Birsen GÜRDİL Güzel yurdumun üzerine oynamak istenen oyunlar yetmiyormuş gibi Toplumun sırtına yapışmış sülüklerle de uğraşmak zorunda kalan güvenlik güçlerimiz sonu gelmeyen cinayetler, soygunlar, hırsızlıklar, dolandırıcılar, yangınlar ve de trafik kazaları ile yaptıkları mücadeleler bizleri üzen can ve mal kaybımıza sebep olan bu sülüklerle de aralıksız mücadele etmektedir. Ne var ki aşağı yukarı günde yurdumuzda ortalama en az beş cinayet işlenirken şehirlerin en işlek caddelerindeki iş yerleri güvenli sitelere girip bir gecede 2-3 daireyi talan etmektedir. Bu arada kirli eller, acımasızca hastanelerimizi, ormanlarımızı, iş yerlerini yakmakta, trafik kazalarında araçlar magandaların elinde birer cinayet aleti olup, akla hayale gelmeyen korkunç kazalarla ülkemde yaşamı zorlaştırırken, yurtdışında da aleyhimizde hiçte hoş olmayan çirkin propagandalara sebep olmaktadır. Turist huzurlu ülkeli tercih eder derken, gelen konuklar girdikleri otellerden ancak yurtlarına dönecek zaman çıkmaktadır. Sebep, can güvenliklerinin olmaması. Günlük gazeteleri şöyle bir inceleme imkânı bulabilirseniz sizin de dehşetle şahit olacağınız kadın-erkek cinayetleri ve de buna paralel cinsel tacizlere şahit olacaksınız. Birkaç örnek vermek gerekirse, tirajı bir hayli yüksek günlük siyasi bir gazetemizin sütunlarında yer alan cinayet haberlerini kısaca özetlemek gerekirse Türkiye7nin Hindistan’dan sonra cinayetlere sahne olan ikinci ülke olduğu görülmektedir. Mersin-Tarsus’ta işlenen bir cinayete sebep olan ruhsuz cani cinayet suçundan 11 yıl yattıktan sonra kendisine işverenpatronun boğazını kesip, öldürüyor. Hırsını alamayan 30 yaşında insan kılıklı sefil öldürdüğü patronunu parçalara bölüp işyerinin bodrumuna atıyor. Bu genç cani demek ki cezaevinde cinayet nasıl işlenir üzerine eğitim yapmış. İstanbul’da Silivri’de oturan canavar iki çocuk annesi eşini acımasızca sokak ortasında başından ve sırtından vurup öldürdükten sonra kendi canına kıymış. Bursa’da erkekliği tutan travesti trafikte kendisine yol vermeyen genci evinin kapısında bıçaklayarak öldürdü. Bir günde işlenen cinayetler sadece bu kadar değil. Yurt genelinde elini kana bulayıp insanların canlarına mal olan cinayet olayları daha da pek çoktur. Yangınlar, birçok ocağı yakıp kül ederken, pek çok insanında işsiz kalmasına neden olmaktadır. İstanbul’un göbeğinde Taksim İlk Yardım Hastanesi’ndeçıkan bir yangın az kalsın ölümlere de sebebiyet verebilecekti. İtfaiyenin ve kurtarma ekiplerinin gözleri önünde İstanbul’un en modern hastanesi kısa zamanda kullanılmaz hale gelmiştir. Suçlu dış cephede yanıcı malzeme kullanmış, iyi de o yanıcı maddeyi kim yakmış. Hastane yangınının üzüntüsü sürerken, bu kezde Bursa’da bir hastane yanarak kullanılamaz hale gelmiştir. Yine İstanbul’da Dudullu Metro Trafo merkezinde çıkan bir yangın sonunda bir teknisyen hayatını kaybetmiştir. Yine İstanbul’da bir kumaş, bir boya ve de kâğıt depolama tesislerinde çıkan yangınlar yüzlerce çalışanı mağdur edecektir. Çıkış nedenleri belli olmayan bu yangınların suçlusu belli elektrik kontağı. İstanbul’un ciğerleri Aydos Ormanları’nda dört ayrı noktada çıkan yangınların suçluları ise belli. Teröristler, yeşil düşmanı iki ayaklı heronlar. Sırf İstanbul’da değil, Bursa, Ankara ve Antalya’da peş peşe meydana gelen yangınlar güçlükle söndürülürken, Antalya’da yat ve teknelerin imal edildiği tesiste çıkan yangında, 2 lüks yat, 1 tekne göz göre göre yanmıştır. Zarar 40 milyon dolar. Can kaybı olmayan bu yangınında sorumlusu elektriktir. Yaz geliyor, havalar iyice ısınınca artık kirli eller gözbebeği gibi baktığımız ormanları tutuşturmak için fırsat kollayacaklardır. Yangın söndürme uçakları her ne kadar söyle bir teşebbüsü söndürme gücüne sahipse de yetkililerin vatan haini bu yeşil düşmanı insanların tuzağına düşmemeleri gerekir. Son yıllarda korkunç boyutlara ulaşan çocuklara fiziksel, cinsel duygusal ve ekonomik istismar tabi ki sadece ülkemizde olmayıp, dünya genelinde acil tedbir alınması gereken bir konu haline gelmiştir. Bu konuda yüce mecliste yapılan çalışmalar ne yazık ki seçimden sonraki döneme kalmıştır. Dünya Sağlık Örgütü’nün ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardı4m Fonu gibi pek çok kuruluş bu konuda dünya genelinde yaptıkları araştırmalar sonunda ortaya korkunç rakamlar çıkmıştır. En iğrenç tarafı ise engelli çocukları, engelsiz çocuklara oranla 4 kat daha fazla olmasıdır. Sonu gelmeyen kadınlara karşı acımasız katliamlar, göz göre göre yapılan soygunlar, işsiz güçsüz, lüzumsuz insanların yaşlı, genç dinlemeyip dolandırıcıların, yine kız, erkek, çocuk demeden bir takım kirli duygularını tatmin için giriştikleri cinsel saldırılara heveslenen erkek bozuntuları, vicdanları sızlamadan hastanelerimizi, iş yerlerimizi, ormanlarımızı, araçlarımızı yakan bu şehir magandalarının ülkeme verdikleri maddi ve manevi zararların maliyeti bir hayli çoktur. İnşallah bu sülüklerden, parazitlerden kurtulur.