Bugün gelin, “öküzün altında buzağı arayalım” isterseniz. Niye mi? Canım, eğlence olsun diye işte… Buzağı nihayetinde ineğin olduğu kadar öküzün de yavrusu. Soğukta üşüyen buzağı ısınmak için babasına sokulmuş olamaz mı?.. Şaka bir yana; ülkemizde dikkat çekici bir hızla eski statların yerini “arenalar” alıyor. Futbolun sanki statlar yerine “arenalarda” oynanması gerekiyormuş gibi, neredeyse her kentimize bir “arena” inşa edeceğiz. İstanbul’un Mecidiyeköy semtinde Türk futbol tarihinin belki de en önemli sayfalarının yazıldığı bir stat vardı: Ali Sami Yen Stadı… Türk futboluna damgasını vurmuş isimlerden biri olan, Galatasaray’ın kurucusu Ali Sami Yen’in adını taşıyordu. O stat yıkıldı, onun yerine adı Aslantepe olarak değiştirilen Seyrantepe’de yeni bir stat yapıldı: “Türk Telekom Arena”… İstanbul Boğazı’nın kıyısında Beşiktaş ile Kabataş arasında Beşiktaş futbol kulübünün efsanevi nice başarılarına sahne olan İnönü Stadı vardı. Adını, Sevr Antlaşması’nı ve Mondros Mütarekesi’ni geçersiz kılarak Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ve egemenliğini onaylayan Lozan Antlaşması'nı imzalamış İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’den almıştı. O stat da yıkıldı, şimdi onun yerine “Vodafone Arena” yapılıyor. Kocaeli’de İsmetpaşa Stadı da İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün adını taşıyordu. Onun yerine yapımı süren “Kocaeli Arena”nın bu yaz bitirilmesi planlanıyor. Bursa, Antalya, Eskişehir, Sakarya, Hatay ve Afyonkarahisar’daki statların adı Atatürk Stadı’ydı. Bugün nedense “fair play” denilmesi tercih edilen spor ahlakıyla ilgili olarak, Mustafa Kemal Atatürk’ün neredeyse yüz yıl önce söylediği söz bütün dünyaya ders niteliğindeydi: “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim…” Sporda dostluk, centilmenlik, “fair play”, ahlaklılık ya da ne derseniz deyin, bundan daha iyi anlatılabilir mi? Bu illerdeki statlara da Atatürk’ün adının yerine, “Timsah Arena”, “Antalya Arena”, “Es-Es Arena”, “Sakarya Arena”, “Hatay Arena” ve “Afyon Arena” adları verilmesi uygun görüldü. Samsun’da da 19 Mayıs Stadı vardı. Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a gelişi, Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı olarak bilinir. Adında bu tarihi yaşatan stadın yerini alacak “Samsun Arena”nın da inşaatı sürüyor. Neden “arena”? Bu sözcüğe neden bu kadar ilgi gösteriliyor? “Siyasi çekişmelerin geçtiği yer” anlamı olsa da bu sözcüğün birincil anlamı “boğa güreşlerinin yapıldığı yer” değil mi? Ülkemizde boğa güreşlerinin yaygınlaştırılması düşünülüyorsa ona lafım olmaz. Ama böyle bir düşünce yoksa statlara “arena” adı vermek, ev sahibi futbol kulüplerine herhangi bir güç kazandırıyor mu? Buna ilişkin herhangi bir veri yok. Hatta tam tersine dikkatli gözler, sahasına “arena” adı verilen kulüplerin, ne hikmetse eski güçlerinden bir hayli uzakta olduğunu görür. Sporda şiddete karşı çareler aranadursun, acaba statlarımıza “arena” adı vererek şiddeti biraz da biz kışkırtmıyor muyuz? Hani, bugün “öküzün altında buzağı arayacaktık” ya… Sporun şiddetten uzak olmasını istiyorsak “buzağıyı öküzün de, boğanın da altında aramakta” yarar var. Bunun için oyun alanlarına, insanda gerilimi ve şiddet duygularını körükleyen “arena” adı verilmesinden bir an önce vazgeçilse iyi olur.