Mehmet Necati GÜNGÖR / Hemen hemen bütün anketlerde “Hayır” oyları önde görünüyor. Bu durum ve Anayasa taslağı üzerindeki bazı tartışmalar kendi kendimize şu soruyu sorduruyor: “Acaba birileri Cumhurbaşkanımıza tuzak mı kuruyorlar?” Meselâ Bahçeli; ortada hiç bir gereklilik yokken “fiili durumu hukukiye çevirelim” tezini neden ortaya attı? Ülkeyi hem de olağanüstü halin uygulandığı bir sırada neden referanduma sürekledi? Hayır çıkacağını biliyordu da, AKP’ye ve Erdoğan’a tuzak mı kurdu? Ya da Danışmanları. Çelişkili bilgi notlarını önüne koyarak Cumhurbaşkanımızı şaşırtmak mı istiyorlar? Bizim bildiğimiz danışmanlar, danışmanlık yaptıkları makamı yıpratmamaya, o makamı korumaya, o makamı temsil eden kişiyi yanıltmamaya özen gösterirler. O’na sunacakları bilgi notlarını kılı kırk yararak hazırlarlar. Hatta, hazırladıkları metinlerin üzerinden birkaç defa geçerek herhangi bir hataya meydan vermemeye özen gösterirler. Merak ediyoruz; Cumhurbaşkanına bilgi notu hazırlayan bu danışmanlar kimlerdir? Cumhurbaşkanımızı durup dururken “İspat ederseniz Cumhurbaşkanlığından istifa ederim” söylemine iten bilgi notunu hangi akıllı danışmanı önüne koydu? Konu, Cumhurbaşkanının fesih yetkisi ile ilgili bir iddia. Cumhurbaşkanı, yeni anayasa taslağında böyle bir yetki olmadığını, ispat edilmesi halinde istifaya hazır olduğunu hangi bilgiye dayanarak söyledi. Acaba, partisi de mi Cumhurbaşkanımıza tuzak kuruyor. Öyle ya; Partinin hazırladığı “Evet” broşüründe de böyle bir tuzak seziliyor. Cumhurbaşkanımızın beyanının aksine, partinin broşüründe şöyle denilmiş: “Fesih yetkisi yeni sistemde seçimlerin yenilenmesi yoluyla gerçekleştirilebilecektir. TBMM 3/5 coğunlukla, cumhurbaşkanı  da dilediği zaman bu yetkiyi tek başına kullanabilir.” Aslında, bir tuzaktan söz ediliyor da, kime kurulduğu konusunda ittifak yok. Ülkemizin değerli hukukçularından, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu, “hayır” kampanyasını yürütürken halkı üç önemli konuda uyarıyor. Bakın, nasıl: 1. Birleşmiş Milletler Hukukuna göre, Eğer Türkiye’yi diktatör yönetiyorsa, PKK, İŞİD v.s. ülkedeki tüm teröristler, BM kanunlarına göre özgürlük savaşısı olacaktır. Dünya onlara silah, cephane, füze, uçaksavar yardım edeceklerdir. Hatta, onların hakkını korumak için ülkemize girmeye hakları olacaktır. Sebepleri de, ülkemizi diktatörden kurtarmaktır. 2 Diktatör kimdir? Dünya hukukunun kriterlerine göre; başkanı (ne Meclis, ne Anayasa Mahkemesi v.s. denetleyemiyorsa)  o Başkan BM karşısında diktatör olur. 3. Tek adam rejimi, ülkemizi işgal etmeleri için bir sebeptir. Bu referandum, işte böyle bir yolu açıyor. Aç kurtlar gözlerini ülkemize dikmiş, bekliyorlar. Son nefesimizi vermemizi bekliyorlar. Referandumda “evet” demek, ülkemizin nefesinin bitmesi demektir? Allah aşkına, toplum olarak düşünelim; bu tuzak kime kuruluyor? Cumhurbaşkanımıza kuruluyorsa, ülkemizin meşru ve seçilmiş Cumhurbaşkanına sahip çıkmak hepimizin vatandaşlık borcudur. Sandıkta gereğini yapıp, onu bu tuzaklardan korumalıyız. Tuzaklar ülkemize kuruluyorsa bu daha vahim; milli seferberlik içinde olmalıyız.