EMRE CAKA İstanbul- Ev işleri denilince toplumun neredeyse tamamında akla kadınlar geliyor. Ev içerisinde yapılan temizlikler, toplumsal roller nedeniyle de görünmez olarak algılanıyor ve emeğin karşılığı alınamaz oluyor. Ev işçilerinin çoğunluğunu oluşturan kadınlar, hukuki korumadan ve sosyal güvenceden mahrum kalıyor. Korona salgınıyla birlikte ev işçilerinin hem aile ve hane içerisinde hem de çalışma yaşamlarında yaşadıkları baskılar daha da arttı. Ev İşçileri Dayanışma Sendikası (Evid-Sen) yaptığı araştırma sonrasında bir rapor oluşturarak, “Toz bezi değiliz, ev işçisiyiz” dedi. Raporda Covid 19 sürecinin ev işçilerinin çalışma şartlarını nasıl etkilediği ve bu süreçte ne gibi sorunların ortaya çıktığı, kadın ev işçilerinin aile ve hane içinde maruz kaldıkları şiddet türleri, korona sürecinin aile ve hane içindeki şiddeti nasıl etkilediği inceleniyor. Raporda kadın ev işçilerinin çalışma yaşamında maruz kaldıkları şiddet türleri, Korona sürecinin ev işçilerinin çalışma yaşamında maruz kaldıkları şiddeti nasıl etkilediği de irdeleniyor. KİRACI, SİGORTASIZ VE ASGARİ ÜCRETLİ Raporda er alan ankete göre çalışan kadınların yüzde 62,6'sının aylık gelirlerinin 2500 TL ve altında olduğu ve yüzde 89,6’sının ikamet ettikleri evde kiracı olduklarına dikkat çekiliyor. Ankete katılan ev işçilerinin yüzde 68’i ise işsiz olduğunu belirterek tablonun ne kadar da karamsar olduğuna dikkat çekiyor. Yatılı olarak çalıştığını belirten ev işçilerinin büyük çoğunluğu bakım işlerini üstlenirken, temizlik vb. ev içi düzenin sağlanmasına yönelik işleri üstlenen ev işçilerinin genellikle gündüzlü düzensiz veya gündüzlü yarı zamanlı olarak çalıştıkları görülüyor. Araştırma kapsamında ev işçilerine sigorta primlerinin işverenleri tarafından yatırılıp yatırılmadığı sorusuna ise yüzde 83,7'si sigortasız çalıştırıldığını belirtiyor. KORONA EV İŞÇİLERİNİ İŞSİZ BIRAKTI Dünyayı saran koronavirüs salgınından şüphesiz en çok etkilenen kayıt dışı çalıştırılan emekçiler oldu. Ne devletin verdiği kısa çalışma ödeneğinden yararlanabildi ne de yerel yönetimlerin işlerine gidemeyen emekçilere hazırladığı kumanyalardan yararlandı. Araştırma kapsamında ev işçilerinin yüzde 56,8’i işten çıkartılırken, yüzde 91,6’sı bu dönemde gelir kaybı yaşadığını açıkladı. Araştırmada en çarpıcı noktalardan biri ise ev işçilerinin salgından veya ölümden ziyade işsiz kalmaktan korkuyor olması. Sürmekte olan ikinci dalga süresinde kendilerini en çok neyin kaygılandırdığı sorusuna ev işçilerinin yüzde 93,4’ü işsiz kalmak cevabını verdi. Virüs nedeniyle hastalanmaktan korktuklarını belirtenlerin oranının ise sadece yüzde 2,4 olduğu dikkat çekiyor. EV İŞÇİLERİ BİRDEN FAZLA ŞİDDET TÜRÜYLE KARŞI KARŞIYA Ev işçileri hane içinde hem de dışarda çalışma koşullarında birçok ev işçisi birden fazla şiddet türüyle karşı karşıya kalıyor. Ev işçilerinin yüzde 77’si aile ve hane içinde aynı anda şiddet türlerinin hepsine (fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddet) maruz kaldığını belirtiyor. Aile ve hane içinde aynı anda hem fiziksel hem de psikolojik şiddete uğrayanların oranı ise yüzde 80. Aile ve hane içinde ekonomik ve psikolojik şiddete aynı anda maruz kaldığını belirtenlerin oranı ise yüzde 87. GÖÇMEN İŞÇİLER TÜM ŞİDDET TÜRLERİNDEN PAYINI ALIYOR! Türkiye’nin birçok yerinde ötekileştirici dile, fiziksel şiddete ve cinsel istismara maruz kalan göçmen işçiler ev işlerinde de bir çok sorunla karşı karşıya. Araştırma kapsamında sorulara cevap veren göçmen ev işçilerinin tamamı tüm şiddet türlerine maruz kaldığını belirtiyor. Bu işçilerin yüzde 24,1’i çalışma hayatında en sık fiziksel şiddete maruz kaldığını ifade ederken, göçmen ev işçilerinin yüzde 48,3 ü çalışma hayatında en sık psikolojik şiddetle, yüzde 20,7’si ise en sık ekonomik şiddetle karşılaştığını belirtiyor. EVİD-SEN’İN TALEPLERİ ● Çalışma yaşamına ilişkin birçok yasada kapsam dışı bırakılan ev işçilerine yasal güvence sağlanmalıdır. ● Korona döneminde ev işçilerinin yaşadıkları sorunların hafifletilmesi adına gerekli destek mekanizmaları oluşturulmalıdır. ● Ev işçilerinin çalıştığı özel hanelerin denetimi kolaylaştırılmalıdır. ● Toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümünü meşrulaştıran ulusal yasal düzenlemeler gözden geçirilmeli, yasal düzenlemelerde cinsiyet ayrımı gözetmeyen eşitlikçi bir dil ve anlayış benimsenmelidir. ● Ev işçilerini örgütleyen sendikalara politika oluşturma ve karar süreçlerinde temsil şansı verilmelidir. ● Kadına yönelik şiddetle mücadele hususunda tüm kadın örgütleri, sendikalar ve diğer demokratik kitle örgütleri samimi bir dayanışma içerisinde bütüncül bir mücadele stratejisiyle hareket etmelidirler. ● İstanbul Sözleşmesi eksiksiz olarak uygulanmalıdır. ● ILO’nun 190 Sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin hükümleri dikkate alınmalı, Sözleşme Türkiye tarafından en kısa sürede onaylanmalıdır. ● ILO’nun 189 Sayılı Ev İşçileri için İnsan Onuruna Yakışır İş Sözleşmesi Türkiye tarafından onaylanmalıdır. EVİD-SEN BAŞKANI BENLİ: DURUM ÇOK ÜRKÜTÜCÜ Evid-Sen Başkanı Gülhan Benli, sürecin çok ağır boyutlara ulaştığının altını çizdi. Benli, şu değerlendirmeyi yaptı: “Gerçekten çok ürkütücü durum. Kullandıkları kronik ilaçları artırıp intiharı düşünen arkadaşlarımız var. Hatta bir arkadaşımız insülini fazla basıp intihar etmek istedi. Zor kurtardık. Belki de bundan dolayı hayatını kaybetmiş insanlar dahi var. Onun dışında ev işçileri maalesef Korona olmaktan değil, işsiz kalmaktan korkuyorlar. İşveren keyfi davranıp her türlü şiddete maruz bırakıyor. Yatılı çalışan arkadaşlarımız arasında 11-12 aydır izne çıkmamış olanlar var. Korona sürecini de bahane ederek nasıl olsa iş bulamaz sessiz kalacak diyerek daha da şiddet artıyor. Sadece iş olarak değil, ev içinde de babalar, kardeşler şiddet uyguluyor. Maalesef taleplerimiz görünmüyor, harekete geçiremiyoruz. Arkadaşlarımız ekonomik destek almak zorunda. Birçoğu şu an işsizlik ile karşı karşıya. Temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma gelen birçok arkadaşımız var. Çalıştığı yerlerde bakım yapan arkadaşlar virüs kapıyor ancak tedavisini dahi yaptıramıyorlar. Bu dönemde birçok arkadaşımızın sağlık güvencesi olmamasından kaynaklı yaşadığı sağlık sorunlarını gideremiyor. Mutlaka sağlık haklarının tamamının karşılanması gerekiyor. Hiçbir şart gözetmeksizin.”