Mehmet Necati GÜNGÖR / Toplumların sessizliği ürkütücüdür. Bir toplum sessizliğe bürünmüşse patlamaya hazır demektir. Beklenmeyen bir iş yapacaktır. Referandum öncesinde böyle bir hava seziyorum toplumda. Çok sessiz. İnsanlar fikir beyan etmekten çekiniyorlar. “İşin sonuna bak” der gibi. Biz, ne olacak diye merak ederken, İlhan Kesici’nin Milli Düşünce Merkezi’ndeki konferansına gittim. Salonda adım atacak yer yok. MHP’li eski bakanlardan Sadi Somuncu’nun başkanı olduğu Milli Düşünce Merkezi bir fikir platformu halinde çalışıyor. Kürsüde CHP İstanbul Milletvekili ve eski DPT Müsteşarı İlhan Kesici. Her zamanki gibi fikirlerini güzel ifade ediyor. Dinleyenleri yormuyorlar. Araya fıkralar serpiştirerek, ilgiyi sürekli kılıyor. Saatlerce konuşsa kimse yorulmuyor. Aksine, insanlar onu dinlemekten zevk alıyorlar. Dopdolu bir siyasetçi. 20  in kitaplık kütüphanesi var. Sürekli okuyan, kendini yenileyen bir politikacı. Başta ekonomi olmak üzere, tarih, din, sosyoloji konularından bahisler açarak ilerliyor. Başka bir etkinliğe katıldığım için konferansının son dakikalarına yetişebildim. Alabildiğim notlardan bazıları: “Verimli, verimli olduğu için de sorunlu bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu coğrafyada tutunabilmemiz için çok güçlü olmamıza bağlı. Çok güçlü olmalıyız. ” “Devir, ekonomi milliyetçiliği devridir. Ekonomimiz çok sağlam olmalı.” Ve günün fıkrası yine Kesici’den: Kurt ile tilki ormanda gezintiye çıkmışlar. Kurt, ileride ağaca asılı güzel bir but görmüş. “Tilki kardeş, şu ağaçta güzel bir şey görüyorum. Yakından bakar mısın?” Tilki bakmış, güzel bir et parçası var, ancak, altında patlamaya hazır bir fünye. “Kurt abi, güzel bir et parçası var.” “Getir, birlikte yiyelim.” “Abi ben orucum, hem boyum da yetişmiyor.” “Öyle ise ben geleyim.” Kurt, et parçasını alayım derken fünye patlıyor, et bir tarafa, ağaç bir tarafa, kendisi yarı baygın bir tarafa savruluyor. Tilki, önüne düşen eti afiyetle yemeye başlıyor. Kurt, bulunduğu yerden hayıflanarak bağırıyor: “Ulan şerefsiz, ya oruçtun?” “Top patladı, duymadın mı?”