Yetkiner MAYDA Henüz 19 Mayıs Stadı yıkılmamıştı... Ankaragücü'nün maçı vardı o gün... Babadan Ankaragüçlü bir tanıdık Türkiye Spor Yazarları Derneği'ne girdi. Konu Ankaragücü'nden açıldı. Sonunda kulübün borçlanmasına gelince sert bir şeklide çıkıştı. "Sana ne bizim borcumuzdan. Takım iyi gidiyor. Sen Gençlerbirliği'ne bak" Ben de ona "Ankaragücü kimsenin babasının malı değil. Ben gazeteciyim. Tabi ki sorgulayacağım" cevabı vermiştim. Biraz daha geriye gidelim. Ankaragücü'nün çok önemli iki taraftar grubu lideri ile yeni aynı yerde sohbet ediyorduk. Ben "Güçbirliği Ankaragücü'ne zarar" verir deyince... "Ya siz de hiç kimseyi beğenmiyorsunuz. Bizim tek isteğimiz şampiyonluğa oynayan bir takım kurulması. Bunu da ancak Melih Gökçek yapabilir" demişlerdi. Söylediklerimiz çıktığı için mutlu muyuz? Hayır... Sonunda buralara kadar geldik. 320 milyon borç. 1 lira gelir yok. Transfer yasağı... Üstüne de puan silme tehlikesi. Ama sürekli yöneticilere, teknik kadrolara, futbolculara, taraftarlara daha ileri gidip gazetecilere sosyal medyada ayar vermeye çalışanlar hep su yüzünde geziyor. Ankaragücü yönetimi göreve geleli daha 1 hafta geçmemiş. Herkes akıl veriyor. Hoca beğenilmiyor... Atılan adımlara burun kıvrılıyor. Şimdi biraz da taraftara sitem edelim. "Ankaragücü taraftarı sonuca direkt etki ediyor. Türkiye'nin en iyisi" deyip, puan toplamak, beğeni kasmak, alkış almak en karlısı... Bir çok isim de böyle yapıyor. Ama Beşiktaş maçında kendilerine küfür edildiğini gerekçe göstererek, "Bize küfür edildi. Biz de gerekeni yaptık" diye sosyal medyada övünenler Gaziantep FK maçında takımı yanlız bıraktı. Ankaragücü taraftarlarından tam destek alamayınca çok kritik bir yenilgi aldı. Ankaragücü taraftarı takıma büyük katkı sağlıyor... O zaman yönetime de katkı sağlamalı, o olmadı zaman tanınmalı... Çünkü başkan Ankaragücü yok... Durum vahim ama takıma hizmet edecek insanları da soğutmamak gerek...