Birsen GÜRDİL / Son yıllarda Türk resim sanatına emek veren pek çok ressamımızın yapmış olduğu eserler büyük beğeni toplarken, yetenekli sanatçılarımızın tabloları ise gerek galerilerde gerekse ünlü müzayedelerde astronomik fiyatlarla müşteri bulmaktadır. Bu arada sanatsever ünlü zenginlerimiz ve koleksiyonerler yerli ressamların bu yapıtlarına cömertçe davranıp istenilen paranın çok üstünde ücret ödemekten çekinmedikleri görülmektedir. Dünya çapında üne kavuşmuş olan pek çok sanatçımız gurur kaynağımız olurken büyük önder Atatürk’ün ünlü eseri Nutuk’u baştan sonuna kadar kaligrafik yazıyla yazan, yine Ata’nın pek çok tablosunu yaparak adını Türk sanat tarihine altın harflerle yazdıran hat sanatçısı, ressam ve gazeteci Ethem Çalışkan gibi müstesna ustalarında var olduğu ülkemizde görülüyor ki Türk resim sanatına emek veren, pek çok yetenekli ve iftihar edeceğimiz ressamlar bulunmaktadır. İşte bir usta ressamımız Bahar Akçura, ressam olan bir babanın ve annenin kızı olarak Ankara’da dünyaya gelmişti. Daha okula başlamadan önce eline geçen kâğıt-kalemle resimler yapmaya başladı. Resim yapmak hayatının bir parçası idi. ODTÜ Fen ve Edebiyat Fakültesi psikoloji bölümünden mezun oldu. Aynı üniversitede öğretim görevlisi olarak bir süre çalıştıktan sonra 2012 yılında resim yapma duygusu ağır basınca Osman Akbay, Sezai Kara, Orhan Taylan ve Tansel Türkdoğan atölyelerine devam ederek resim yapma yeteneğini geliştirdi. Yağlı boya ve çeşitli teknikler kullanarak yaptığı eserlerinde umumiyetle kadın figürü üzerinde durmuş çizimlerini özellikle insan vücudu üzerine işlemişti. Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi ve ODTÜ’de açılan çeşitli karma sergilere katıldı. İlk kişisel sergisini 2015 Haziran’da Ankara Tatbikat sahnesinde, ikinci sergisini ise yine 2015 Haziran’da İstanbul Sanayi Odası Sanat Galerisi’nde açtı. Halen kendi atölyesinde resim çalışmalarını sürdüren Bahar Akçura, son karma sergisini Emin Aktik Sanat Merkezi’nde sanatsever Ankaralıların görüşüne sundu. Sezai Kara, bugüne kadar 30 kişisel sergi açarak mesleğinde başarılı bir grafik çizen Kara, bu arada karma-uluslararası çok sayıda sergi ve yarışmalara katıldı. Bu başarılı çalışmaları sonucu yedi adet ödülle taltif edildi. Eserleri yurtiçi ve yurtdışı pek çok özel koleksiyonlarda yer aldı. 1959’da Gümüşhane’de dünyaya gelen Sezai Kara, Gazi Eğitim Fakültesi resim bölümünü ve Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi psikoloji bölümünü bitirdi. Bir süre Adana İTİA Ekonomi Fakültesi’ne devam etti. Yurtdışına çıkarak müzecilik konusundan araştırmalarda bulundu. Birbirinden güzel resimleri Ankara Emin Atik Sanat Merkezi’nde sergilendi. Osman Akbay, Ortaokul ve lisede öğrenci olduğu yıllarda resim öğretmeni olan Kayıhan Keskinok’un ısrarı üzerine Gazi Eğitim Enstitüsü resim-iş bölümüne devam etti. Refik Ekipman’ın öğrencisi olan Osman Akbay, 1958 yılında mezun olduktan sonra Trabzon, Erzincan ve Ankara’da resim-iş ve sanat tarihi öğretmeni olarak görev yaptı. Daha öğrenci iken Osman Akbay’ın yaptığı resimleri Devlet Resim ve Heykel sergilerine kabul edildi. Bir ara resim çalışmaların ara vermiş olan Akbay, 1955 yılında tekrar fırçasını eline alarak kendi sitilini oluşturduğu yapıtları ile tanındı. Çalışmalarını halen İzmit’te kendi atölyesinde sürdüren Akbay, 11935 yılında Trabzon’da doğmuş ilk, orta ve lise tahlisini bu kentte tamamlamıştır. 1984 yılında emekli olan ünlü sanatçınsın yapıtları koleksiyonerler tarafından da beğenilmektedir. Trabzon’da Tekke mahallesinde tek gözlü bir odada başlayan hayat mücadelesi ota okul ve lisede okuduğu yıllarda Türk resim sanatının duayen ressamlarından Kayıhan Keskinok’un talebesi olması idi. Yine Enstitüde de şansı yaver gitmiş bu kez de yine usta ressamlardan Refik Ekipman’ın öğrencisi olmuş. Osman Akbay’ın bir sanat yönü ise usta bir şair olmasıdır. Resimlerinde olduğu gibi şiirlerinde de sadeliği tercih eden çok yönlü sanatçının yapıtları da Emin Atik Sanat Merkezi’nde sergilenmişti. Turhan Ekici, eserlerinde ağırlıklı olarak Yörük kültürün ve doğayı konu eden 1953 Malatya doğumlu ünlü ressam, halen çalışmalarını Antalya’da sürdürüyor. Bundan bir süre önce Ankara’da “Biz Anadoluyuz” adlı resim sergisi ile Başkentli sanatseverlerden olumlu taktikler alan Ekici, meslek hayatı boyunca ulusal ve uluslararası pek çok sergiye katıldı. 20’nin üstünde kişisel sergisi ile sanatseverlerin huzuruna çıktı. 100’ün üstünde karma resim sergilerinde yapıtları sergilendi. Afiş yapma yeteneğine de sahip olan Ekici, afiş yarışmalarında pek çok ödülünde sahibi oldu. İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü resim-iş bölümünden mezun olduktan sonra emekli oluncaya kadar resim öğretmenliği yaptı. Halen yaşamını sürdürdüğü bu kentte resme meraklı gençlere resim dersleri veriyor. Hatta Ekici, “Sanat sevgi demektir” sançtı yetiştirmekte buna paralel olarak sevginin yoğunlaşması, yani ben resim yapmayı sevdiğim kadar ressam yetiştirmeyi de seviyorum diyor. Sanatçı yapıtlarında, tema olarak kadını seçmiş özellikle Toroslar’da göz alıcı giysileri ve baş örtülüre zengin bir görüntü vermesi ünlü ressam daima fırçasını bu tarz görüntüleri resmetme heyecanı yaşamış. 35 yıldır çalışmalarını aralıksız sürdüren Ekici’nin bugün yurtiçinde ve yurtdışında pek çok resim meralısı kişilerin iş yerlerinde ve evlerinde yapıtları bulunuyor. Ünlü ressam Turhan Ekici, 2017 yaz aylarında başta Küçükkuyu olmak üzere Altınoluk, Akçay, Edremit, Ayvalık gibi sahil beldelerinde birbirinden güzel tablolarını sergileyecektir. İbrahim Balaban, bugün 95 yaşında olan bu ünlü ressamımızın oğlu Hasan Nazım Balaban’da babası gibi tanınmış bir ressam. İlerlemiş yaşına rağmen fırçasını elinden bırakmayan İbrahim Balaban’a bugüne kadar iki binden fazla tablo, en az bu tablolardan fazla da desen üretmiş. Tablo ve desenleri başta ABD olmak üzere pek çok ülkede sergilenmiş ve satılmış. Resimlerinde saf gerçekliği işleyen üretken ressamı nedense akademik çevreler görmemezliğe gelmiş. Oysa resim sanatının yanı sıra tam on bir kitapta yazmış olan Balaban’ın, Ankara açtığı 66’ncı sergisi ile ayrıca bir rekorunda sahibi olmuş. Balaban 1921’de doğmuş, 16 yaşında hapse düşmüştü. 1947-1950 yıllarında Bursa Hapishane’sinde Nazım Hikmet’le koğuş arkadaşlığı yanan ünlü ressam, 1950 affı ile hürriyetine kavuşmuş, askerliğini yaptıktan sonra 1953 yılında İstanbul’da ilk kişisel sergisin açarak Türk sanat dünyasında bende varım demişti. Bilindiği gibi ressam Balaban, son iki yıl içinde yaptığı resimlerini Ankara’da Peker Sanat Galeri’sinde sergilemişti. Üretken ressamın heykel yapma gibi bir ustalığı da bulunuyor.