ANKARA  - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye’nin demokratik seviyesi iniş olduğunu, medya özgürlüğü, kişi hak ve güvenliği liginde küme düştüğünü söyledi. Bahçeli, "Başörtülü kadınlara kelepçe vurulan ülkenin ismi Türkiye’dir. Sonra dönüp başörtüsünün toplumda olumlu algılandığını söyleyen ve başı açıkları tahkir eden valilerin görev yaptığı ülkenin ismi Türkiye’dir. Televizyonlara baskın düzenlenen, zorla ele geçirilen gazetelere parti görevlileri atanan, okullara paralel operasyonları yapılan, dün dediğini bugün yalanlayan, diliyle kalbi arasında uçurumlar bulunan yöneticilerin bulunduğu ülkenin ismi de Türkiye’dir." diye konuştu.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde partisinin 26. Dönem ilk grup toplantısında konuştu. Şahsıyla ilgili gerek gazete köşelerinde, gerek, televizyon ekranlarında, gerekse de sosyal medyada yazılmayan, söylenmeyen bir şey bırakılmadığını kaydeden Bahçeli, "Sağ olsunlar, Allah eksiklerini göstermesin, hepsi de günahımızı alarak günahkârlığın dibini boylamışlardır. İçimizden ve dışımızdan MHP’nin çatısını uçurmak, Türk milliyetçiliğini eritmek için olan biten güçleriyle çaba sarfeden ne kadar satılık şahsiyet, fiyatı olan ne kadar devşirme, ne kadar saray hafiyesi varsa devreye girmiştir. Biz bunları biliyoruz. Biz bunların ilham ve ihanet kaynaklarını da görüyoruz. Bilmeyen varsa tekrarlayayım; bizde teslim edilecek, işgale bırakılacak, ardından da silinmesi seyredilecek bir parti yoktur.Bizim saray lejyonerlerine, bozkurt görünümlü ak trollere, sureti haktan görünüp cadı kazanı kaynatan işbirlikçilere devredilecek bir parti de yoktur." ifadelerini kullandı.

MHP’nin hayır dediği, oyunun düşme nedeninin de bu olduğunun sürekli iddia edildiğini vurgulayan Bahçeli, şöyle devam etti: "Milliyetçi Hareket Partisi hainliğe hayır dedi. Milliyetçi Hareket Partisi soyguna ve yolsuzluğa hayır dedi. Milliyetçi Hareket Partisi rüşvete, zillete ve mihnete hayır dedi. Milliyetçi Hareket Partisi harama, küresel cinayetlere, Müslüman katillerine, Türk kanının dökülmesini seyreden soysuzlara hayır dedi. İşte şimdi yine söylüyor, yine tekrarlıyorum; bunların hepsine sonuna kadar hayır diyorum. Biz ilkelerimizden ödün mü verseydik? Biz ülkülerimizi, ülkemizin çıkarlarını görmezden mi gelseydik? Ya da biz yarım asra yaklaşan mazimizi bir iktidar uğruna çiğneyip kenara mı koysaydık?"

Asgari ücret hedeflerini eleştiren Erdoğan’a rağmen sosyal ve ekonomik vaatlerini milletle paylaştıklarını vurgulayan Bahçeli, "Şu işe bakınız ki aynı Erdoğan bugün, AKP’nin 1300 liralık asgari ücret sözünden memnuniyet duyuyor, dahası işadamlarının gözünün içine baka baka daha az kazanın diyebiliyor. Ve hiç kimse çıkıp da evet kefenin cebi yok; sen de daha az çal, daha az soy; fakiri tahrik etmek sözünü bırak da fakirliği bitirmek için atak ve aktif ol diyemiyor. Milyarlarca liraya kaçak Saray yaptırıyor, yetmiyor Yıldız Sarayı’nı mesken tutuyor. Milyonlarca masum insanımızın üzerinde ceketi yok, ayakkabısı yırtık, pantolonu yamalı, yoksulluk gözlerinden okunuyor.Fakat bunlar sarayla villa arasında saltanat sürenlere evet diyor, gerçek durum ve içler acısı hallerinin sorumluluğunu taşıyanlara şamarı indiremiyor." diye konuştu.

"BAŞÖRTÜLÜ KADINLARA KELEPÇE VURULAN ÜLKENİN İSMİ TÜRKİYE’DİR"

Türkiye’nin demokratik seviyesi iniş olduğunu, medya özgürlüğü, kişi hak ve güvenliği liginde küme düştüğünü vurgulayan Bahçeli, şunları ekledi: "Başörtülü kadınlara kelepçe vurulan ülkenin ismi Türkiye’dir. Sonra dönüp başörtüsünün toplumda olumlu algılandığını söyleyen ve başı açıkları tahkir eden valilerin görev yaptığı ülkenin ismi Türkiye’dir. Televizyonlara baskın düzenlenen, zorla ele geçirilen gazetelere parti görevlileri atanan, okullara paralel operasyonları yapılan, dün dediğini bugün yalanlayan, diliyle kalbi arasında uçurumlar bulunan yöneticilerin bulunduğu ülkenin ismi de Türkiye’dir. 1 Kasım’da kazanan PKK’dır. 1 Kasım’da kazanan bölünme projeleridir. 1 Kasım’da kazanan Dolmabahçe ihanetidir. 1 Kasım’da yüzü gülen İmralı canisi, Türk düşmanları, Türkiye’nin başına çuval geçirmek için kuyrukta bekleyen tüm çevrelerdir. Suriye’ye kara operasyonu için gün sayanlar 1 Kasım tezgahını kurmuşlardır. Öcalan’ın serbest bırakılması ve saraya alınması için fırsat kollayanlar 1 Kasım’a umut bağlamışlardır. Planlanan yeni anayasa ve başkanlık sistemiyle milli ve üniter devletin parçalara ayırılıp özerklik ve federasyon modelinin tesis edilmesi amacıyla 1 Kasım’a yatırım yapılmıştır. Türklüğün anayasadan çıkarılması konusunda AKP, yıkım ve bölünme lobilerine 1 Kasım’da randevu vermiştir. 1 Kasım diktatörlüğün teyidi, rüşvet ve yolsuzlukların tescili, ihanet ve melanetler serisinin küstahça ilamıdır."