Fransız Kültür Merkezi (Institut Français) Türkiye’nin düzenlediği “Edebiyat Salonu” etkinliğinin bu ay, Enis Batur ve Yiğit Bener, Fransız yazar Patrick Devielle’i ağırladı. Devielle, çeyrek asırlık seyahatlerini bir arada topladığı “Abracadabra”nın serüvenini anlattı

NAZ AKMAN/ANKARA- Fransız Kültür Merkezi (Institut Français) Türkiye’nin düzenlediği “Edebiyat Salonu” etkinliğinde, Fransız yazar Patrick Devielle’i konuk edildi. Çevrimiçi gerçekleştirilen edebiyat buluşmasında, Devielle’in kitapları konuşuldu. Farklı edebiyat tarzlarını bir arada harmanlayan Devielle, “Abracadabra” adı altında 12 kitapla dünyanın etrafını iki kez dolaşarak 23 yıllık seyahatlerini kaleme aldı. 10 yıl sonra “Abracadabra” projesi kapsamındaki 12 kitap serisini tamamlayacak olan Devielle, yazmak için seyahat eden bir yazar. Edebiyat Salonu’nun üç yazarı Saint-Nazaire’deki edebi inceleme, Yabancı Yazarlar ve Çevirmenler Evi’nin (Meet) yaratıcısı ve yöneticisi olan Devielle bir düzine roman ve çok sayıda kısa metin, önsöz ve başyazı yazarı. Çocukluğunu Loire Halici yakınlarında, Nantes Üniversitesi’nde karşılaştırmalı edebiyat okuyarak geçiren Devielle, 1980-1990 yıllarında çeşitli kültürel görevler sayesinde dünyayı dolaştı. İlk romanını Das Perspektiv’i 1987 yılında yayınlanan Devielle, yazısının temelini oluşturan “kurgusuz romanlar” adını verdiği alışılmadık bir roman türünün gelişmesiyle çoğalttı. Denizlerde ilham bulan, geçmişin izlerini aramak için durmaksızın karaları ve okyanusları tarayan Deville, “Seyahat eden bir yazarım … Yazmak için seyahat ediyorum … Seyahat için yazmıyorum …” diyor. Şair, yazar ve yayıncı Enis Batur, İstanbul’daki St. Joseph Lisesi’nden mezun olduktan sonra Türkiye ve Fransa’da edebiyat okudu. 1980’lerden bu yana Türk edebiyatının ve kültür hayatının önde gelen isimlerinden biri olan Batur, çok sayıda dergi, çeşitli gazete ve ansiklopedi projelerinde çalışmalar yönetiyor. Yaklaşık 15 yıl boyunca prestijli Yapı Kredi yayınevini yöneten Batur, halen Kırmızı Kedi dergilerinin başında bulunuyor. İlk şiirleri 1970’lerin başında yayınlanan Batur, 200’den fazla kitap, şiir, deneme, kurgu, kolektif eserden oluşan anıtsal bir eserin yazarı. Alberto Manguel Batur onun hakkında, “Enis Batur’u benim ikizim olarak görüyorum. Benim yapacağım gibi hissediyor, görüyor, ifade ediyor. Ne söyleyeceğini ve düşüneceğini önceden biliyorum. Tuhaf, değil mi?” diyor. Yazar, çevirmen, tercüman Yiğit Bener’in ise çocukluğu Fransa ve Türkiye arasında bölünmüş. 1980 darbesinden sonra son sınıfta terk ettiği Ankara Üniversitesi’nde tıp okudu. Militan faaliyetleri onu Brüksel ve Paris’te sürgüne götürdü ve burada gazetecilik ve çevirmenlik dahil çeşitli mesleklerde çalıştı. 1990 yılında Türkiye’ye dönen Bener, o zamandan beri İstanbul’da yaşayarak, Boğaziçi ve Bilkent Üniversiteleri’nde eğitimini verdiği meslek olan konferans tercümanı oldu. İlk romanı 2001 yılında yayınlanan Bener, toplam bir düzine roman, öykü, deneme ve çocuk kitabı yazdı. Basta Celine’in “Gecenin Sonuna Yolculuk” eseri olmak üzere, Fransızcadan Türkçeye birçok eser çevirdi; köşe yazıları yazıyor. Bener, son bir yıldır Institut Français’in edebiyat salonlarına ev sahipliği yapıyor. Devielle’in Doğu’dan Batı’ya Batı’dan Doğu’ya çeyrek asırlık 12 kitap serisi Sanayi devrimi, küreselleşme, Avrupalılaşma kavramlarının başlangıcı olan 1860 yılından günümüze farklı tarihlerdeki gelişmeleri konu alan Devielle, “Saf Yaşam: William Walker'ın Yaşamı ve Ölümü”, “Ateşli silahların Günaha”, “Ekvator”, “Kampuchéa”, “Tina'da Yaşam ve Kutsal Ölüm”, “Veba ve Kolera”, “Viva”, “Taba-Taba”, “Amazonia” kitapları ile “Abracadabra” serisini tamamlamaya çalışıyor. “Abracadabra” projesi kapsamında 23 yıldır dünyanın farklı bölgelerini seyahat eden ve gittiği yerlerde yıllarca yaşayan Devielle, serinin tamamlanması için henüz dört kitabın kaldığını ve 10 yıl sonra projeyi tamamlanacağını ifade ederek, yazmak için seyahat ettiğini belirtiyor. “İki kere dünyanın etrafında dönmeyi planlıyordum” Fransız yayınevi Les Éditions de Minuit’ten çıkan beş kitabının 1987-2000 yıllarını kapsadığını bu romanların kurgusal olduğunu ifade eden Devielle, yeni bir arayış içinde olduğunu ve nihayet “Abracadabra” fikri ile edebi yolculuğunda yeni bir tarz yarattığını söyledi. “Abracadabra”nın coğrafi, mutlak bir ilerleyiş ve çizgiye sahip olduğunu belirten Devielle, bu proje ile dünyanın etrafını iki kez dolaşmayı hedeflediğini ifade etti. Devielle, bu proje kapsamında kaleme aldığı romanların gerçek olaylar ve kişilere dayandığını belirterek, proje hakkında, “Bu 12 kitabı kapsayan bir proje. Bu coğrafi, çok mutlak bir ilerleyiş ve çizgiye sahip. İki kere dünyanın etrafında dönmeyi planlıyordum, birincisi deniz yoluyla Batı’dan Doğu’ya, diğeri Doğu’dan Batı’ya. Hepsinin ortak noktası şu; her bir kitap 1860’dan bugüne geliyor. Burada coğrafya çok önemli bir unsur, tırnak için kurmacasız diyorum çünkü olaylar, kişiler her şey gerçek. Proje 23 sene önce başladı, bitirmek için 10 yıl daha var. her kitapta tekrarlanan kişiler var ama okuduğumuz her hikaye sarsıcı. Bir buçuk asırdan fazla bir süre gezegende olup bitenleri anlayabilme arayışı bu. Özellikle 1860’ı seçtim çünkü sanayi devrimi, küreselleşme, Avrupalaşmanın başlangıcı, koloni devletleri, sömürgecilik, medeniyetin yayılmasının başlangıç bu tarih. Birbirinden farklı edebi tarzlar var bu projede. Her kitap bir başlıkla başlıyor, bir bölümden diğerine geçerken tarz değişikliği var. Hikaye birinci ağızdan anlatılıyor ve yaşanıyor. Bu seride, edebiyat tarzları arasında geçiş oyunları var. Ben bu yolu seçtim, tüm farklı edebiyat tarzlarını bir araya getirmeye çalıştım ve böyle bir roman denemesi yaptım, dolayısıyla romanların tek bir tanımı yok. Yalnızlık ve seyahat var. Kitapları yazmak için yıllarca aynı yerde konakladım, bu kütüphanede oturup yazılamazdı gitmem ve orada uzun yıllar yaşamam gerekiyordu” bilgisini verdi. Devielle, “Yaşlı Avrupa’ya doğru yoluma devam ediyorum, proje orada sonlanacak” 2014 yılında yayınlanan “Viva” kitabı hakkında bilgi veren Devielle, 1937’de, sürgündeki kaçaklar Troçki ve karısının, Meksika’nın küçük liman kenti Tampico’ya ayak bastıklarında, “Cuernavaca da Yanardağın Altında” romanıyla edebiyat dünyasını sarsacak Malcolm Lowry’yi ağırladığını belirtti. Devielle, yolu Meksika’dan geçmiş birçok ünlü karakterin karşılaşmaları, hayalleri, mücadeleleriyle Meksika’nın şehirlerini, devrimcilerini, sanatçılarını, katillerini bir araya getirerek müthiş bir tarihsel tablo çiziyor. Romanlarında coğrafyanın büyük bir etkisi olduğunu söyleyen Devielle, Doğudan Batıya dört kitabı daha kaleme alacağını söyledi. Devielle, “Bilmediğim, görmediğim yerler üzerine yazmıyorum. Önüme haritaları açıyorum, şehrin içinde yürüyorum, sokakları tek tek geziyorum. Haritalar gerçekten beni çok etkiliyor. Bu sadece anlamak ve görmekten ibaret değil, hissetmek de önemli. Coğrafyayı anlamanız, karşılaştığınız insanları hissetmeniz gerekiyor. Orada olmazsanız bunların hiçbirini anlayamazsınız. Yaşlı Avrupa’ya doğru yoluma devam ediyorum proje orada sonlanacak” dedi. Batur, “Patrick kendi içinden bir ikinci yazar çıkardı” 2001 yılında Devielle tanıştıklarını söyleyen şair yazar Enis Batur, Devielle’in romanlarındaki karakterlerle seyahat ettiğini ifade ederek yazar hakkında, “Patrick ile tanışınca bir delilik hissediyorsunuz. Bu delilik sizi belki çok etkilemiyor, kendine saklıyor bu yönünü ama gözlerinden anlıyorsunuz. Zor bir şahsiyet, yakınlık kurmak dost olmak zordu, ilk zamanlar arkadaş olabilecek miyiz endişesini taşıyordum. Patrick her ne kadar göçebe bir yazar olsa da seyahat etmekten kendini alamıyor, bu seyahat aslında içsel bir seyahat. 2001 yılında tanışmamızın hemen ardından Patrick’in nasıl bir yazar olduğunu merak edip, kitaplarını arka arkaya okumaya başladım. Kendine özgür bir yazar. Patrick, bir sonraki aşamada yazar olarak bir tür kimlik değiştirdi. Kendisinden kopmadı ama kendi içinden bir ikinci bir yazar çıkardı. Şimdi onları ‘Abracadabra’ başlığı altında topluyor. Hem hareket eden hem duran ikiye bölünmüş bir yazar olarak görüyorum onu. Onunla ilgili bir ansiklopedi yapılsa muhtemelen yaşadığı otellerden bahsedilecek, otel odası ve otel odasındaki küçük masalardan söz edilecek. Bu yolculuklar sırasında kurmaca şahıslar Patrick’e eşlik ediyorlar, bütün romanlarında bu kişilerin hayalet gibi ona eşlik ettiğini görüyoruz. Bu kurmaca şahıslar belki onunla aynı zaman diliminde yaşamamış insanlar ama Patrick kitabının içinde onlara şimdiki zaman şansı yaratıyor. Her anlatısında mekanla paralel olarak bir zaman karmaşası çıkıyor karşımıza. Patrick’in romancılığının en önemli mihenk taşı; coğrafyadır. Geniş anlamda küreye sığamama durumu var, elinde bir bavulla seferi olarak yaşayan bir yazar” dedi.
Editör: TE Bilisim