Utku ŞENSOY  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump’ın telefon konuşmasından Türk ordusunun Fırat’ın doğusuna düzenleyeceği harekat için onay çıktı ancak biraz beklenilmesi konusunda mutabakata varıldı. Zira Amerikan güçlerinin bölgeden ha deyince 3-5 haftada çekilmesi pek de kolay bir operasyon değil. Keza Bölgedeki Fransız güçlerinin de durumu belirsizliğini koruyor. Öte yandan, Trump-Makron ilişkilerini bilmeyen yok. İki liderin bölge üzerinde ortak tasarrufları ya da “gizli bir ajandalarının” olması imkan dahilinde. Paris, biz ordayız derken, daha ne kadar bölgede olacakları şimdilik tam bir muamma. Bölgedeki iki emperyal güç açısından tablo böyle. Bölgedeki bir başka hareketlilik ise, parsa kavgasında birbirlerine hasmane tutum sergileyip araları limoni olan, YPG ve Barzani güçlerinde yaşanıyor. Biri savunmasını güçlendirip Fırat’ın doğusuna yönelik askeri harekata karşı “beyhude” yığınağını sürdürürken, diğeri silahlı gücünü “ABD’ nin bigisi dahilinde” Kuzey Irak’tan bölgeye kaydırıyor. Ankara’nın kararlı ve ısrarcı tutumundan rahatsız olan Washington, her zaman yaptığı gibi piyon değiştirip, bölgeye YPG yerine Barzani güçlerini yerleştirip, “kuvvetlerimi çektikten sonra da Barzani aracılığıyla bölgede yine benim borum ötecek” mi demek istiyor? bunu kısa vadede görüp öğreneceğiz. ABD’nin Kürtlere desteğini çekme ihtimalinin zayıf olduğu, Kürt hamiliğinde bir anda vazgeçemeyeceği düşünülürse, Trump’ın bu hamlesi ile, zaman kazanıp hem müttefiki Türkiye’nin haklı taleplerini kırmamış, hem de Barzani eli ile bölgedeki hedefinden vazgeçmemiş olacak. Washington bu son hamlesiyle, Türkiye’nin, Rusya ve İran ile işbirliğinin önünü kestiğini düşünebilir. ABD, bölgedeki kilit müttefiki Suudi Arabistan ile yaşadığı gerginlik ortadayken, ikinci müttefiki Türkiye’yi kaybetmeyi asla göze alamazdı. Ankara ile Riyad arasında Kaşıkçı cinayeti nedeniyle yaşanan gerginlik de ortadayken, ABD kendince “beklenmeyen bir hamleyle”, bir adım geri atıp kafaları karıştırıp bir adım sonrası için büyük bir avantaj sağladı. Suriye’den geri çekilme adımı ile, Ankara’yı kazanırken, Suriye’nin kuzeyinde yöre halkından beklediği desteği göremeyen YPG güçlerinden de kurtulmuş olacak. Zira her geçen gün gerçek terörist yüzünü daha fazla sergilemeye başlayan YPG, bölgede yaşayan sivil halk üzerindeki etkisini ve popülaritesini tamamen kaybetmiş durumda. Türkiye ile Rusya arasında S-400 hava savunma sistemi anlaşmasının ardından, hayli bunalan Washington Yönetimi, gerçekleştirdiği karşı hamlesi ile, Türkiye’ye Patriot satışı için 3.5 milyar dolarlık anlaşmaya yeşil ışık yakıp, Ankara-Moskova bağlantısını da kesmeyi hedefliyor. Aslında, Trump yönetiminin atacağı “beklenmeyen” adımlar artık bizi şaşırtmamalı. Tutarsızlık abidesi Washington yönetiminden, Yerel Seçimler için geri sayım sürerken, FETÖ konusunda önemli bir adım gelebilir. Fethullah Gülen’i istenmeyen adam da ilan edip başka bir yere göndertebilir, belki de kim bilir Türkiye’ye iade bile edebilir! Bir taşla birkaç kuş vurma hayalindeki ABD’ nin Afganistan’daki büyük yanılgısı ortadayken, bu kez yanlış hesabının Bağdat’tan dönüp dönmeyeceğini hep birlikte göreceğiz. ABD’nin bölgeye yönelik hamlelerinde, Moskova-Tahran ikilisinin ne yapabileceğini ne denli hesaplayabildiğine tanık olacağız. Putin gibi ülkesine kalpten bağlı “Rus milliyetçisi” bir liderle Rusya’nın bu son dönemde küllerinden nasıl doğup toparlandığı gözler önündeyken, gereksiz çıkışlarıyla “dengesizlikler” sergileyen, “öngörülemez” Trump’ın gerçekten ne yapmak istediğini kestirebilmek pek de kolay değil. Türkiye’nin ise, öngörülemez müttefiklerinyarattığı puslu ortamdaki zorunlu danstabölgeye yönelik en sağlıklı kararı verirken, Suriye’nin toprak bütünlüğü çerçevesinde mevcut yönetim ile diyaloğunun göz ardı edilmemesi gereği her geçen gün biraz daha netleşiyor.