CUMHURBAŞKANINA TÜKÜRÜK KÖFTESİ ISMARLADIM

SALİM TAŞÇI (ANKARA) - Sporumuzun abidelerinden Yücel Seçkiner 1961 yılında lise döneminde tanıştık, o günden bugüne, 57 yıl bitmiş, 58 yıldan gün almış. Hey gidi koca çınar, neler gördü, neler yaşadı… Dolu dolu bir ömrün hep zirvede geçmesi her insana nasip olmaz… Kıymetli öğretmenimi herkes tanır da, tanımayanlar için künyede şunlar yazar; “1936 yılında Gaziantep’de doğdu. Kara Harp Okulu’ndan mezun olduktan sonra Gazi Eğitim Enstitüsü Beden Eğitimi Bölümünü bitirdi. Almanya Silahlı Kuvvetler Spor Akademisi’nde master yaptı. Ardından da Köln Spor Akademisi’ni ve Hava Kuvvetleri Lisan Okulu İngilizce bölümünü bitirdi. Seçkiner, Jandarma Subay – Astsubay Okullarında Öğretim Görevlisi ve Öğretim Kurul Başkanlığı görevlerinde bulundu. Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Şube Müdürlüğü görevini de yürüten Seçkiner, Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreter Özel Kalem Müdürlüğü, Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü, Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü, Başbakanlık Danışmanlığı, Dünya Ordular arası Atletizm Teknik Komite Üyeliği, Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü, Güreş Federasyonu Başkanlığı, Güreş Vakfı Genel Başkanlığı görevlerini yerine getirdi. 19, 20 ve 21. dönem Ankara Milletvekili olan Seçkiner, Türkiye Büyük Millet Meclisi İdare Amirliği ve Meclis Başkan Vekilliği görevlerinde bulundu. Gençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı da yapan Seçkiner, üç dönem içerisinde 42 kanun teklifi verdi ve bunların 16 tanesi kanunlaştı. Seçkiner, başarılı çalışmaları nedeniyle pek çok üstün hizmet madalyasına sahiptir. Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından “Üstün Liyakat Madalyası”, 1991 Uluslararası Güreş Federasyonu FILA Üstün Altın Yıldız Nişanı, Türk Silahlı Kuvvetleri Üstün Hizmet Şerit Rozeti ve Beratı, Türk Silahlı Kuvvetleri Üstün Birlik Yetiştirme Şerit Rozeti ve Beratı, Türk Silahlı Kuvvetleri Üstün Eğitim Şerit – Rozet ve Beratı ödülleri sahibidir. 1984 yılının en başarılı bürokratı ve 1997 yılı Devlet Adamı Ödülüne layık görüldü. 35 kez milli sporcu olan Seçkiner, 22 spor branşında hakemlik ve antrenörlük belgesine sahiptir. Futbol ve Atletizm Ordu Milli Takım Antrenörlüğü, Atletizm Milli Takım Antrenörlüğü görevlerinde bulundu. Seçkiner’in “Atletizmi Yaşatanlar”, “Sporda Genel Bilgiler” ve “Uçan Teğmenin Öyküsü” isimli üç eseri vardır.” Sporun en büyüklerinden olan Yücel Seçkiner ile sorulu-cevaplı görüşmemiz şöyle: Kıymetli öğretmenim hiçbir gazetede çıkmamış bir kaç anınızı anlatır mısınız? -Ah be Salim, öyle anılar vardır ki, mezara taşınır, sırdır, insanların özeline girer. Şimdi hiç kimsenin özeline girmeyen unutamadığım birkaç anımı tazeleyeyim. Jandarmagücü ile Muhafızgücü’nün maçı vardı 1 – 0 mağlup durumdayız, çok saygı duyduğum Allah rahmet eylesin, yattığı yer nur olsun, üstüm durumundaki zat-ı muhterem eliyle gel işareti yaptı. Yanına vardım. İlk sorusu “Siz bu maçı kaç kişiyle oynuyorsunuz?” oldu. On bir kişiyle dedim. “Sen öyle bil, görmüyor musun adamlar on üç kişiyle oynuyorlar. Neden mağlubuz? Bu adamların hepsini değiştir!” Baş üstüne dedim. Gece gündüz çalışarak kendisini vatana, devlete adamış, ama hayatında bir maça gidecek zamanı olmamış bu büyüğümü kıracak halim yoktu ya… Maçın ikinci devresinde formaları değiştirip, futbolcunun birisine de 13 numaralı formayı giydirdim. İkinci devre takım coştu maçı 2 – 1 aldık. Tekrar yanına çağırdı. “Gördün mü, değiştirdiğin bu çocuklar ne güzel oynadılar, yalnız şu iriyarı olanı gözüm ısırıyor, o değişmedi mi? Cevap vermedim, bizleri kutladı… Castro’yu ziyaret konusu nasıl gerçekleşti? -Küba’da gençlik kurultayı var, hazırlıklarımızı yapıp, düştük yola… O zamanın büyükelçisi “Sayın Fidel Castro’dan randevu isteyeyim mi” dedi.”Ne kelime, çok memnun olurum” dedim. Yanıma Atatürk fotoğrafları, Atatürk’le ilgili kitaplar ve bolca lokum almıştım. Küba’ya gittiğimizden birkaç gün sonra büyükelçimiz aradı. “Hazır olun, Sayın Castro sizi bekliyor. Hazırlandım araba bizi bekliyor” dedi. Birkaç saat sonra, Castro’nun yanındaydık. Çok sıcak karşıladı. Atatürk’ü anlattı. “Büyük devrimciydi, bir dehaydı, demokrasiyi seçti, çok şanslısınız” dedi. Önüne bıraktığım lokumdan iki tane aldı yedi. Tam üçüncüsünü alacağı sırada içeriye beyaz önlüklü bir bayan girdi ve Sayın Castro’nun bileğini tutup, lokum paketini aldı gitti… Sayın Castro bana “Bir yerde hepimiz insanız, o görevini yaptı” dedi. Dünyada en fazla suikast yapılmak istenen liderin elbette yediği de, içtiği de kontrole tabiiydi. Castro bizlere başarı diledi ve vedalaştık. Kurşun yutturulan balıklara şahit olmuştunuz.. -Erdek’te su altı avlama sporları vardı. Müsabakalar bitti. Balıklar getirildi. Balıklar aynı sayıda olmalarına rağmen, diğer takımın balıkları 750 gram fazla geldi! Detaylı araştırmamız sonucunda, karşı takımın balıklarının karnı yarıldığında kurşun yutturulmuş olduğunu gördük. Güler misin, ağlar mısın durumuyla karşı karşıya kaldık. Cemil Turan’ın gelişi nasıl oldu? -Dünya Ordulararası Futbol Şampiyonası maçları başladı, her nasılsa Kuveyt bizi 1 – 0 mağlup etti. Hani ya şok yaşıyoruz. On beş, yirmi gün sonra Kuveyt’le ikinci maça çıkacağız, rahmetli Faruk Ilgaz’ı aradım. “Cemil Turan’ı bize gönderir misiniz?” dedim. Rahmetli Faruk Ilgaz “İki gün sonra gönderiyorum” dediğinde çok sevindim… İki gün sonra Cemil geldi. Basında “Cemil kayıp” diye haberler çıkmaya başladı. Rahmetli Arman Talay, Cemil’in ordu milliye katıldığını haber almış olacak ki bir muhabir arkadaş göndersem, Cemil’le, röportaj yapalım” dedi… Arman’ı kırmak mümkün mü? Gönder muhabiri gelsin dedim. Güray Soysal kardeşimiz geldi, haberini yaptı. Arman Talay – Güray Soysal atlatma habere imza attılar. Daha sonra Kuveyt’i 3 – 0 yendik. Golleri Cemil attı. Brüksel’deki ilk maçta, Belçika’yı 2 – 0 yendik, ikinci maçta 2 – 1 yenildik, ama averajla dünya şampiyonu olduk. Hatırımda kaldığına göre şampiyon olan takımımızın kadrosu şöyleydi; “Nihat, Yalçın, Numan, Ayfer, Necdet, Yılmaz, Nihat, Yusuf, Abdullah, Selçuk, Zeki… 2 – 1 yenildiğimizde golümüzü de Ayfer Elmastaş atmıştı. Ecevit’in yumurta yemesini engellen kimdi? -Rahmetli Bülent Ecevit’in “Karaoğlan dönemi”… Sanırım uçakta geçmişti kahvaltı da yumurta vardı. Sayın Rahşan Ecevit hanımefendi yumurta yememesini söyledi. Bir ara rahmetli Ecevit’le sohbete daldık. “Yücel bey her ailede mutlaka eşler arasında münakaşa olur, yalnız bizde ses yükseltme, bakışlarda değişiklik olmaz. Masamızın üstünde 12 tane kara kalem vardır. Öfkelenen gider o kalemleri kırar, son kıran gider, çay demliğini ocağa koyar… Süleyman Demirel’e köfte yedirme sebebiniz ne idi? -İstanbul’da Cumhurbaşkanlığı Kupası maçı oynanacak, rahmetli Süleyman Demirel geldi. Hem maç seyrediyor, hem de etrafı tarıyor. Hayırdır efendim bir emriniz mi var dediğimde, “Eski günlere gittim, Teknik Üniversite hemen yakınımızda, zaman zaman buraya maç seyretmeye gelirdik, gelince” dedi ve durdu ve devam etti: “Gelince de köfte yerdik” cevabını verdi. “Emriniz olur efendim, yerseniz hemen aldırayım” karşılığını verdim. “İyi olur, aldır” dedi. Birini görevlendirdim, soğansız yarım ekmek içi tükürük köftesi ısmarladım. Devre arası odalardan birisine girdik, millet Cumhurbaşykanımızı merak etmeye başladı. “Önemli bir konuşması var” dedik. Rahmetli büyük bir iştahla köftesini yedi, ayranını içti ve “Elinize sağlık, çok makbule geçti” diyerekten memnuniyetini ifade etti. Merdivenleri çıkarken de “Allah sizden razı olsun, eski günlerimi hatırladım” dedi ve meşhur kahkahasını attı. Allah rahmet eylesin.
Editör: TE Bilisim