Güray SOYSAL DOPiNGDEN CEZA ALAN BAŞKAN Basketbol Federasyonu Başkanlığı koltuğuna oturtulan Hidayet Türkoğlu’nun bu görevde bulunmasına karşıyım. “Niye” derseniz hemen izah edeyim.. NBA’nın Orlando Magic formasını 14 Şubat 2013 yılına kadar giyen ve oynadığı basketbolla herkesin takdirini kazanan Hidayet Türkoğlu, Methenolone maddesi kullanmasından dolayı 20 maç ceza almıştı. Yani dopingden dolayı cezalandırılmıştı. Bu karar üzerine Orlando Magıc Genel Meneceri Rob Hennigan hemen “ Bu konuda dürüstçe konuşmak gerekirse, Hidayet hata yapmıştır” demiş , ve basketbolcusunu savunmamıştı bile.. Amerika’daki basketbol hayatı biten Hidayet Türkoğlu, memlekete dönünce, kendisine Cumhurbaşkanlığı Spor Baş Danışmanlığı görevi verilmişti. Sonra... Harun Erdenay ile girdiği yarışta, elindeki gücü de çok iyi kullanıp, Basketbol Federasyonu Başkanlı koltuğuna oturdu. Oysa.. Federasyon Başkanlarının seçiminde aranılacak şartların içinde “Bir defada altı aydan fazla veya toplam bir yıl hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmamış olmak” maddesi hala yürürlükte bulunmasına karşılık, üst makamların isteğiyle, hedefine ulaştı. Durum böyle olunca Hidayet Türkoğlu’nun Federasyon Başkanlığı yapmaması gerekiyordu. Bu bakımdan, bazılarının görmek istemediği durumu, içime sindiremediğimden, Hidayet Türkoğlu’nun Basketbol Federasyonu Başkanlığı koltuğuna oturmasını kabul edemiyorum. BÖYLE YÖNETİCİLER DE VARDI Bir dönem Ankaragücü’ne, her türlü fedakarlıkla, yöneticilik yapanlar vardı. Onların başını Fikri Başpınar ve rahmetli Nevzat Ayabakan çekerdi. Elbette başka fedakarlarda vardı. Ancak geçenlerde kardeşim ve meslektaşım Orhan Karadağ sosyal medyada, konuya Viralspor’da değinen yazı yayınladı. Yazıyı ve fotoğrafı görünce duygulandım. Ben de, kardeşim Karadağ’ın yazısını sizinle paylaşmak istedim. Bakalım, benim gibi beğenecek misiniz. “Cazibe Abla (Soysal) anlattı... Fikri Abi (Başpınar), şimdi rahmetli olan eşi Şenay Abla'yı deliler gibi seviyor... Gençlik yılları... Şenay Abla, o zaman Ankara Varlık Mahallesi'nde oturuyor... Ankara'ya olağanın dışında bir yağmur yağıyor ve evler sular altında kalıyor... Kimse evinden çıkamıyor... Fikri Abi, nereden buluyorsa bir kayık buluyor... Kayığın içini başta ekmek olmak üzere yiyecek içecekle dolduruyor.... Mahalleliye kayıkla ulaşıp dağıtıyor... Cazibe Abla; Şenay Hanım ile komşuyduk, bu sayede Fikri Abi bize de ekmek getirdi diye anlattı.. Fikri Abi'nin bu hareketi, Şenay Abla vefat edene dek yarım asır sürecek evliliklerinin de sağlam temellerini atıyor... Şenay Abla'ya Allah'tan rahmet, Fikri Abi'ye de sağlıklı uzun ömürler diliyorum. BU ADAMA HELAL OLSUN Kendisi ile Gençlerbirliği’nde çalıştığı bir dönemde bir kez karşılaşmış, sadece tokalaşmıştım. Bilahare, Ankara dışına çıktı ve takım çalıştırmaya başladı.Son olarak Eskişehirspor’da çalışıyordu. Geçen sezon takımı, taraftarlarıyla birlikte küme düşmekten kurtaran mimarıydı. Yeni yönetim Fuat Çapa’yı yeniden Eskişehirspor’un başına getirdi.Geçen sezonki fedakarlığı yetmemiş gibi, borç batağında bulunan Eskişehirspor’un başında kalmasını yeniden kabul ederek kişiliğindeki adamlığını bir kez daha ortaya koymuştu.Fuat Çapa, gırtlağına kadar borç batağındaki, gerçek futbol kenti Eskişehirspor’un 1 nci ligde tutunması için, yeni yöneticileri ile kolları sıvadı.Böylesine Türk futbolunun cengaveri olan Fuat Çapa’yı bir kez daha kutlamak istedim. NEDEN A.GÜCÜ’NÜ SEÇTİ Ankara’nın marka değeri Ankaragücü’ne sevdalı olmak değişik bir duydu. Bu düşüncenin son halkası Polonyalı Pazdan oldu. Sıkıntı yaşayan ve gelen transfer tekliflerini elinin tersi ile bir kenara bırakan bu futbolcu, neden Ankaragücü’nde kaldığını şu sözlerle açıkladı: "Kendi hedeflerimden çok takımın hedeflerini önemsiyorum. Takım olarak neleri yapacağımıza bakmamız lazım. Lige çok iyi başlamak istiyoruz. Bununla birlikte lige iyi başlarsak iyi bir sezon geçirirsek bizim açımızdan bireysel olarak iyi olacağını düşünüyorum. Öncelikle kendi açımdan bakarsak ben milli bir futbolcuyum ligi iyi geçirirsem benim adıma daha iyi olacağını düşünüyorum. Ama takım olarak iyi işler yapmak istiyoruz. Buradaki havayı hiçbir şeye değişmem." Gördünüz mü, Polonyalı stoper böyle düşünürken, içimizdeki hainler ise yine parsa toplamanın peşinde. Unutulmayanlar SİNAN ÖZIŞIK 1945 yılında Ankara’da doğan bu spor ve bilhassa atletizm aşığı Sinan Özışık, Ankara Üniversitesini bitirirken, sırıkla atlamada şampiyonluklar elde etti. O zamanlar, şimdiki gibi elastik sırıklar olmadığından, çelik sırıklarla atlayıp, başarıyı sporda da yakaladı. Emek mahallesinin kurucularından olan babasının teşviki ile mahalledeki genç arkadaşları ile birlikte atletizm takımı kurdu. Kısa zamanda bu güzelliğini, atletizm sahalarına taşıyan Sinan Özışık, şimdilerde Amerika’da yaşayan abisi ve bugünün büyük ressamlarından Işıl Özışık ile birlikte sırıkla atlamaya devam etti. Abi Işıl Özışık bu branşta Türkiye rekorları kırarken, Sinan Özışık Beden Terbiyesinde müfettişlik görevine başladı. Daha sonra, yaş haddi nedeniyle müfettiş olarak emekliğine kavuşan bu sporsever insan, hep bekarlığı tercih etti. Şimdilerde altı ay Antalya’da, altı ayda Ankara’da yaşantısını sürdürüyor. İYİ İŞ YAPIYORLAR Şamar oğlanı gibi, her fırsatta dövdüğümüz TRT Spor’un iyi işler yaptığını da görüyoruz. Hep eleştiriden yana olmadığım için, bu kez son dönemlerde,TRT Spor’un ortaya koyduğu başarılı işleri dile getirmekte boynumun borcu oldu. Geçenlerde Falcao transferi nedeniyle, bu futbolcunun meneceri Ahmet Bulut, sabahın erken saatlerinde İstanbul Havaalimanına inmesiyle ortalarda dolaşan söylentiler karşısında TRT Spor’un muhabiri Volkan Kılıç sabahın köründe görev başındaydı. İş bununla da bitmemişti. Lille’ye rekor transfer ücret karşılığında geçen Trabzonsporlu Yusuf Yazıcı’nın sabahın 05.00’inde İstanbul havaalanında uğurlanmasında yine TRT Spor vardı. Kardeşim Barış Yurduseven, meslektaşlarımız yataklarında mışıl mışıl uyurken, O ve ekibi, haberin peşindeydi. O zaman lafı fazla uzatmadan tebriklerim TRT Spor’a. Hep böyle kalın...