürse kazanabiliyor. Bu nedenle doktora danışmalı önlem açısından zatürre aşısı ve grip aşısını ihmal etmemek gerek. Bu yazımda hemen her Olimpiyat Oyunlarında ortalama 40 madalyanın üstünde alan 7 ülkeyi ele alacağım. Bu ülkelerin federasyonları ne yapıyorlar da bu sonuca ulaşıyorlar? Federasyonlar arası gerçek rekabetin, geride kalanlarla meydan okuyanlar, uzanıp yatanlarla yenilikçiler, taktikçilerle tasarımcılar arasında olduğunu görüyoruz. ABD federasyonları eskinin çok ötesine bakmaya istekli oldukları için yeni çözümler keşfedebilmektedirler. Gelecek uğruna rekabette başarılı olabilmek için fırsat ufkunu genişletmeye çalışmaktadırlar. Yani rakiple değil, gelecekle yarışmaktadırlar. İngiltere’nin federasyonları geleceğe en önde ulaşabilmek için, her federasyonun en üstünden en altına kadar herkesin zeka ve hayal süreçlerini bileşkesiyle yol almaktadırlar. Almanya’da orta yaşam tarzının konforunu tatmış birisi, olimpiyat müzesini gezerken spor öncülerine kadar çok şey başka olduğunu düşünmeden edemez. Almanya’da gelecek için rekabet hemen mutlaka parasal bir getiri değil bir etki oluşumuna yöneliktir. Çin’deki federasyonlar için rakipleri yakalamak gereklidir. Ama bu aynı şeyleri yapan lider haline getirmez. Aynı yoldan ödül kazanarak olağan kabul edilir. Paralel yoldan ödül kazanmak lider kişi getirir. Çin federasyonları için lider olmak da yetmez. Rusya’da ise bir federasyon spor sektörünü kontrol edebilirse kendi geleceğini de kontrol eder. Rus federasyonları için yapısal dönüşüm ikinci bir sorundur. Birinci sorun spor sektöründe dönüşümün mimarı olabilmektir. Önemli olan hastalanmaya son verebilmektir. Çoğu federasyonlar büyük bütçelerle bir yere varamazken niçin bazıları muazzam kaynak sorunlarına karşın, geleceği oluşturma şansına sahiptirler? Fransa’nın federasyonları için şu örneği vermek istiyorum. Renoir, Picasso, Calder, Serat, Chagall hepsi son derece başarılı sanatçılardı ama her birinin ayrı özgün bir stili vardı. Birisinin başarısı ötekinin başarısızlığını belirtiyor değildi. Öte yandan her biri sayısız taklitçiyi harekete geçiriyordu. Japonya federasyonlarına göre otomobil ve uçak nasıl büyük dönüşümlere yol açtıysa, spordaki fırsatların çoğu köklü dönüşüm potansiyeline sahiptir. Sporda gelecekteki dünya fırsatlarından pay alabilmek için ittifaklar oluşturulmakta, yetenekler bir araya getirilmekte ve yeni doğan pazarlarda deneyler yürütülmektedir. En tepe noktadayken bir Japon firmasının yönetim kurulu başkanı, şirketin kalitesinin artık ‘koktuğunu’ söylemişti. Birkaç yıl sonra yeni ürünlerle yine tepeye çıkmayı başardılar. Kesip atmaktan çok inşa etmeye eğilimlidirler. Kısa vadede başarılı olmaktan çok farklı olmakla ilgilenirler. Sonuç olarak, geleceği hayal edemeyen federasyonlar onun tadını alamayacaklarını bilirler.