Gün geçmiyor ki günlük gazetelerin sayfalarında ve de çeşitli kanalların haber bültenlerinde sahtekârlar tarafından dolandırılan canı yanan vatandaşlarımızın yürekler yakan bu tip haberlerin yer alması artık olağan bir hal almıştır. Okumuşundan, okumamışına, ünlüsünden, ünsüzüne pek çok saf vatandaşımız şeytanın bile aklına gelmeyecek yöntemlerle sahtekârların ağına düşürdüğü insanları hiç acımadan vicdanları titremeden soyup soğana çevirmektedir. Sahtekârlığın çeşitli yapılış şekilleri vardır. Örneğin sahte diploma ile öğretmenlik yapan yüzlerce akıllı geçinen eğitmenin varlığı Meb’i adeta şoke etmiştir. Berivan adlı hanım öğretmen Malatya İnönü Üniversitesi Zihinsel Engelliler Öğretmenliği Bölümünden mezun olduğuna ait sahte diploması ile 15 Ocak 2015’de bakanlık ataması ile Akseki Ali – Hasan Coşkun Kardeşler ilkokuluna Özel Eğitim Öğretmeni olarak atanmıştır. Diplomasının sahte olduğu tespit edilince kurnaz eğitmenin işine 15 Ocak 2016 da son verilmiştir. Tabi uyanık hoca beldeyi terk ederek kayıplara karışmıştır. Akseki Cumhuriyet Başsavcılığı yasal işlemler başlamış olmasının yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı 2014-2015 öğretmen atama dönemlerinde göreve başlayan öğretmenlerin sahte belge ile göreve başladığı tespit edilmiştir. Halen 1 milyon 30 bin personelin belgeleri teker teker incelenmektedir. Sahte diplomalı öğretmenleri tespit etmek için yapılan çalışmalar sırasında Hatay ve Antakya’nın bazı ilçelerinde 7 öğretmenin bu şekilde sahte belge ile öğretmenlik yaptığı belirlenmiştir. İşin ilginç yönü ise bu yörede öğretmenlik yapan karı – koca’nın sahte belge ile görev yaptığı da açıklanmıştır. Ülkemizde sadece öğretmenlikte değil pek çok iş kolunda sahtecilik artık günlük hayatın bir alışkanlığı haline gelmiştir. İşte bir örnek daha İstanbul’da özel bir üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışan Doçent Dr. Suat okulda arkadaşlık kurduğu öğrenci Musab ile aşırı derecede samimi olmuşlardır. Musab yine İstanbul’da bir üniversitenin Yüksek Lisans bölümüne girmesi için yapılacak İngilizce imtihanına İngilizcesi iyi olan hocası Doç. Dr. Suat’ın girmesini istemiştir. Teklifi kabul eden okumuş – kültürlü üstelik bir üniversitede öğretim görevlisi Doçent Musab’ın yerine girdiği sınavda yakayı ele vermiştir. “Resmi belgelerde sahtecilik” suçlaması ile yargılanacak olan bu iki zavallı bakalım adaletin elinden yakalarını nasıl kurtaracaklar. Türk Dil Kurumu’nun 2005 yılında yayımladığı Türkçe sözlük kitabının 1683 sayılı sayfasında Sahtecilik kelimesi sahte işler yapma, düzmecilik, sahtekârlık olarak karşılık bulmuştur. Sahtecilik güzel ülkemizde elinizi nereye uzatsanız, karşınıza bir başka sahtekârlık çıkmaktadır. Tanınmış Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu ise kendi adını kullanıp TV’lerde ve yayın organlarında yapılan bir takım bitkilerden üretilen çeşitli gıda ve ilaçların tavsiyecisi olarak lanse edilmiştir. Oysa hoca’nın ilan edilen sıhhi olmayan malzemelerle yakından uzaktan hiçbir ilgisinin olmadığını gazetelere verdiği ilanlarla ilgililere duyurmaktadır. Bir başka sahtekârlık daha. Sosyal Güvenlik Kurumu Türkiye Genelinde yürüttüğü çalışmalar sırasında 22 bin kişinin devletten yetim maaşı aldığını ortaya çıkarmıştı. Anlaşmalı olarak boşanan çiftler yine aynı evde yaşamlarını sürdürdükleri ve kurumu milyarca lira zarara uğrattıklarını açıklamışlardır. Devletten, Anne ve babasını kaybeden 22 bin çiftin ayda 900 ile 2 bin TL’ si yetim aylığı aldığı görülmüştür. Sadece Manisa’da 2015 yılı içinde 64 kişinin bu sahtekârlığı belirlenmiştir. Zonguldak’ta ise 2008-2015 yılları arasında 4 bin kadın yedi yıl içinde kurumdan her aldıkları hakları olmayan paraları geriye faizi ile birlikte alınacağı da bilinmektedir. Bir TV kanalında Evlilik programı yapan Zuhal Topal yayına katılmayan görevli nikâh memurunun yerine kanalın servis şoförünü Nikâh memuru olarak ekranlara getirmiştir. İşinden olmamak için sahte nikâh memuru olarak ekranlarda görülen şoför Halis’de alay konusu edildiğini ileri sürerek Çağlayan Adliyesine giderek yetkililere “Mağdurum” diyerek ifade vermiştir. Buda tabi sahteciliğin bir başka şekli olsa gerek. “Resmi Belgede Sahtecilik” suçlaması ile Biz oyuncular sahne sanatları adlı şirketle 2008’de bir sözleşme imzalayan “Hanımın Çiftliği, Firar ve Yaprak Dökümü” dizilerinin yakışıklı oyuncusu Caner Cindoruk’ da nerede ise bir hayli yüklü para ödemek zorunda kalmaktan son anda kurtulmuştur. Sözleşmeyi fesheden aktörle şirket mahkemelik olmuş sahte faturaları tanınmış oyuncuya büyük ödemeler yapıldığı ifade edilmiştir. Yapılan duruşmalar sonunda faturaları şirketin yöneticisi Saide Nilüfer’in imzaladığı ortaya çıkmıştır. İstanbul’da piyasaya sahte para süren çete çökertilirken 17 kişi gözaltına alınmıştır. Engelli aracı almak için uygulanan ÖTV indiriminden faydalanmak isteyen kişilere sahte sağlık raporu düzenleyen 24 kişilik çete İstanbul’da yakayı ele vermiştir. Para hırsı içinde kıvranan sahtekârlar hedeflerine ulaşmak için her türlü imkânsızı aşarak avlarını ellerine düşürmektedir. İşte ünlü Profesör Canan Karatay, Türk siyasi tarihinin başarılı diplomatı Hikmet Çetin ve daha pek çok ünlü ve okumuş insanlar sahtekârlarının şeytani uygulamalarının kurbanı olmaktan kendilerini kurtaramamışlardır. Tabi bu arada İstanbul’da İzmir’de ve de Balıkesir’in Havran ilçesinde sahte içki üretip piyasaya süren sahtekârların sebep oldukları ölüm vakalarını da hiç unutmamak gerekir.