Topraktan gelen yüzyıllık sanat

HABER VE FOTOĞRAFLAR - NAZ AKMAN /ANKARA - 17 yıldır sanatını sürdürdüğü Çinicilik de Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve yurtdışında birçok devlet adamına çini portreleri yaparak Ankara Ulucanlar Sanat Sokağı’nda  atölyesinde çalışmalarına devam eden Hatice Şehnaz Baykal görkemli sanatını anlattı. Bir yüzü sırlanarak renkli motif ve dekorlarla nakışlanmış 1200 yıllık geçmişiyle Çini Sanatı ruhu, bu kez cezaevi sokaklarında dolaşıyor. Anadolu’nun birçok yerinde farklı uygarlıkların kültür izlerini yansıtan çini sanatını Ulucanlar Sanat Sokağı’ndaki atölyesinde Hatice Şehnaz Baykal’dan dinledik. Atölyenin girişinde sağlı sollu asılan tablolar, porselenler ve kap-kacaklardaki çini işlemeleri Sanatçı Hatice Şehnaz Baykal’ın 17 yıldır emek verdiği eserleri. Gazi Üniversitesi Moda Tasarım Bölümü’nden mezun olan Baykal, tesadüf sonucu tanıştığı çini sanatını meslek edinmekle işe başlıyor. Ankara’da Hamamönü, ve Bursa’da açtığı atölyelerden sonra yeniden Ankara’ya dönerek Ulucanlar Sanat Sokağı’nda atölyesini açan Baykal bu kez üniversitelilere de dersler vererek geleneksel el sanatlarını yaymaya çalışıyor. EL İŞİ GÖZ NURU ÇİNİCİLİK Sanatçılığının yanı sıra Bursa Kadın Girişimcileri Kalkınma Derneği Başkanılığı da yapan Hatice Şehnaz Baykal özellikle kadınların el verdiği Çiniciliği şöyle anlatmaya başlıyor: “  Başlangıçta hobi olarak çalıştım ancak sonraki süreçlerde bu alanda çalışmaya karar verdim.  Toprakta uğraşmak stres için gerçekten de bire birdir. Özellikle kadınlar geleneksel el sanatlarından Çini ile hem terapi hem de farklı bakış açılarıyla ürünler ortaya koyuyor. “HAMDIM, PİŞTİM, YANDIM” Her sanat gibi Çini de maliyeti yüksek ve meşakkatli bir iştir. Çünkü yaklaşık 11 aşama sonucunda bir ürün elde edebiliyoruz.  Yani kısaca Çini’ye ‘Hamdım, Piştim, Yandım’ diyebiliriz.  Başlangıçta çamur yapımı, çamurun şekillendirilmesi, fırınlanması, desenin delinmesi,  basılması, boyanması ve tekrar fırınlanması gibi süreçleri vardır. Bu da Çini Sanatını yapacak olan insanlar için ciddi bir atölye ortamı ve fırın gerektiriyor.  Moda tasarım alanında eğitim aldığım için Çinicilik de klasiğin dışında farklı boyutlarda bu sanatı yeniden özgün biçimde işleyebiliyorum.  Önemli olan nokta, çiniyi günlük yaşamın içinde yapılanı kopya etmekten ziyade yaratıcı eserler yapabilmektir. Bugüne kadar sekiz kişisel sergi açtım, yurt içi ve yurt dışında birçok bürokratın çini ile portrelerini çalıştım. Özellikle yurt dışından sergi ve yarışmalardan teklif alıyorum fakat sponsor olmadığı için yaptığım çalışmalar kırılabilir olduğundan maalesef gidemiyorum. “ANKARA SANATA VE SANATÇIYA SAHİP ÇIKIYOR” Son iki yıldır Ulucanlar Sanat Sokağı’ndaki atölyem de Hacettepe Üniversitesi’nden verdiğim seçmeli Çinicilik dersleri ile genç kuşağa Çini Sanatı’nı öğretmeye çalışıyorum.  Daha önce Bursa’da açtığım atölye ve şehir dışındaki sergilerimde yoğun bir ilgi ile karşılaşmıyordum. Ancak Ankara hem sanata hem de sanatçıya sahip çıkarak büyük bir ilgi gösteriyor. Geleneksel el sanatlarının yaşatılması için bu çok önemli bir destek ve motivasyondur”.