İngiltere Büyükelçisi Richard Moore, "Hem İngiltere hem de Portekiz'in Türkiye'nin AB'ye üyeliğini daima desteklediğini belirterek, "Çünkü bunun Türkiye ve AB'nin yarını olacağına inanıyoruz" dedi.

Ceza infaz kurumlarında infaz hizmetlerinin iyileştirilmesine yönelik Avrupa Birliği (AB) eşleştirme projesi kapanış toplantısı Green Park Otel'de yapıldı.

Projede 2013 yılından bu yana neler yapıldığını anlatan sinevizyon gösterisinin ardından, açılış konuşmasını Türkçe yapan İngiltere Büyükelçisi Richard Moore, cezaevi hizmetlerinin reformunu amaçlayan bu projede, Türkiye ve ülkesinin en eski müttefiki olan Portekiz ile çalışmaktan çok memnun olduklarını söyledi. Hem İngiltere hem de Portekiz'in Türkiye'nin AB'ye üyeliğini daima desteklediğini dile getiren Moore, "Çünkü bunun Türkiye ve AB'nin yarını olacağına inanıyoruz" diye konuştu.

Projenin bu süreçteki önemli rolünün farkında olduklarını belirten Moore, eşleştirmenin birçok alanda bilgi ve uzmanlık transferi sağladığını, ortak ülkeler arasında etkin bir işbirliğini teşvik ettiğini ve ortak bir ilgi ve standart değerlerine zemin hazırladığını anlattı.

Büyükelçi Moore, Türkiye'ye geldiğinden beri bu projenin ilerleyişini yakından takip ettiğini söyledi. Projenin 3 ortak arasında mükemmel bir ilişki geliştirdiğini görmekten memnuniyetini dile getiren Moore, projenin iş gücü geliştirme konusunda pek çok farklı girişimde bulunduğunu ve proje boyunca uzmanların neredeyse bin günü eğitime harcadığını vurguladı. Richard Moore, bu proje öncesinde adalet, içişleri, maliye ve çevre alanlarında birlikte çalıştıkları bilgisini vererek, "Bir milyon 900 bin pound bütçesiyle bugüne kadar Birleşik Krallık'ın yaptığı en büyük projedir" dedi.

AB ve Türkiye'deki ilgili bakanlıklar ile gerçekleştirilebilecek başka programlara da katkıda bulunmayı çok istediklerinin altını çizen Moore, "AB'ye katılma süreci çok kolay değil ama bu süreç pek çok alanda somut kolaylıklar sağlıyor" ifadelerini kullandı.

-"Türkiye'nin büyük bir

ilerleme kaydettiğini

düşünüyorum"

Portekiz Büyükelçisi Jorge Cabral ise Birleşik Krallık ve Portekiz'in her zaman Türkiye'nin AB'ye katılımını desteklediğini söyledi. Cabral, şöyle devam etti:

"Türkiye'deki ceza infaz kurumları sisteminin AB standartlarına uyumlaştırılmasına katkıda bulunarak, müktesebatın kabul edilmesine de katkıda bulunduğumuza inanıyoruz.

Bu müktesebat demokrasinin kalbinde yer alan kuralları içeriyor. Bu yüzden de Türkiye'yi kendimize daha yakın görmekteyiz. Eşleştirmeyi projenin başından beri izliyorum ve Türkiye'nin kapsamlı yasal ve idari tedbirleri alarak büyük bir ilerleme kaydettiğini düşünüyorum ve aynı zamanda Türkiye'nin alt yapısını ve insan kaynaklarını geliştirerek bu ilerlemeyi göstermiş olduğuna inanıyorum. Bu anlamda aramızdaki eşleştirme Türkiye'nin çabalarına biraz daha katkıda bulunmuştur ve düzenli olarak ceza infaz kurulu personeline eğitim vermek veya bu konuda programlar oluşturarak, hassas grupları da işin içine katarak ceza infaz kurumlarında karşılaşılan problemlere Türk usulü bir çözüm bulunduğuna inanmaktayım."

Proje kapsamında ortaklar arasındaki iyi uygulamaları da paylaşma fırsatı bulduklarını anlatan Büyükelçi Cabral, bu ortaklığın ileride uygulanacak projelerde daha somut hale geleceğini ifade etti.

Cabral, "Bu tür eşleştirme projeleri AB'nin ruhunu tam anlamıyla kavrayan projelerdir. Bu ruh da demokrasiyi güçlendiren kalıcı bir işbirliği ruhudur, hukukun üstünlüğüyle uzun vadede pozitif reformlar yapılmasını sağlayan bir ruhtur" şeklinde konuştu.

-"Projeler devam edebilir"

AB Türkiye Delegasyonu Başkan Vekili Bela Szombati de toplantının AB ile Türkiye'nin uzun süreli ilişkilerinin bir örneği olduğunu belirtti.

AB'nin demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı gibi ortak değerler ve ilkeler üzerine kurulduğunu vurgulayan Szombati, AB'nin kuruluş ilkelerinin ceza alanında uygulanmasının sağlanmasına her zaman çok önem verdiğinin altını çizdi.

Szombati, mahkum olmanın en ağır adli yaptırım olduğunu ve bu nedenle özgürlüklerinden mahrum olan insanlara saygı gösterilmesi gerektiğini kaydetti.

Ceza infaz kurumlarıyla ilgili tartışmaların genellikle fiziksel ve mimari konulardan başladığını ancak daha da önemli kısmın insan boyutu olduğuna dikkat çeken Szombati, mahkumlar ve personel arasındaki ilişkilerin çok önemli olduğunu ve bu çerçevede ceza infaz kurumu personelinin çok önemli bir kamu hizmetini yerine getirdiğine işaret etti. Szombati, şunları söyledi:

"Gerçekten cezaevi infaz kurumundaki çalışmalar çok zordur. Personel mahkumun her şeyinden sorumludur. Mahkumlar da homojen bir grup değildir, bazıları kamu için bir tehdit teşkil edebilir, bağımlılıkları olabilir, ruh sağlıkları iyi olmayabilir, hassas gruplardan oluşabilir. Bu nedenle, kurum personelinin çok büyük beceri ve kişisel özelliklere sahip olması ve çok dikkatle seçilmesi gerekiyor. Kurumlardaki yöneticiler de personele, yaptıkları işin çok yüksek kamu değeri olduğunu aşılamalıdırlar."

Projede insan kaynakları noktasına da odaklanıldığını açıklayan Szombati, standartlaştırma çalışmaları kapsamında görev tanımlamaları oluşturulduğunu, personel için 4 yeni eğitim kursu geliştirildiğini ve bin personelin eğitim aldığını anlattı.

Szombati, Türk cezaevi sistemine ilişkin olarak kötü muamele iddiaları, şikayet sistemlerinin revizyonu, ulusal cezaevlerinin izlenmesi ve yeterli sağlık hizmetleri gibi sıkıntılı konularda projelere devam edilebileceğini söyledi.

Bela Szombati, "Proje, ceza sisteminin reformunda önemli bir unsur olmuştur ve AB standartları içinde aktif olarak sürdürülecektir" dedi.
Editör: TE Bilisim