Yarım asırlık Minyatür, Tezhip ve Goblen ustası Sebahat Kırçak

HABER/FOTOĞRAFLAR NAZ AKMAN - Ankara Ulucanlar Cezaevi Sanat Sokağı’nda,  geleneksel el sanatları mesleğini sürdüren bugün PTT’den aldığımız pulları çizen Minyatür, Tezhip ve Goblen ustası Sebahat Kırçak yarım asırlık mesleğini ve atölye kapılarını bizler için araladı. 1960 yılında Sümerbank  Halı Fabrikası Resimhane’sinde  yaklaşık altı yıl boyunca halı resimlerinde Türk Motifleri  üzerine çalışarak mesleğe başlayan  Sebahat Kırçak, Ankara’ya yerleşerek sanatını sürdürmeye devam etti.   Milli Kütüphane’de rahmetli  hocası Bedia Altıntaş ve Kültür Bakanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığı’nın açmış olduğu kurslarda rahmetli  Ömer Faruk Atabek’ten minyatür ve Tezhip Sanatı eğitimleri aldı. Günümüzde daha çok İslam kökenli kitap bezeme sanatlarına verilen Tezhip, Arapça altın kökeninden türemiş olup ‘Altınlamak’ anlamını taşıyor. Minyatürle karıştırılan Tezhip kendi başına kuralları olan ve hat sanatının etrafının bezenmesi amaçlı kullanılmış, günümüzde de tek başına pano olarak kullanılmaya devam ediyor. “Geleneksel El Sanatları Usta Çırak ilişkisiyle başlar” Usta sanatçı Sebahat Kırçak, mesleğin inceliklerini şu sözlerle anlatmaya başlıyor, “Geleneksel sanatlar usta çırak ilişkisiyle öğreniliyor. Ben mesleğe başlamadan rahmetli hocalarım Bedia Altıntaş ve Ömer Faruk Atabek’in çıraklığını yaparak bugünlere gelebildim. Eskiden kimse Tezhip Sanatı’nı bilmezdi, hatta çoğu kez tesbih yaptığımı düşünürlerdi. Şimdi Kültür Bakanlığı’nın desteğiyle kurslar açıldı ve insanlar geleneksel sanatları öğrenmeye başladı. Bir dönem ben de ODTÜ ve TOBB Üniversitelerinde Ebru Sanatı ve diğer alanlarla ilgili dersler verdim. Gençler büyük bir hevesle yaklaşıyorlar. Bu alanda çalışmak isteyenlere tavsiyem öncelikle iyi bir usta bulmak ve mesleği ondan öğrenmeye çalışmak olacak. Çünkü her sanatın kendine özgü kuralları vardır. Tezhip Sanatı’nda bir çiçek motifi çizerken rastgele yapraklar yapamazsınız. Çiçek hangi döneme aitse ona göre yaprakları da yaparsınız. Bu sebeplerden ötürü iyi bir ustayla yola çıkıldığı taktirde mesleğin incelikleri öğrenilebilir”. “PTT’de Pul Ressamlığı yapıyorum” Sebahat Kırçak’ın aynı zamanda 1999 yılında Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun 700. yılı kutlamalarında yapmış olduğu ‘Osmanlı Saray Kadınları’ minyatürü de PTT tarafından pul olarak basıldı. Kırçak, pul ressamlığını da şöyle özetliyor, “Rahmetli hocam Ömer Faruk Atabek PTT’den teklif gelmesi üzerine pul ressamlığına başladım. ‘Saray Kadınları’ minyatürümün yapımı  hakikaten bir yıl sürdü. Çevreden çok iyi bir ilgi  ile karşılaştım. Sonrasında da ‘Padişah üçüncü Selim Tuğrası’ isimli tezhibim ilk gün zarfı olarak basıldı. Yaklaşık 57 yıldır bu sanatı sürdürmeye çalışıyorum. Özellikle yurtdışında sergilerimi açtım. “İsa Peygamberin hayatını minyatür olarak çalıştım. Rahipler hiçbir kusur bulamadı. Müslüman Türk kadını olarak bu başarımı kutladılar” İsa Peygamberin doğumunun 2000. yılında inanç turizmi dolayısıyla Türk İslam kültüründe sevgi ve hoşgörü simgesi olan ‘Mevlana Semazenler’  minyatürüm anma pulu olarak basılmıştı. Avustralya Parlamentosu’nda sergi açan ilk Türk kadını onurunu yaşadım.  Yabancılar benim İsa Peygamber ile ilgili çalışmama çok şaşırmışlardı. Bir Türk Müslüman kadınının böylesine kusursuz bir minyatür eseri yapması rahipler tarafından çok dikkat çekti. Hala PTT’nin isteği üzerine pulların üzerine farklı şekillerde çalışmalar yürütüyorum. İnsanların posta göndermek için aldığı pulların üzerinde benim eserlerimin yer alması muhteşem bir duygu. Türkiye’de bizim sanatımıza maalesef pek ilgi gösterilmiyor. Daha önce Çevre Sokak ve Tunalı Hilmi Caddesi’nde Atölyelerim vardı, inanın parmakla sayılacak kadar az insan gelip bu sanatı öğrenmeye çalıştı”. Yolu Ulucanlar Cezaevi Sanat Sokağı’na düşenler tarihe tanıklık ediyor Kırçak, Ulucanlar Cezaevi arkasında yer alan Sanat Sokağı’ndaki atölyesinde çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor.  81 yıllık cezaevi geçmişiyle şimdilerde müzeye dönüştürülen Ulucanlar da birbirinden başarılı usta sanatçılar atölyelerindeki çalışmalarıyla sanatseverleri büyülüyor.  Ulucanlar Cezaevi Sanat Sokağı’na yolu düşenler atölyeleri gezerken tarihe ve sanata tanıklık ediyor. Altındağ Belediyesi’nin yapmış olduğu restorasyon çalışmaları sonucu adeta kültür sokağına bürünen Ulucanlar Cezaevi ve Sanat Sokağı Ankaralı ziyaretçilerini bekliyor.
Editör: TE Bilisim