Çiftçilik zor ve meşakkatli bir iştir. Sekiz dokuz yaşına kadar köyde yaşamış bir köylü çocuğu olarak rahmetli Cevat amcamın çektiklerini iyi bilirim. Sonraki yıllarda rahmetli babam Erzurum Ziraat Odası’nı kurdu ve uzun süre başkanlığını yaptı. O günlerden beri köylünün ve çiftçinin dertlerine vakıfım diyebilirim. O yıllarda Erzurum, tarım ve hayvancılık kentiydi. Rahmetli Hulusi Seven, İran ve Rusya’ya canlı hayvan ihraç ederdi. Tarlalar, bostanlar boş bırakılmadan ekilirdi. Bostanlarda sebzeler ekilir, lahanalar üretilirdi. Erzurum’un lahanası ve Pasinler’in patatesi çok lezzetli olurdu. Sonraki yıllarda hayvancılık da öldü, bostancılık da. AKP iktidarının iş başına gelmesiyle birlikte Tarım da çöktü. Her şeyi dışarıdan ithal etmeye başladık. Erzurum tabiriyle dışarıya etek dolusu dolarlar ödedik. Konya Ovası kadar olan Hollanda’nın ne kadar tarımsal geliri olduğunu yıllık 100 milyar dolarlarla ifade ediyoruz. Oysa bizde, tarım ve hayvancılık ayağa kaldırılsa, hayvancılığa bağlı, yağ, süt ve peynir üretiminde marka olabilsek, Hollanda kadar gelirimizin olması işten bile değildir. AKP, tarımı adeta baltalarcasına, “tarlanı ekmek, al sana dönüm başına şu kadar lira” diyerek köylüyü cezbetmek istedi ama, köylünün bu gün karşı karşıya olduğu sorunları da başlatmış oldu. Artık, tarlalarımız boş. Eken, biçen yok. Türkiye’de halen 50 milyon dönüm arazi ekilmiyor. Çiftçinin bankalara ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borcu 170 milyara dayanmış. Traktörleri haczediliyor. Tarım girdileri çok pahalı. Gübre pahalı, ilaç pahalı, mazot pahalı. Hepsi dolara bağlı. Doların fiyatı arttıkça onların pahası da artıyor. Hal bu ki, dışarıdan ithal ettiklerimize ödediğimiz dolarlarla köylümüzün ana girdilerini rahatlıkla sübvanse eder, yerli üretimimiz teşvik edilerek dışarıya ödediğimiz paralar kasamızda kalırdı. AKP, bunu yapmadı. Şimdi, hem köylüden, hem esnaftan, hem halktan feryatlar yükseliyor. Ve bir iktidar bu feryatlarla yargılanıyor. Doğruyu söyleyenler ise dokuz köyden kovuluyor. Adalet reformu isteyenler ise fitneci oluyor. Damadın dediği gibi, “Allah sonumuzu hayretsin.”