Mehmet Necati GÜNGÖR Eski siyasileri rahmet ve özlemle anıyoruz. Bugün 17 Nisan. 27 yıl önce, Türkiye’nin sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı kaybettik. Sosyal medyada rahmet dilekleri paylaşılıyor. Biz de bu dileklere, dualara gönülden katılıyoruz. O’nun devri iktidarında, O’nun Hükümetinin önemli bir bakanıyla çalıştım. Kabinenin 2 numaralı ismi sayın Kâzım Oksay’la. Bu vesile ile rahmetli Özal’ı ve icraatlarını yakından takip etme imkânını buldum. Yenilikçi bir liderdi. Hoşgörülüydü. Özgürlükçü idi. Hem dindar, hem lâik bir siyasetçi idi.. Dindarlıkla lâikliğin bir arada olabileceğini davranışlarıyla ortaya koymuş bir liderdi. Ülkedeki dört eğilimi birleştirdiği partisinde liyakata önem verdi. Bakanlar kurulunu, bürokratlarını ehil olanlardan seçti. O’nun devri iktidarı bereketli bir iktidardı. Piyasalarda bolluk vardı. Para da vardı. Döviz alım satımını bir kararname ile serbest bıraktı. Eskiden cebinde 1 doları olan hapse atılıyordu. İnsanımız bu korkudan kurtuldu. Ayrıca Türk lirası konvertıbıl hale getirildi. İhracatımız arttı. Tabii, bunun yanında üretim de arttı. Hiç unutmadığım bir hatırayı bu gün tekrar anlatacağım. Bu hatıra, O’nun sevimli bir yanını ortaya koyuyor. Bilgisayarlar, O’nun dünyasıydı. Bir Ramazan ayında bilgisayarlarıyla gündemi takip etmeye çalışırken, bir program arızası dolayısıyla nöbetçi uzmanı çağırmış. Uzman, Yavuz Günal, eski bir generalin oğlu. Sorun giderilince uzmana sormuş: “Oruç tutuyor musun?” “Hayır efendim.” “Olsun, gel sahuru beraber yapalım.” Bir devlet adamının hoşgörüsünü tevazuunu gösterir çok güzel bir örnektir bu anlattığım olay. Doktorluğunu yapan Prof. Hilmi Özkutlu hem arkadaşım, hem hemşehrimdi. O’ndan da güzel hatıralar dinledim. Dindardı ama tek ölçüsü dindarlık değildi. Özgür düşünce, özgür inanç ve özgür ifade. Ve serbest piyasa. O’nun vazgeçilmezleri idi. O’nu ve dönemine hizmet eden bakanları, bürokratları saygı ile yad ediyorum.