Mehmet Necati GÜNGÖR Türk-İş, 1952 yılında kurulan, Türkiye’nin en büyük işçi sendikasıdır. Seyfi Demirsoy ve Halil Tunç gibi efsane işçi liderleri, bu konfederasyona başkanlık yaptılar. Çok güçlü bir işçi kuruluşu idi. Başkanın veya genel sekreterin bir sözü hükümetleri sallıyordu. Büyük bir ağırlığı vardı. Türk-İş’in bir genel kurulu da Erzurum’da yapılmıştı. Ben, o yıllar Anadolu Ajansı’nın temsilcisiyim. Kongreyi adım adım izliyor, konuşmaları banda alıyoruz. Dönemin Devlet Bakanı Turhan Bilgin’den bir emir: “Halil Tunç’un konuşmasını kelimesi kelimesine Ajansa geçin.” Turhan Bilgin, Erzurum milletvekili ve Demirel’e en yakın bakanlardan. O kadar ki 12 Mart Muhtırası sırasında Demirel’in yanında yiğitçe duran adamdır O. Benim de amcam mesabesindedir. Kendisini çok sever, saygı duyardık. Rahmetli babamın da “ağabey” diye sevdiği, saydığı bir siyaset ve devlet adamı Şimdi hepsi toprak oldılar. Mekânları cennet olsun. Evet, Bakanımızın emrini yerine getirmek üzere Ankara’dan AA’nın tecrübeli elemanı rahmetli İbrahim Çıngay ağabeyimiz de Erzurum’a gönderilmişti. Akşam yemeğinden sonra bizim evde oturup, Halil Tunç’un konuşmasını teypten kelime kelime AA merkezine geçtik. Bitirdiğimizde sabah ezanları okunuyordu. Halil Tunç, günün iktidarına göre AP’ye en muhalif isim. CHP kökenli bir sendikacı. Genel Başkan Seyfi Demirsoy daha yumuşak tavırlı ama, iktidarla asla muvazaa halinde olmadı. İki sendika lideri de dönemlerinde işçiye hak ettikleri gelir ve imkânları sağladılar. Şimdi, o dev sendikacıların yerinde Ergün Atalay diye biri oturuyor. “Sarı sendikacı” demek ayıp olur da, biz “açık bırakılan mikrofonun azizliğine uğrayan başkan” diyelim. Yanındaki bakana, “Uzasa işi karıştıracağız. En azından kapattım böyle.” diyerek 200 bin işçinin hakkını iktidara ikram eden başkan. Sosyal medyada kıyametler kopuyor. Nerede o eski başkanlar, nerede bu yenisi! Türkiş Türkiş olalı böyle başkan görmedi.